2004 Şubat'ında dünyanın başına Facebook’la sosyal medyayı saran Mark Zuckerberg, şimdi de stratejik önceliğini ‘Metaverse’ olarak belirledi. Çatı firmasının adını ‘Meta’ yaptı. Eskrimci avatarı ile hazırlanmış videolarını yaydı ve insanlığın ayarları bir kez daha bozuldu.
Yükselen Metaverse meselesi ile oluşan ve oluşması beklenen atmosfer, hali hazırda ve zaten “İyice insanlığımızı unuttuk, sanalda yaşar olduk. Eyvah! Gerçeklikle bağımız tamamen kopacak!” diye bunalan insanlara bayağı fazla ve ağır gelmeye başladı. İnsanoğlu hem sürekli içinde olmaktan yakındığı hem de içinden çıkamayıp bir saniye ayrı kalamadığı sanal dünyanın daha da ileri versiyonu olacak Metaverse’den deyim yerinde ise epeyce tırstı.
Gerçek zamanlı bir diğer kimlik oluşturmak, kurgusal ikinci bir hayatta yaşamak ve orada da tutunmaya çalışmak, Z kuşağı hariç, insanlara fazla geldi. Benim gibi olumlu düşünen bir azınlığın dışındaki daha da büyük bir kitle Metaverse’e gayet ters bakıyor, insanlığı bitirmek üzere kurgulandığı yönünde türlü türlü komplo teorileri üretiyor.
VIRTUAL (yani sanal) NE DEMEK BİLİYOR MUSUNUZ?
Erdem (virtus) Latince ‘vir’ kelimesinden geliyor, İngilizce karşılığı; ‘virtue’ oluyor. ‘Vir’ ise ‘bir güç, potansiyel’ demek. Yani aslında ‘virtual’ sözlükte de ifade edildiği şekli ile tam olarak ‘gerçek, asıl, gerçek kuvvetli olan’ manasına geliyor. Bu durumda ‘virtual' yani sanal kelimesinin kökeni; ‘vir’ güçlü, kudretli olmak ya da stoacıların* dediği gibi ‘karakterin gücü’ demek oluyor ve ‘erdem’ yani ‘sanallık’ bize aslında karakterin gücünü ifade ediyor. Lafın özü şu; ‘virtual', yani sanal diye yerden yere vurduğumuz şey aslında ‘erdemli olmak’ demekmiş... Buraya kadar erişmişken bilgelerden erdem ve sanallık tarifleri ile konumuzu toparlayalım:
SOKRATES: Erdem bilgidir.
PLATON: Erdem iyiyi elde etme gücüdür.
GUZMAN: Erdemden başka güzellik tanımıyorum.
İBN-İ SİNA: Erdem anlaşılmaz olsa bile asla gizlenemez, aksine belirtilerini çevreye yayar. Layık olan herkes onu izlerinden tanır.
SENECA: Büyük adamsın ama nereden bileyim, yazgın sana erdemini hiç sergileme fırsatı tanımamışsa?
JORGE ANGEL LIVRAGA: Sadece erdemli olan bireyler daha iyi, daha güzel ve daha adil bir topluma ulaşabilirler. Hepsi şunda birleşmiş; Erdem, insanın ruhsal olgunluğu ve fazilettir.
* STOACILIK: Doğaya uygun yaşamayı felsefi olarak benimseyenler.
DOĞRU YOLDAYIZ GALİBA
Kendimizi sanal dünyada olduğumuzdan başka, gerçek dışı bir kişiymiş gibi göstermemiz giderek zorlaşıyor. Çünkü sanaldaki bilgilerimiz çoğaldıkça illaki birileri, bir yerlerden çelişkiyi yakalayıp yüzümüze çarpıyor. Bu da insanları ve kurumları giderek daha şeffaf davranmaya zorluyor. Diğer taraftan sürekli “Ah! Aslında benim içimde ne cevherler yatıyor ama şu olanaksızlıktan, bu zorluklardan içimdeki gerçek beni, gerçek gücü yansıtamıyorum!” diye yakınmıyor muyuz?
O zaman işte bize fırsat: Metaverse yani sanal evren. Orada fiziksel dünyanın bize koyduğu tüm engellerden kurtulmuş olarak aslında olmak istediğimiz kişiyi, gerçek gücümüzü yaşayabiliriz. Bundan sonra ‘sanal’ kelimesini her duyduğunuzda, anlamını ‘gerçeklik ve güçlülükle’ özdeşleştirin. Bakalım paradigmalarınızda çözülmeler başlayacak mı?