Gonca Vuslateri bir yıl önce talihsiz bir kaza yaşamış, ayağına kaynar su dökülmüştü. Çok üzülmüş ve geçmiş olsun demiştik. Olayı ve tedavi sürecinin detaylarını da paylaşmıştı sosyal medyada. Önceki gün bir davete giderken tuhaf bir tweet attı. Diyordu ki “Davete açık ayakkabıyla gidiyorum. Kameralar işimi gücümü değil belki de ayağımı haber yapacak”.
22 NİSAN’DA VİZYONDA
Hatırlatmasa biz Vuslateri’nin kazasını çoktan unutmuştuk. Ama o belli ki unutmamızı istemiyor. “Hani ayağım yanmıştı ya benim” der gibi bir tweet atmış. Reklam için acıyı kullanmaya, duygu sömürüsüne ne gerek var? Zaten kimsenin umurunda değil ki Gonca’nın ayağı. Neyse, çabaları boşa gitmesin ben Vuslateri’nin işini gücünü haber yapayım: Gürgen Öz ile başrolü paylaştığı ‘Her Şey Dahil’ 22 Nisan’da vizyonda. Kaçırmayın!
ÇOK DAHA GÜZEL OLACAK
Alaçatı Ot Festivali geçen hafta gerçekleşti. Pandemi sonrası eski coşkusunu katlayarak daha da büyüyen festival güzel havanın da etkisiyle harika geçti. Geçit töreniyle başlayan etkinlikler gün boyu devam etti.
İlk akşam Ayhan Sicimoğlu, ertesi gün de Kenan Doğulu konserleriyle coştu Alaçatı. Her yer o kadar kalabalıktı ki bu yıl Alaçatı sezonu nisan bile gelmeden başladı diyebiliriz. Havalar da böyle devam ederse Alaçatı hız kesmeden böyle devam eder. Çeşme Belediyesi’nin büyük önem verdiği bu festival yöresel gastronomi kültürünün korunması adına büyük bir girişim.
Turizmin önemli bir ayağını oluşturan yeme içme sektörü için de bulunmaz bir fırsat. Gördüğüm kadarıyla bu festivalde yerel yönetimle Alaçatı otel ve restoran yöneticileri yakınlaşma, kaynaşma fırsatı buluyor. Böyle bir girişim doğal olarak başarının önünü açıyor. Bence bu yaz Alaçatı’da her şey çok daha güzel olacak.
POZİTİF BİR ŞARKI
Evrencan Gündüz’ün kariyerini hem müzikal anlamda farklı şeyler denediği için hem de naif kişiliğini şarkılarına yansıttığı için yakından takip ediyorum. Çok da seviyorum. Evrencan şimdi de oyuncu Naz Gülüş ile ‘Kesso’ adlı şarkıda yaptığı düeti yayınladı.
Kalpleri birleştiren, içinde sevgi, barış, huzur olan bir şarkı bu. Evrencan ve Naz ‘Kesso’ için “Dünyevi dillerde okunduğunda sanki bir anlamı yokmuş gibi gözüken, fakat söylemeye başladığında tüm kalpleri evrensel bir dile dönüştüren, çocukların saf ve pür enerjisini taşıyan bir şarkı” diyor.
Bu arada tam adıyla Dilhan Naz Özgülüş ‘Deli Gönül’ dizisindeki ‘Venüs’ karakteriyle dikkat çekmişti. Babası müzisyen annesi müzik öğretmeni olduğu için müzikten de uzak kalamamış. Bu ikili şarkıya çok yakışmış.
EFSANE GERİ DÖNÜYOR
Tayfun Topal’ın Rumelihisarı’nda açacağı retro balıkçı Arşipel’i merakla beklerken kendisi başka bir sürpriz yapmaya hazırlanıyor. Taksim Intercontinental’ın altındaki Ginza’nın yanına bir dönem canlı müzik piyasasına Cihangir’den yön veren Hazine’yi açıyor.
Hazine İstanbul’daki canlı müzik furyasına start veren mekanların başında geliyordu. Gece programlarıyla kısa sürede efsane olmuştu. Bu günlerde retroya merak seren Tayfun Topal burayı da 60’ların gazinolarına benzetip ampul ışıklı şık bir sahne yaptırmış. Dekorasyon olarak da dönemin tasarım mobilyalarından ilham alan sandalyeler, masalar ve localar hazırlanıyor.
Mayısta merhaba demesi beklenen Hazine belki bayramda sürpriz yapıp çok daha önce açılıverir. Bunu ancak oraya giden birinden duyabilirsiniz çünkü Hazine’de öyle sanatçı anonsları, duyuruları olmayacak. Ama herkes bilecek ki o gece şehrin en iyi eğlencesi Hazine’de olacak. Yani herkesin bildiği ama bazılarının daha çok bildiği bir sır olacak Hazine. Merakla bekliyorum.
SEZONA MERHABA
Sezon deyince en merak edilen konulardan biri bölgenin en lüks oteli Mandarin Oriental’ın ne zaman açılacağı. Ben haber vereyim, 1 Nisan’da açılıyor. Havuzlu, yemyeşil bahçeli ve geniş teraslı odaları, asırlık zeytin ve çam ağaçlarının arasında bulunan göz alıcı süitleriyle Ege kıyılarının vazgeçilmez tesisi olan Mandarin konuklarına sürprizler de hazırlıyormuş.
Mandarin bünyesinde bu yaz restoran markaları Hakkasan, Atelier di Carne by Dario Cecchini, Nikkei, Kurochan by IOKI, IOKI on the Beach, Lucca by the Sea de hizmet verecek.
BODRUM ŞENLENİYOR
Şef Özlem Mekik’in 19 yıllık markası Ziyade Fasıl Levent’te doğmuş, sonra Anadolu yakasına geçmişti. Şu an Hilton Kozyatağı’nda konuklarını eğlendiren mekan, tarihinde ilk kez Bodrum’a gidiyor. Yalıkavak’taki D Plaj’da yer alan Villa Azur’a komşu oluyor.
Dahası Mekik’in Akdeniz mutfağıyla öne çıkan restoran markası La Rica da D Plaj’a açılıyor. Gündüzleri Azur beach hizmeti verecek, akşamları Ziyade ve La Rica yemek. Bu yaz hem eğlenip hem iyi yemek yemek isteyenler Bodrum’da Ziyade Fasıl ile coşacak. Fine dining ayarındaki yemeklerle farklı bir gastronomi deneyimi yaşamak isteyenler ise rotalarını La Rica’ya çevirecek.
Bu gelişmeler konusunda çok heyecanlı olduğunu söyleyen Özlem Mekik şimdiden ekibiyle çalışmalara başlamış durumda. Hem de çok iddialı. “Bodrum’da eğlenceyi yıkmazsam benim adım Özlem Mekik değil” diyor. Bayramda açıyorlar. Planlarınızı şimdiden yapın.
SÜRPRİZLERLE DOLU
Artık beş yıldızlı oteller yeme içme işine çok önem veriyor. Otellerin baş şefleri alanlarında kendilerini ispatlamış, duayen isimlerden seçiliyor. Hilton Maslak İstanbul’un şefi Arif Kemal Doğan da işte o ustalardan biri.
Gastronomi bilgisi, yaratıcılığı ve ustalığını tevazu ile taçlandıran Doğan ekip arkadaşları için bir okul niteliğini taşıyor. Otelin meşhur restoranı Zaxi’de şefimizin müthiş yemeklerini uzun bir aradan sonra tekrar tatma fırsatı buldum. Kendisi bize hem mevcut menüden hem de çıkmak üzere olan yaz menüsünden yemekler yaptı.
Karın doyurmak mesele değil ama Arif Kemal Doğan gibi bir şef ile ekibinin çok kafa yorduğu, özendiği, sürprizlerle dolu güzel yemekleri yemek insanı gerçek doyuma ulaştırıyor. Şefimiz Ramazan için de çok güzel bir iftar menüsü hazırlamış. Çorba çeşitleriyle başlayan yemek su böreği, mantı, kayısılı piliç dolması, dana tandır seçenekleriyle devam ediyor. Güllaç, baklava şöbiyet gibi tatlılarla sona eriyor.
NE YEDİM
Amuse bouche yani damak tatlandırıcı olarak kereviz çorbasıyla başladık. Küvete doldurup içinde yüzmek isteyeceğiniz kadar yumuşak ve lezzetliydi. Ardından ise ‘gravlaks’ın pancarlı bir yorumu geldi. Yanında marine karides ve mangolu egzotik sos eşliğinde bir lezzet yolculuğuna çıktık.
Ege otları ve ricotta peynirli bir ravioli yedik. Üzeri adaçaylı, tereyağlı bir sosla şahane bir şeye dönüşmüştü. Poşe usulü piştiği için yumuşacık ve bol sulu bir levrek, kalamar mürekkepli enginar ezmesi ve avokado salatasıyla eşleşmişti. Araya çilekli bir sorbe alarak damağımızı temizledikten sonra ana yemeğe geçtik.
Bonfile hissi verecek kadar kalın bir kuzu pirzola, marine edilmiş, bekletilmiş ve fırında defalarca azar azar pişmiş. Farklı tekniklerle pişirilmiş kırmızı biber, kuşkonmaz ve diğer sebzelerle servis edilen et rüya gibi bir şeydi. Kapanışı ise tiramisu ile yaptık.
LEZZET PATLAMALARI
Esra Tokelli adını çoğunuz 2 sezon önce yarıştığı ‘Master Chef’ yarışmasından tanıyorsunuz. Esra Hanım bir ev hanımıyken, ekonomik olarak ayakta kalmak için aşçı olarak başladığı kariyerine şu an dört dörtlük bir şef olarak devam ediyor.
Yedi ay önce Sultanahmet’teki Amiral Otel’in terasında kendi restoranını açan Esra Şef size harika bir Boğaz manzarası eşliğinde Osmanlı mutfağı sunuyor. Ama yemekleri o kadar iyi ki manzarayı bir süre sonra unutuyorsunuz. Menüsündeki yemekleri nasıl yaptığını anlatırken gözleri parlıyor Esra Tokelli’nin. O enerjisi tabaklara da geçiyor ve tadım yaparken lezzet patlamaları yaşıyorsunuz.
Karidesli çorba, enginardan yapılan humus, vişneli sarma, keşkek üzeri kuzu incik yeme şansı bulduğum yemekleri. Finali ise iftar menüsünde de yer alan sakızlı güllaç ile yaptık. Esra Şef’in ister iftar menüsünü deneyin isterseniz menüdeki diğer yemekleri tadın. Hepsinde kendine has bir güzellik olduğunu göreceksiniz. Şiddetle tavsiye ediyorum.
BOYU KÜÇÜK HÜNERİ BÜYÜK
Le Petit Chef yani ‘Küçük Şef’ müthiş bir yemek deneyimi. Dolapdere’deki Sheraton İstanbul City Center şahane bir iş yaparak hem de geçici bir süreliğine değil, kalıcı olarak Le Petit Chef’i İstanbul’a getirdi.
Masaların üzerine tepedeki yüksek çözünürlüklü bir projektör ile video mapping kullanılarak keyifli hikayeler yansıtılıyor. Küçük şef masanızda, tabağınızın üstünde size bir yemek hazırlıyor. Siz de ilgiyle izliyorsunuz. Yemek hazır olunca da gerçeğini garsonunuz getiriyor.
Prag, Zürih, Berlin, Sİngapur gibi dünya metropollerinden sonra İstanbul’da da deneyimleyebileceğiniz Le Petit Chef’in menüsünde karides çorbası, caprese salata, Shitake mantar dolgulu tavuk göğsü, ızgara dana fileto ve creme brulee tatlısı bulunuyor. Tamamıyla yabancı bir prodüksiyon olduğu için de fiyat euro üzerinden belirlenmiş. Yetişkin menüsü 1540, çocuk menüsü 770 TL.
OTELLERDE İFTAR ZAMANI
SHERATON ISTANBUL LEVENT
İftar büfesi, iftara eşlik eden canlı fasıl müziği ve sahur servisi ile geleneksel bir Ramazan deneyimi sunuyor. Menüde klasik zeytinyağlılardan oluşan leziz seçenekler, şiş, döner ve ızgara şeklinde et, tavuk ve balık spesiyallerinin yanı sıra börekler ve ızgara sebzeler de yer alıyor. Baklava, güllaç, revani, aşure ve ayva tatlısı gibi tatlıları da unutmamak lazım.
FAIRMONT QUASAR ISTANBUL
Mecidiyeköy’deki Fairmont Quasar Istanbul’un bahçe katında yer alan, Anadolu mutfağının şehirdeki en iyi temsilcilerinden Aila, Ramazan ayında, iftar menüsüne eşlik eden klasik Türk müziği ezgileriyle misafirlerini ağırlıyor. Aila’nın Mutfak Şefi Kemal Can Yurttaş tarafından hazırlanan iftar menüsü çok zengin.
JW MARRIOTT ISTANBUL BOSPHORUS
Karaköy’ün Kemankeş Caddesi’nde yer alan, JW Marriott Istanbul Bosphorus’taki Galata Lounge, Ramazan ayı boyunca iftar menüsü servis ediyor. Geleneksel Türk mutfağının ve iftar sofralarının en seçkin lezzetlerinden oluşan menüde farklı seçenekler isteyenleri de mutlu eden zengin bir çeşitlilik ve alternatifler mevcut.
SIX SENSES KOCATAŞ MANSIONS
Sarıyer’de yemyeşil bir koru alanı ile Kocataş Yalısı’nın bahçesinin buluşma noktasında konumlanan, Avlu Restaurant, her biri Anadolu mutfaklarından özenle seçilmiş lezzetlerden oluşan iftar menüsü ile Ramazan ayında misafirlerini bekliyor. Eğlence programlarının da eşlik edeceği menüde yerel ve sürdürülebilir ürünlerle hazırlanan yemekler ön plana çıkıyor.