Ülkemizde bu yıl devlet üniversitelerinde bile yüzde 30 boşluk varsa bu çok ciddi bir sorundur. Çünkü 2.5 milyona yakın genç üniversiteli olmak isterken, üniversitelerde bu kadar boş kontenjan kalması garip bir durum. Herkes yorumlamaya çalışıyor; ama yine bakış açısı hatalı. Herkes üniversitelerin istihdam odaklılık veya atama yapılmaması sebebiyle boş kaldığını düşünüyor. Ben buna kesinlikle katılmıyorum. Bence sorun tek, gençleri 2025’e hazırlayacak dönüşümü üniversitelerin yapamaması. Bunu sunmayan üniversiteler maalesef tercih edilmiyor.
Bizim en büyük sorunumuz üniversitelerin üreten ve geleceği hazırlayan kurumlar değil, ‘günü geçiştiren ve bugünü yaşatan’ kurumlar olması. Bakın, dünya yeni nesil üniversitelere üçüncü nesil üniversiteler diyor. Bu tür üniversiteler ise birer üretim üssüne dönüşüyor. Artık kapılar açık, teknoloji ve proje peşinde koşan üniversiteler var. ABD’de Stanford Üniversitesi, Harvard, MIT Avrupa’da ise Cambridge, Leuven ve Münih Üniversitesi bu tip üniversitelerin en iyi örneğini oluşturdu. Üçüncü nesil üniversitelerde bilim, üniversite ile yüksek teknoloji şirketlerinin işbirliği kurumsal araştırma kurumları ‘tekno-starter’lar için eğitim ve destek programları, teknoparklar, sponsor şirketlerin güç birliğini görüyoruz.
Yeni bir eğitim tanımı gerekiyor
İşte bu değişim, üniversitelerin öğrencilerine de yeni bir eğitim tanımlaması gerektiğini gösteriyor. İyi ders anlatma ve güzel kampüs sunma, öğrenciler için hiç de cazip değil. Günümüzde üniversiteler öğrenci adaylarına yurt dışı bağlantıları ve yurt dışında sağladıkları avantajları, yabancı dilde eğitimi, transnasyonel olarak tanımlanan çok dilliği ve çok ulusluluğu sunmak durumundadır. Öğrencilere küresel dünyaya entegre olma, aynı sınıfta yan sırada dünyanın başka ülkesinden birisiyle iş ve proje yapma, birçok dil öğrenme imkanlarını sunması gerekiyor.
Şimdi boş kontenjan sorununu bir daha düşünelim. Üniversitelerimizde halen bu çağın en önemli alanlarında bölümlerinin olmaması veya bu alanlarda çalışma yapılmaması çok büyük sorun değil mi? Örneğin BİG DATA (veri analiz mühendisliği), siber güvenlik, uygulamalı matematik, Computer Sience (bilgisayar bilimleri), tohum genetiği, biyomedikal, enerji mühendisliği, yapay zeka, nesnelerin interneti, Blockchain gibi alanlarda öğrencilere ne veriyoruz? Üniversiteler bu alanlarda bölümler açsın bakalım, öğrenciler ilgi duyuyor mu duymuyor mu? İşte sorun bu, eğer siz öğrencilere geleceği gösterirseniz onlar heyecan duyar. Şimdi üniversiteler oturup şapkalarını önüne koysunlar değişim hem de hemen.
turgay.polat@posta.com.tr