İstanbul, nüfusu ile artık bir şehir değil bir ülke hatta birkaç ülke. Avrupa’da iki üç ülke hariç, özellikle kuzey ve Balkan ülkelerinin nüfusu beş milyon civarında. İstanbul ise öyle söylendiği gibi 15 milyon falan değil, gelip gideni ile 20 milyon. Demek ki dört ülke nüfusu sadece bir şehirde yaşıyor. Peki bu nüfus karşılaştırması nereden çıktı?
Geçen gün metrobüste sıkış tepiş gidiyorum, bir anons: Seferlerimiz sabah saat 6’dan akşam 12’ye kadar sürmektedir. Gelin metroya, onlar da gece 12’de seferi kesiyor. Peki bu şehirde yaşayan 20 milyon, gece 12’de yatağa girip kuzu kuzu uyuyor mu?
Beyler bu şehir 24 saat yaşayan bir şehir. Bu 20 milyon sadece günışığında yaşayıp gecesinde kabuğuna mı çekiliyor? Hayır tam 24 saat bu şehir yaşıyor. Ulaşım araçlarına gün ışığında ihtiyacı olanlar biniyor da gece ihtiyacı olanlar binmesin mi?
★ ★ ★ ★ ★
Kamu kurumlarının görevi toplumun ihtiyacını karşılamak iken toplumun gece taşınma ihtiyacı yok mu? Mesela itfaiye gece 12’den sonra başlayan yangına gelmem diyor mu? Mesela ambulans hastaya, ‘sabah hastalan, gece vakti yat uyu, benden yardım bekleme mi’ diyecek? Şayet bunlar toplumun ihtiyacı için var ise ulaşım da toplumun ihtiyacı. 20 milyonluk şehirde saat 12’de ulaşım ihtiyacını yok sayamazsınız, bunların devamı şarttır.
Bu eleştirim ciddiye alınmalıdır ve zaman zaman tarafımdan sürdürülecektir. Ancak olumlu faaliyetleri de görmezden gelemem. Kadıköy yakasında metro, bir seferini dört vagonla yaparken ikincisi sekiz vagonla yapıyor. Bu yakada ise ezber bozulmamış, hep dört vagon gelir, özellikle maç günlerinde metrodan istifade edemezdik. Şimdi artık iş günleri devamlı sekiz vagonla taşıma yapılıyor, bunu da takdir etmeden geçemeyeceğim. Bir de istasyonlardaki yürüyen merdivenler çalışsa!