Gün 14: Hedefe doğru ileri

Hafta sonu Ankara’da çok keyifli bir kişisel gelişim eğitimine katıldım. Doğru adımlar atmak, yeni fikirler üretmek ve yaptığın iş ne olursa olsun markanı doğru şekilde temsil etmek için yüksek bir motivasyonla döndüğüm bu eğitimden önemli ipuçlarını da “21 Günde Değişim” yazı dizisinde sizlere de yol göstermesi için derledim. Eminim yeni yıla girerken birazcık motivasyona kimse hayır demeyecektir.

İLK ANKARA SEYAHATİM

Ankara’ya ilk kez gidiyorum, herkes gözümü nasıl korkutmuş “çok soğuk aman sıkı giyin” diye. Dolapta en kalın ne var onu seçiyorum. Çizmeler, bereler, eldivenler hep en kalınından. Uçaktan iniyorum, hava aynı İstanbul’daki gibi bahardan kalma. Herhalde akşam soğuk çıkacak diyorum, otele gidip kalın kalın giyinip yürüyüşe çıkıyoruz. Bırakın soğuğu, rüzgar bile esmiyor Ankara’da. Palto, atkı hep elde ama, ter içindeyiz. Hafiften bir rüzgar yakalarsa bizi, oh diyoruz.

Gece Tunalı Hilmi caddesinde yürüyüş yapıyoruz, herkes trençkot, kaşe palto giymiş; biz eskimo gibi kalınız. Pazar günü de ılık hava şehirde hakimiyetini sürdürdüğü için İstanbul’dan gelen 2 saf biz, sürekli menopozlu gibi sıcak basması içindeyiz. Bir elde su şişesi, diğer elde eldivenleri yelpaze gibi sallayarak ferahlama çabası. Demem o ki sevgili okur; bence Ankara o kadar da soğuk değilmiş.

TÜM GÜN BOYUNCA NE DÜŞÜNÜRSEN O’NA DÖNÜŞÜRSÜN

Eğitimin ilk bölümünde Zihinsel İmaj ve Karizma Yönetimi Üzerinde çok iyi saptamalar ve tespitlere yer verildi. Cnn Türk spikeri Burak Törün diyor ki; kendinizi içine oturttuğunuz resim neyse, bir süre sonraki karşınızdakinin de algısında o yönde bir çerçeve çiziliyor. Bu yüzden hangi sektörde ne iş yaparsan yap kişisel özgüven; başarıyı oluşturan atom molekülleri oluyor. Emerson da bunun için yüz yıllar önce “Tüm gün boyunca ne düşünürsek, o’na dönüşürüz” demiş.

Çalıştığınız kuruma faydalı olmanın yolu önce kendinize yatırım yapmaktan geçiyor!

İYİ OLANI HERKES İSTER!

İşte tam burada olayı biraz da kendi alanımla bütünleştirerek derlemek istiyorum. Hem içsel, hem ruhsal, hem fiziksel olarak kendinize değer verip yatırım yaptığınızda; kısacası “iyi” olduğunuzda, siz de bağlı olduğunuz proje ve kuruma +1 değer katıyor olacaksınız.
Herkes iyi görünen, iyi konuşan, iyi eğitimli, kendini iyi ifade eden ve karizması olan bir bireyin takımının parçası olmasını ister. İyi bir birey tarafından temsil edilen imaj da müşterinin dikkatini diğerlerinden daha iyi bir şekilde çeker ve ikna yüzdesini arttırır. Neden mi? Çünkü herkes “iyi” olanı ister.

GÜNDE ZİHNİMİZDEN 60 BİN DÜŞÜNCE GEÇİYOR!

Verimliliği arttırmak için tam konsantrasyon ve dikkat şart. Bu yüzden algınızın dağınık olması yaratıcılığınızı düşürebilir. Her gün beynimiz 60 bin düşünce üretiyor. Ancak biz bunun sadece 400 kadarının farkındayız. Çoğu zaman günlük rutin içinde, işe tam odaklanılmadığı için birçok fikri ve çözüm yolunu kaçırabiliyoruz.

KASANDA 1 MİLYON DOLAR VARMIŞ GİBİ DÜŞÜNMEK!

Eğitimde en etkileyici konuşmacılardan biri hiç şüphesiz JCI (Genç Liderler ve Girişimciler) Dünya Başkanı İsmail Haznedar’dı.
Bir kere Türk olarak yaptığı iş ve çalışmaları görünce gerçekten göğsünüz kabarıyor. “Vatan dediğin ülkenin kıymetini, 100 ülke gezdikten sonra daha iyi anlıyorsun” lafı kulağımdan hiç gitmiyor.

İsmail Haznedar çok güzel bir hikaye anlattı: Bir gün Rockefeller’lardan biri (hangisiydi inanın hiç önemi yok) iflas edip, herşeyini kaybetmiş ve dibe sürüklenmiş bir adam ile karşılaşır. Ona 1 milyon dolarlık bir çek verir ve “Al bu çek ile işlerini düzelt, seneye bugün burada benimle buluş ve paramı iade edersin” der. İflas etmiş olan adam çok şaşırır ve mutluluktan uçarak çeki alıp bankaya gider. Ancak tam çeki bozduracakken “bu bir süre bende dursun, ben başka bir plan düşüneyim, bu nasıl olsa bende” diyerek çeki bozdurmayı bir süre erteler. Adam kasasında 1 milyon dolarlık çekin verdiği özgüvenle kısa sürede işlerini toparlar ve durumunu düzeltir. 1 yıl sonra hiç bozdurmadığı çeki iade etmek için aynı yere gelir. Karşıdan da Rockefellar kolunda 2 hemşire ile kendisine doğru yürümektedir. Adam “ne oldu yoksa hastalandı mı?” diye telaşa kapılırken hemşire şöyle der: “O kendini Rockefellar sanan biri, zaten yıllardır hasta”

Kasanda 1 milyon doların varmış gibi düşünmek seni de heyecanlandırmaz mıydı?