Gelişiyoruz…
Hem de her alanda, büyük bir hızla.
Ben yaptığım işten dolayı bunu en iyi sağlık ve medya sektöründe gözlemliyorum. Türk hekimlerinin özellikle estetik cerrahideki başarısı ortada, ve bir de medya da giderek yıldızı parlayan internet televizyonculuğu…
Son dönemde YouTube üzerinden adeta kendi krallıklarını kuran ve çok orijinal içeriklere sahip sayısız kanal var. İnternet üzerinden dizi izleme furyası çığ gibi büyüdü. Evet bu platformlarda sayısız muhteşem dizi ve sinema var ama bana göre internet televizyonculuğuna ciddi bir yükseliş yaşatan iki önemli Türk yapımı Fi ve Atiye oldu.
Fi, Azra Kohen’in akıcılıkta sınır tanımayan ve sağ gösterip sol vuran senaryosu ile izleyici sarsmayı başarmıştı. Ah keşke diğer kitaplar da diziye uyarlansaydı. Atiye ise tamamen sıra dışı bir hikaye ile bir anda tüm dünyanın gözlerini Göbeklitepe’ye çekmeyi başaran çok başarılı bir yapım oldu.
Bunlar yüksek bütçeli yapımlar. Bir de YouTube üzerinde gerçekten akıcı içeriklere sahip çok farklı video ve paylaşımların yer aldığı gerçeğini düşünürsek, televizyon ciddi bir tehdit altında.
Gençleri ekrana kilitleyecek proje yok
Buna rağmen özellikle de televizyonda ne var diye kurcaladığım tek gün olan pazar günlerinde kanallardaki içerikler tek kelimeyle vasat.
Sadece Tv8’de kendini izletecek ve merak ettirecek formatlara şans verilen bir yayın döneminden bahsediyoruz. Kanallar reklam gelirlerini düşünerek artık ne yazık ki çok uzun süre projelerinin arkasında durmuyor. Diziler orta yaş klasmanındaki ev hanımı kitlesine hitap ediyor ama genç nesli ekranlara kilitleyecek bir proje üretilmiyor.
Tek tük iyi yapımlar yok değil ama internet televizonluğunun kanalları tehdit ettiği günlerde, bence tüm kanalların daha çok izleyici çekecek projeye ihtiyacı var. İyi yapımlardan örnek vermek gerekirse; Mucize Doktor dizisi ise bence bugüne dek hiç işlenmemiş konusu ile mükemmel bir uyarlama olmuş. Birden fazla hedef kitleye aynı anda hitap edebilen bir dizi. Umarım başarısı böyle gider.
Televizyon programcılığı bence artık kalıp değiştirmeli. Sıkıcı yemek programları çağ atlamalı, gündüz kuşağına yeni bir vizyon gelmeli. Basma kalıp sunucular yerine özgün ve şahsına münhasır ekran yüzleri gelmeli. (Mesela Ayhan Sicimoğlu ve Enis Arıkan bence ekranlarda farklı anlatım ve karakterle birbirine hiç benzemeyen iki çok başarılı sunucu. Arda Şef’in de yemek programlarında getirdiği farklılık su götürmez)
Televizyon kanalları bence acilen muhteşem formatlar ve izleyicileri ekrana kilitleyecek projeler ile hayata dönmeli. Aksi halde televizyon sadece eski moda bir alışkanlık olacak…