KidZania, Türkiye dahil, dünyanın 22 ülkesinde faaliyette olan, Meksikalı Xavier Lopez Ancona tarafından 1999 yılında kurulan bir Çocuklar Ülkesi. Kendine has bayrağı, pasaportu, selamı, parası (Kidzos) kuralları ve kültürü var. 0-14 yaş arası KidZania’lı ların eğlenirken, öğrenebildiği, gerçek dünyayı deneyimlerken sorumluluk alabildikleri, çocuklar için tam bir kurtarılmış bölge. Çocuk olsam kesin orada yaşamak isterdim. Zaten bu yaşımda bile defalarca gezdiğim, her gittiğimde saatlerce kaldığım büyülü bir yer. Neyse, detaylarına girer, gezer bakarsınız. Benim burada, bu ön bilgiyi vermemin asıl sebebi, dünyanın çeşitli ülke ve kültürlerinden milyonlarca KidZania pasaportlu çocuk vatandaşa sahip bu çocuklar ülkesinin yaptırdığı Kidea Araştırmasının sonuçlarını sizlerle paylaşmak.
Araştırma 7 ila12 yaşlarındaki çocuklarla Dijital Dünya-Öğrenme-Bağımsızlık arasındaki ilişkileri çözümlemek, anlamak amacı ile yapılmış ve şunlar ortaya çıkmış; Teknoloji bu nesil için olağanüstü bir şey değil. Onların dünyasında çok normal ve Dijital Dünya bugünün çocuklarının doğal bir ifadesi. Dijital Dünya’dan yeni ve etkileyici bir şey olarak bahsetmekten vazgeçilmesi lazım, çünkü dijitallik, teknoloji kullanımı onların dünyasında halihazırda var olan, sıradan bir şey. Büyükler niye ayrıca “dijital” diye, sıra dışıymış gibi vurgu yapıyorlar anlamıyorlar. “Dijital olmayıp da ne olacaktı?” diye boş boş bakıyorlar.
BÜYÜKLER NEDEN HÂLÂ BUNU ANLAMIYOR...
Hayatlarının bir parçası olan teknoloji çocuklar için hayatlarını geliştiren, normalleşmiş, doğal hakları olan bir platformu temsil ediyor. Teknolojiyi bir araç-amaç değil ihtiyaçlarının hepsini barındıran bir platform olarak görüyorlar. Onlara göre öğrenme ve dijital dünya bir rehber eşliğinde olabilir ve bu çocukların bağımsızlıklarını kaybedecekleri ya da bu kombinasyonun geleneksel öğrenmenin yerine geçeceği anlamına gelmez.
Çocuklara göre, kendilerine dayatılan geleneksel eğitim sistemi, ait oldukları dijital tempoyla uyumlu değil. Yani olay bundan ibaret! Aslında okula, öğretmene karşı değiller, reddetmiyor hatta özlüyorlar. İkisinin de kıymetinin farkındalar ancak geleneksel taraf geride kaldığı için uyumsuzluktan bunalıyor ve bu da sanki bu nesil sadece dijitalde yaşamak, öğrenmek, eğlenmek istiyor gibi bir yanlış çıkarıma sebep oluyor.
Asıl sorun, eski eğitim yöntemlerinin bugün erişebildikleri öğrenme kaynaklarının yanında yetersiz, yavaş ve etkisiz kalması. Büyükler niye hala bunu anlamıyor da sorun çocuklardaymış gibi konuşuyorlar, şaşkınlar. Denge tutturulabilse her şey çok güzel olacak…
ÇOCUKLARIN YANITI NET
Teknolojinin onları gerçeklikten koparan bir düşman olduğu sonucuna varılmasını yadırgıyorlar. Mevcut araçlar ve ne sıklıkta veya yoğunlukta kullanıldıklarıyla ilgili aşırılığın bir risk faktörü olduğunu onlar da kabul ediyor. Büyüklerin her türlü olumsuzluğun sebebi olarak dijitali, teknolojiyi göstermesini anlayamıyorlar.
Çocuklardan gelen yanıtlardan çok net olarak, sosyal ve kültürel gelişmelerin dışında kalmanın, sosyalleşme biçimlerini-kültürü değişmeyecekmiş gibi varsaymanın ya da değişmelerini engellemeye çalışmanın mümkün olmadığını bir kez daha anlamamız gerekiyor. Dijital (sosyal) medyanın kabullenilmesi ve buna göre davranılması kaçınılmaz bir durum. Hâlâ neyi konuşuyoruz... Hakikaten bu büyükler çok saçmalıyor (bu benim cümlem).
EĞLENCE ÖNEMLİ
Çocukların yüzde 95’i, öğretim yöntemi eğlenceli olduğunda daha fazla ve daha iyi öğrendiklerini söylüyorlar ve teknoloji, Dijital Dünya çocukların öğrenme sürecini tetikliyor, eğlenceli, açık ve anlamlı bir perspektiften bakmalarını sağlıyor. Zamane çocukları için dijital dünya eğlence, öğrenme ve sosyalleşme kaynağı. Bağımsızlık ve özel alanlarının bir anlamda barbarca istismarı olarak görüyorlar. Onlar böyle söyleyemiyor tabii de verdikleri yanıtlar bizi bu noktaya götürüyor.
KISACASI...
Kidea Araştırması’nın sonuçları gösteriyor ki, bugünün çocukları için Dijital Dünya’nın üç kullanım alanı bulunuyor: Eğlence, sosyal iletişim ve öğrenme. Araştırmaya katılan çocukların yüzde 45’i, dijital dünya ile ilgili en sevdiklerinin yeni şeyler öğrenmelerine imkan sağlaması olarak belirtiyorlar.
Kısacası çocukların okul, eğitim, ders çalışma isteksizliği, huysuzlukları, uyumsuzlukları; farkındalık-dikkat eksikliği vb. yüzünden değil, temel ihtiyaçlarını karşılamaktan sorumlu olan büyüklerin onlara bu olanakları sağlamaktaki beceriksizliği yüzünden. Sorun çocuklarda değil, büyüklerin öğrenme iştahlarının kapalı olmasında!