Geçen salı, şehrin en gökdelenli semtindeki 42 Maslak binasına gittim. O camlarla kaplı dev kulenin içinde beni bekleyen sürprizi bilsem daha önce giderdim. Binanın altıncı katında Cuba Cuarenta y Dos (Cuba 42 demek) adlı bir restoran/kulüp varmış meğerse. Dekorasyonu o kadar iyi ki o Maslak havasından anında çıkıp Havana’ya ışınlanıyorsunuz. Menü Güney Amerika ve Ekvator ülkelerinin mutfaklarından bir derleme. Şef Enes Aslan’ın yemekleri bir harika. Chili con carne, tataki, empanadas ve vongole üst derecelerde iyiydi. Bazılarından ikinci tabağı yemek istedim. Kokteyl konusunda da çok başarılılar. Mekanın ferah ortamı sahneyle bütünleşiyor. Hafta sonları canlı Latin müzik eşliğinde herkes kendini sahnenin önüne atıp dans ediyor. Biz caz gecesinde gittik. Sibel Köse; Tuluğ Tırpan, Volkan Öktem ve Eylem Pelit'ten oluşan POW Trio ile şahane bir konser verdi. En kısa zamanda bir cumartesi gidip Latin müzikle dans etmek için sabırsızlanıyorum.
‘KAFES’TEKİ CEVAPLAR
Performans sanatçısı Kaan Songün’ün kendi tasarlayıp yönettiği, 55 dakikalık tek kişilik oyunu ‘Kafes’ten bahsetmek istiyorum. Oyunun her detayında imzası bulunan Songün sahnede seslendirdiği şarkıları da kendisi yazmış ve bestelemiş. Kafka’nın yayınlanan son eseri ‘Açlık Sanatçısı’ öyküsünden yola çıkarak yazılmış ‘Kafes’, içinde yaşadığımız döneme de ışık tutuyor.
Oyun, insanların kalabalıklar arasında eriyip gidişini ortaya çıkarmak isteyen bir sanatçıyı anlatıyor. Songün’ün her saniyesinde seyirciyi diken üstünde tutmayı başaran performansı görülmeye değer. Varoluşunuza dair kafanızda sorular varsa, belki bir kısmına ‘Kafes’te cevap bulabilirsiniz. Oyun 18 Aralık’ta Berlin’de, ocak ayında İstanbul’da sahnelenecek.
MİNİ ALBÜM
Coşkun Karademir, birbirinden farklı tarzları, Anadolu’nun müziği ve kopuzuyla bir araya getirmiş, dünyaca ünlü sanatçılarla çalışmış, bol ödüllü bir müzisyen. 5 şarkıdan oluşan yeni EP'si ‘Kafi’ 20 Ocak’ta dinleyici ile buluşacak. Bu mini albümün çıkış şarkısı Muhlis Akarsu türküsü 'Karnı Büyük Koca Dünya' ise dün yayınlandı.
YEPYENİ BİR DİVAN
Divan, Türkiye’nin en önemli otelcilik ve yeme içme markalarından biri. Son dönemde de atağa geçtiler. Geçtiğimiz günlerde Galataport’taki Paket Postanesi içinde ‘Divan at the Port’ açıldı. Kendine özgü bir mekan olan Divan at the Port için özel bir menü oluşturuldu. Tabii yemekler de içecekler de her zamanki Divan kalitesinde.
NEW YORK HAVASI
1996'da New York'ta açılan Magnolia Pastanesi, kısa sürede o mahallenin popüler dükkanlarından biri haline gelmişti. 'Cupcake'leriyle ünlüydü. Ama o dönem 'Sex and the City'nin bir bölümünde bir dakikadan bile kısa süren bir sahnede görününce büyük bir patlama yaşadı. Sadece dizinin değil, New York'un sembollerinden biri haline geldi. Marka o kadar popüler oldu ki bugün birçok ülkede şubeleri var.
Bize gelmeleri ise araya pandeminin girmesiyle uzasa da sonunda Vadistanbul’da açıldılar. New York’tan gelen pastacılar aylarca buradaki ekibe eğitim verdi. Burada bulunmayan malzemeler ise düzenli bir şekilde Amerika’dan getirtiliyor. Sonuç ise mükemmel. New York’ta ne yiyorsanız aynısı buradaki şubede de var. Markanın imzası muzlu puding çok satıyor. Yaban mersinli bir tatlı olan ‘Blueberry Jamborie Bar’ benim favorim.
Tuzlu karamelli kurabiye, German cupcake, Antep fıstığı kremalı cupcake deneme şansı bulduğum ve rahatlıkla tavsiye edebileceğim tatlar arasında. Buradaki Magnolia, kahve konusunda da iddialı. Şöyle güzel bir kahve eşliğinde o rengarenk pastalardan birkaç dilim olsa şimdi…
BURADA HER ŞEY VAR
Nadiren de olsa Anadolu yakasına geçiyorum. Bu ‘seyahat’ için de mutlaka o yola değecek mekanlar olması gerekiyor. Kadıköylüler çok şanslı çünkü Bağdat Caddesi ve çevresi şahane restoran ve barlarla dolu. Bunlardan biri de henüz yeni açılan Rruga. Arnavutçada cadde anlamına geliyormuş. Rruga’da ilk dikkat çeken şey duvar resimlerindeki kavuşamayan aşıklar Apollo ve Daphne.
Ambiyansı içinize çektikten sonra hepsi birbirinden lezzetli, renkli ve yaratıcı kokteylleri içmeye başlayabilirsiniz. Pizzaları efsane! Levrek tost ve mantar pane gibi ilginç tatları da deneyebilirsiniz. Kış bahçesi olarak tasarlanan Rruga gündüzleri ‘takılmak’, yemek yemek, buluşmak, sohbet etmek için harika.
Akşamları ise 22.30’dan sonra müzik yükseliyor, ışıklar loşlaşıyor ve mekanda bir hareket başlıyor. Yani biraz dans edip eğlenmek isterseniz o da var! Ben Rruga’nın huzur dolu ortamını, güzel müşterilerini, ekibin samimiyetini ve güler yüzünü çok sevdim. Bir mekandan daha ne isteyebilirim ki?
MÜTHİŞ BİR İTALYAN
Anadolu yakasının en başarılı ve nam salmış İtalyan restoranı Vapiano, adını değiştirdi ve Verdura olarak hizmet vermeye devam ediyor. Bu değişimle birlikte Verdura'nın yanında fine dining bir İtalyan restoranı daha açıldı: Il Patio. Burası dekoruyla, masasıyla sandalyesiyle daha ağır bir yer. Menüsü Verdura ile benzese de daha detaylı yemekleri de var. İtalyan mutfağındaki 16 yıllık deneyimlerini buraya şahane bir şekilde aktarmışlar. Barları da iddialı.
Böyle bir restorana yakışır kokteyller içebilirsiniz. Minestrone çorbası bir klasiktir. Hakkını vererek yapmışlar. Pizzaları kendine özgü bir hamura sahip. Çok beğendim. Makarnalar ise taptaze. Tadına doyamadım. Arancini (risotto topları) kusursuzdu. Parmesanlı kuşkonmaz ve ızgara karides uzun süre hafızamdan silinmeyecek. Yoğun olmayan bir kremanın içinde yüzen tiramisu ise orijinal olduğu kadar lezzetliydi.