Hande Yener-Demet Akalın savaşları artık bitti, yeni polemik Hande Yener-Gülşen savaşı! Belli ki Gülşen kendisini pop müziğin zirvesindeki tek kadın solist olarak görüyor. Bunu da halka açık bir şekilde cümlelere dökmese de bildiğim kadarıyla eş dost meclislerinde dile getirmekten çekinmiyor. E bunu biz bile duyduğumuza göre Hande Yener’in de kulağına gidiyordur. Bu durumda ister istemez bir rekabet ortaya çıkıyor.
Hande Yener, Gülşen’in cesur kıyafetlerinin konuşulmasından çok sıkıldı. “Artık müzik konuşalım” diyerek kinayeli paylaşımlar yaptı. Gülşen’in fanatiklerine de dalga geçen cevaplar verdi. Şimdi iki yıldızı karşılaştıracak olursak, öne çıktıkları alanlar farklı. Gülşen’in Instagram’da paylaşılan videolarına bakarsanız hep poz hep poz.
Evet, güzel bir şeye bakıyorsunuz ama ben o videolardan bir şarkı dahi hatırlamıyorum. Ama Hande Yener videolarında ses var, bildiğimiz şarkılar var, kışkırtıcı olmasa bile özenilmiş, görsel anlamda etkileyici kostümler var. Dahası dansçılar var. Tek başına sahneye çıkan Gülşen’de ise tribünlere oynayan bazı şarkıcılara malzeme çıkaracak minicik kıyafetler var.
İKİSİNİ DE SEVİYORUZ
Gülşen’i savunanlar şarkı yazabildiği için bir adım önde olduğunu söylese de Hande Yener bir solist olarak Gülşen’den fersah fersah üstün doğrusu. Ayrıca çok daha güçlü bir sesi var. Şarkılarını kendisi yazmasa bile Türkiye’nin unutulmaz pop şarkılarına imza atmış bir isim.
Yeni şeyler denemekten çekinmeyen Hande Yener müzikal kalite anlamında da çok daha vizyoner bir isim. Sonuç olarak Gülşen’e ifade özgürlüğünü, sanatın sınırsızlığını hatırlatması için ihtiyacımız var. O yüzden seviyoruz. Hande Yener’i de Türkçe kaliteli müzik dinlettiği, tarzından ödün vermediği ve hayatımızın sonuna kadar bizle kalacak şarkılar armağan ettiği için seviyoruz. İkisi de bizim bebeklerimiz.
KÜÇÜK DÜNYALAR
Dün ‘2.Sayfa’ Instagram hesabında Gülşen’in sahne kıyafetleriyle ilgili “Gülşen ile para verip bilet alanlar arasındaki bir durumdur, başka kimseyi ilgilendirmez” diye bir yorum yazdım. Ne kıyamet alameti olmam kaldı ne ahlaksızlığım. Çoğu imla hatalarıyla dolu ve hakaret içeren yorumlardan anlaşılıyor ki elindeki telefonu dünyayı keşfetmek, ufkunu genişletmek için kullanmak yerine kendi dünyasını herkese diretmek isteyenlerle dolu sosyal medya.
Bir kere herkesi kendi dininden, kendi ahlaki görüşünden, kendi değer yargılarından sanıyorlar. Farklı yaşam tarzları, fikirler, dünya görüşleri olabileceğini düşünemiyorlar bile. O kadar kendilerinden eminler ki şaşırıyorlar kendi evrensel sandıkları şeylere zıt düşen bir fikirle karşılaştıklarında ve sinirleniyorlar. Ve onun yanlış, zararlı olduğunu ispat için öfkeyle saldırıyorlar. Çoğu da gizli hesap. Yani karşınızdaki kimdir necidir, troll mü gerçek mi bir fikriniz olmuyor.
LİNÇ KALABALIĞI
Hepsi de Gülşen’in memesini fotoğrafları büyüte büyüte detayıyla inceleyip sonra da “Karşımıza çıkıyor, maruz kalıyoruz” diyor. Yani kendisini kontrol etmek istemiyor, sevmediği bir şeyi başka kimse de görmesin istiyor. Bunun sansür olduğunun farkında değil.
İfade özgürlüğü lafını bile hiç duymamış zaten. Bu kitleyi kandırmak, manipüle etmek, kötü niyetle yönlendirmek de o kadar kolay ki. Ama başkasına gerek kalmıyor. Kendi kendilerine sosyal medyada bir linç kalabalığı oluşmuş durumda. Umudum zihni açık, dünyadan haberi olan, nispeten daha eğitimli gelecek nesillerde artık.
EYLÜLDE GEL
Harbiye Açıkhava’da eylül konserleri başlıyor. Merakla beklediğim iki konser var. Melike Şahin ve Mabel Matiz. Melike Şahin, 2 Eylül gecesinin biletleri bitince 6 Eylül’e bir konser daha koydu. Mabel Matiz de yazın üçüncü Harbiye konserine 8 Eylül’de çıkıyor. Ajandalarınıza notunuzu alın.