Etiler’deki Scarlet İstanbul’un en iyi et restoranlarından biri olarak, açıldığı günden beri çizgisini hiç bozmadı. Son dönemde ise yenilendi ve mutfağın başına genç şef Can Akçay geldi. Daha önce aşırı loş bulduğum mekan aydınlanmış, keten örtüleri, şık masa düzeniyle tam bir fine dining havasına kavuşmuş.
Bence Scarlet’i diğer steakhouse’lardan ayıran nokta ambiyansı. Genelde kovboylara hizmet veren bir Teksas restoranı gibi bizdeki etçiler. Odun masalar, ahşap servisler… Burada ise her şey zarif ve şık. Etler ise ortalamanın üstünde.
Şef Can Akçay Brezilya ve Arjantin’de et eğimi almış. Birçok ünlü restoranda çalıştıktan sonra Scarlet’e gelmiş. Şef bu kadar becerikli olunca sadece “Bonfile pişirin de bir yiyelim” demedik. Ekmek üzerine dana carpaccio ve taze fesleğenden oluşan bir bruschetta ile başladık. Mozarella ve domates, sonra da pancar salatasıyla devam ettik.
Güney Amerika’nın döneri diyebileceğimiz ‘picanha’dan tattıktan sonra sağlığını düşünen bireyler olarak fırınlanmış dana ilik yedik. Ve normalde dinamit karideste kullanılan sosla tempura yapılmış lokumlar denedik. Gerçekten farklı ve lezzetliydi.
28 saat sous vide tekniğiyle, yani kendi suyuyla pişmiş bonfile ve Brodetto soslu dana yanak efsaneydi. Arkasından isli yoğurt ve tatlı acılı komposto ile servis edilen tütsülenmiş assado gelince zaten şapkamızı çıkardık. Finalde ise lavantalı creme brulee vardı.
Mükemmel kokteyller
Ama Scarlet deyince bence şehrin en iyi miksolojistlerinden biri olan Tayfun Kalan’ın kokteyllerinden bahsetmeden olmaz. Rosso infinito mükemmel bir başlangıç. İçinde kuşburnundan ıhlamura, karanfile tarçına uzanan lezzetler var. Etle harika giden Rich Smoke ise meyvelerle karışan isli tadıyla günlerce aklınızda kalacak bir tat.
Kısacası hem iyi et peşindeyseniz hem de özel günlerinizde yemeğe çıkabileceğiniz şık bir mekan arıyorsanız, Scarlet’te hepsi var.
Arılar geleceğimiz
Arıların insan neslinin devamı için büyük önem arz ettiğini artık hepimiz biliyoruz. Ama arı deyince sadece aklınıza doğadaki, dağ, kır bayırdakiler gelmesin. Şehirlerde de arılar yaşıyor, yaşamalı. Bunun içinde park ve bahçelerde arı dostu bitkiler ve meyve ağaçları bulunmalı. Hem bir taşla iki kuş vurulabilir. Şehirli çocuklar da dalından meyve koparıp yiyebilmeli, değil mi?
İstanbul ve Hacettepe Üniversiteleri, Hero Baby'nin işbirliğiyle 'Arı Evim Geleceğim' projesini hayata geçirmiş. İstanbul ve Ankara'nın belirli bölgelerindeki park ve bahçelere arı evleri kurulmuş. 1 yıldır süren proje kapsamında arıların sayısında da ciddi bir artış sağlanmış. Bir kez daha hatırlatalım: Arı yoksa, insanoğlu da yok.
Karşıda yeni normal
Anadolu yakasındaki Emaar'a 3 yıl önce açıldığından beri ilk kez gittim. Burada birçok konser, etkinlik, parti yapıldı ama hiç yolum düşmemişti. Öncelikle çok büyükmüş onu gördüm. En büyük artısı ise açık hava alanlarının genişliği ve ferahlığı. Malum bu dönemde önem kazanan bir detay.
Lüks mağazaları göz önüne alınca biraz karşının İstinyePark'ı havasını sezdiğim AVM çok kabalık değildi. Ama öğrendiğime göre satışlar artmış. Yani gerçek alışveriş müşterisi koşarak geliyor, alacağını alıp aynı hızla çıkıyor. İşte yeni normal bu.
Emaar’ın açık hava alanında Avrupa yakasının meşhur mekanları Cantinery, Hudson, Zula, Big Chefs, Suvla, Galliard, Vakko Bistrot, Tickerdaze, Hayal Kahvesi, Paps Italian, Bedri Usta, Kilye, Huqqa ve House Cafe yer alıyor. Tam bir mekan kompleksi.
O gün Cantinery’nin yeni şubesi Cantinery at the Square’de oturduk. Burası daha pop, daha dinamik ve daha kompakt bir konsepte sahip. Birkaç gün önce de Ayşe Kucuroğlu’nun ev sahipliği yaptığı bir etkinlik vardı Cantinery’de.
Şehir büyüdükçe iki yakanın arası daha da fazla açıldı. Anadolu yakası kendi ortamlarını, alışveriş ve mekan seçeneklerini yarattı. Emaar da karşının seçkin kitlesine hitap ediyor.
Konuş Burak
Burak Özçivit, marka yüzü olduğu Altınyıldız’ın fotoğraf çekimlerinde oğlu Karan ile ilgili “Yıldız deyice aklıma son dönemde Karan geliyor. Çünkü işten geldikten sonra onu ben uyutuyorum ve beyefendinin uyuduğu tek şey yıldızlar. Yıldızları görmeden uyumuyor. Onu bahçeye çıkarıyorum, yıldızları görerek uyuyor” diye konuşmuş. Şov dünyamızın en ketum jönlerinden olan Burak Özçivit ilk kez bu kadar renkli ve magazine malzeme veren sözler etmiş. Aynı performansı muhabir arkadaşlarımız mikrofonu uzattıklarında da bekliyoruz!
Yetenekli Bay Sokulgan
Serhan Sokulgan on parmağında on marifet, çok yönlü bir eğlence insanıdır. Şarkıcı, DJ, yiyecek-içecek, eğlence ve iletişim danışmanıdır. Bu saydığım piyasalardaki herkesi tanır, tanınır. Artık onu daha fazla övemeyeceğim, yıllardır kaybetmediği sevgisi, saygısına şahit olmak için Instagram'ını takip edebilirsiniz.
Serhan Sokulgan çarşambaları, Tepebaşı'ndaki Rixos Pera'nın terasındaki Golden Hour'da DJ'lik yapıyor. Şehrin en ferah, en güzel manzaralı noktalarından biri olan Golden Hour'a mutlaka önümüzdeki çarşamba bir uğrayın. Serhan'ın pozitif enerjisinden siz de payınıza düşeni alın.
Dijital miras
Allah geçinden versin, öldüğünüzde sosyal medya hesaplarınıza ne oluyor biliyor musunuz?
Siber güvenlik kuruluşu ESET’ten Kıdemli Güvenlik Uzmanı Tony Anscombe dijital miras konusunu masaya yatırmış. Hemen size özet geçeyim.
*Facebook, bir mirasçı atamanıza izin veriyor. Birkaç yıl önce bu işlerden anlayan bir arkadaşımı atamıştım mesela. İçim orada rahat. Bu mirasçı hesabınızı derleyip toparlayıp kapatma yetkisine sahip oluyor.
*Instagram, bir mirasçı atamanıza izin vermiyor. Ailenin en yakın üyesi ölüm belgesi gibi bir kanıt sunup hesabı sildirebiliyor.
*Google farklı bir yaklaşım benimsiyor. Kullanıcılar hesaplarına 3, 6, 12 veya 18 ay olarak belirledikleri süre boyunca giriş yapmazsa önceden kayıtlı bir telefon numarası ve e-posta adresine 1 ay öncesinden bildirim gönderiliyor. Bu telefon ve adresin sahibi bilgilerinize ne olacağına karar verebiliyor.
*LinkedIn de bir hesabı silmek için, Instagram'ınkine benzer belge kanıtı istiyor.
*Twitter, hesabı devre dışı bırakmak için bir forma yönlendiriyor.
*Snapchat, sadece bir form aracılığıyla hesap silme imkanı sunuyor.
Hayvanlar için
Ressam Tülin Kanun, ‘Bi-re-y Bir Resim Yap’ projesinin beşincisini hayvan hakları için hayata geçirdi. Bu sene pandemiden dolayı projenin kapsamını farklılaştıran Tülin Kanun, ‘Bi-Re-Y 5’te kendi kişisel resimlerini ve eğitim verdiği öğrencilerinin de tablolarını sergiliyor. “Hangimiz daha vahşi?” temalı sergide hayvan figürlerine ait resimler var. Satılan tablolardan elde edilen gelir Suzan Şen’in destek verdiği ‘Silivri Canları İkinci Hayat Melekleri Derneği’nebağışlanacak. Sergi geçen perşembe İstanbul Kent Üniversitesi’nde açıldı.