Giriş
İrem Derici spor eğitmeni sevgilisi Atakan Işıktutan’ı yere göğe sığdıramıyor. En son demiş ki “5 gün yıkanmasa bile bebek gibi kokuyor”. Daha önce de ne kadar aşık olduğunu adeta haykırmıştı. Benden bir uyarı, nazar değer vallahi. Daha önceki sevgililerinde de İrem Derici böyle büyük aşk manifestolarında bulunmadı mı? Sonra da “Şeytan görsün yüzlerini” oldu. Ben olsam bu sevgi gösterilerini özel anlarıma saklardım. Ortalık kem göz dolu!
HEM ÇOCUK HEM KARİYER OLMUYOR
Kenan İmirzalıoğlu ile evlenip iki çocuk yapan Sinem Kobal “Setleri özledim” demiş. Gelecek vaat eden bir kariyere sahipken annelik mesleğine geçen Kobal’ın kendi seçimi, saygı duyarım. Ama kadınlara üzülüyorum. Babalar çocuk yaptıkça kariyerleri coşarken kadınlar kaybolup gidiyor. Fahriye Evcen, Hatice Şendil… “Çocuk da yaparım kariyer de” diyen Nil Karaibrahimgil bile sözünde durmadı mesela, uzaklaştı spot ışığından. Eee, herkes hamileyken bile sahneye çıkan Beyonce değil tabii…
Ağır işçilik
Müjde Ar dizilerde oynayamayacağını, set koşullarına dayanamayacağını söylüyor. O kadar haklı ki. Gece 12’de işi biten bir başrol oyuncusunun sabah 5’te sete gitmek için tekrar evden alındığını biliyorum. İşte bu yüzden bütün oyuncular spor salonundan çıkmıyor, olimpiyata hazırlanır gibi sürekli antrenmanda. Artık yeteneğe değil kondisyona bakılıyor. Oyunculuk ağır işçilik kapsamına alınmalı.
EYLÜL TURNESİ
Belçikalı grup Oscar and the Wolf birkaç ay Türkiye’ye konsere gelmezse “Eyvah çocuklara bir şey mi oldu acaba” diyorum. Evet, herkesin sevgilisi, sahne şovlarıyla kendine hayran bırakan solist Max Colombie ve arkadaşları bir kez daha Türkiye turnesine çıkıyor. Oscar and the Wolf, Epifoni organizasyonuyla 21 Eylül İzmir Arena, 22 Eylül Ankara ODTU MD Vişnelik Çim Amfi, 23 Eylül'de ise İstanbul KüçükÇiftlik Park'ta sahne alacak.
Affedişler ve vedalar
Aylin Aslım ve Redd grubunun solisti Doğan Duru’dan harika bir şarkı geldi: ‘Cambazın Düşüşü’ Doğan Duru’nun yazdığı şarkı bir aşk hikayesini anlatıyor. Aylin Aslım’ın yumuşak vokalleriyle yaylılar ve gitarların ahenkle dans ettiği düzenleme ilk dinleyişte sizi içine alıyor. Aşktan kahrolayım, acı dolu ilişkiler nasıldı bir hatırlayayım diyorsanız hemen affedişler ve vedalarla dolu ‘Cambazın Düşüşü’nü dinleyin.
NASA KATKILI ŞARKI
JVKE adında (Jake, yani Ceyk diye okuyoruz) Amerikalı genç bir şarkıcı var. Pandemide sosyal medyada meşhur olan bu çocuk yedi ay önce çıkardığı ‘Golden Hour’ şarkısıyla Youtube’da 94 milyon kez tıklandı. JVKE bu şarkıyı NASA katkılarıyla elde edilen Güneş’in (gökcismi olan Güneş) çıkardığı gerçek sesleri kullanarak yeniden düzenlemiş ve yorumlamış. ‘Golden Hour-Sunlover-Starchaser’ adlı bu versiyonu da 22 Mayıs’ta Magnum’un Cannes’da gerçekleştireceği gecede seslendirecek. Hani şu Hande Erçel’in onur konuğu olarak katılacağı gece. Umarım Erçel, JVKE ile bir hatıra fotoğrafı çektirir.
ALBÜM HABERCİSİ
Sık sık İstanbul’da takılan İsviçreli müzik insanı Kadebostany, Barış Demirel ve Angie Robba’nın vokallerinin yer aldığı ‘Like A Dream’ adlı yeni şarkısını geçenlerde yayınladı. Çok tatlı bir yaz şarkısı. Klipte de çok güzel at koşturuyor. Bu şarkı 2 Haziran’da çıkacak yeni albümün de habercisi. Kadebostany’nin şarkıları Youtube’da 1 milyardan fazla dinlendi, 30’dan fazla ülkede listeleri domine etti, son yıllarda 25’ten fazla ülkede 700’den fazla canlı performans sergiledi.
TEPİNE TEPİNE DANS
Ünlülerin iletişim danışmanı Özgür Aras’ın ara verdiği işletmeciliğe dönmesini açıkçası çok istiyordum. Çünkü bugüne dek yaptığı Eelence ve Ablam İstanbul gece hayatına damga vurmuştu. Aras sonunda yeni bir projeyle geri döndü. Hem de Bodrum’da! Yalıkavak Marina’nın giriş kapısının tam karşısında, 2 Haziran’da ENVY Night Life adında bir kulüp Bodrum gece hayatına merhaba diyecek. Birbirinden ünlü DJ’lerin set başında olacağı kulüpte farklı konseptler ve partilerle eğlence sınır tanımayacak. Belli ki ENVY bu yaz çok konuşulacak. Özgür Aras “Gerçekten insanlar dans etmeyi unuttu. Mekanlarda içerisi tıklım tıklım oluyor ama kimse dans etmiyor. Benim mekânım ENVY Night Life‘da insanlar tepine tepine dans edecekler” diyor.
KIRMIZI BİR MEKÂN
Karaköy’deki fine dining restoranlara gitmekten hayatın hızla aktığı, sohbetin muhabbetin ve eğlencenin tükenmediği ara sokaklardaki mekânları ihmal etmiştim. Bunu telafi etmek üzere Nox Karaköy’e gittim. Burası rahat bir ortam, bistro tarzı bir menü ve iyi müzik sunan kırmızı bir restoran. Kırmızı çünkü ışıklandırma bu ambiyans hedeflenerek yapılmış. Nox’un güzelliği ise haftanın yedi günü canlı müzik olması.
Benim gittiğim akşam Özgür, Esam ve Şahkan pop klasiklerinden güncel şarkılara uzanan İngilizce bir repertuarla eğlenceli bir program yaptı. Yerli müşteriye olduğu kadar turistlere de hitap ettikleri için İngilizce şarkıları tercih ettiler. Gerçekten de farklı milletlerden konuklar kâh alkışladı kâh şarkılara eşlik etti. Kokteyl konusunda iddialı olan Nox’un mutfağı da şahane. Servis hızlı, porsiyonlar büyük ve doyurucu. Ekip ise şahane. Herkesin yüzü gülüyor, mutlu olmanız için çalışıyorlar. İster bir kahve ister bir yemek isterseniz iyi müzik için Nox’u gönül rahatlığıyla seçebilirsiniz.
BAŞKA BİR DÜNYA
Bodrum’un bakir kalmayı başarmış bir noktası olan Yakaköy’deki Dibeklihan’ın içinde yer alan Ru Bodrum, bölgenin gastronomi haritasında önemli bir yer alacak. Ağaçların altındaki müthiş ambiyansıyla deniziyle meşhur Bodrum’da ters köşe bir mekân. Adeta başka bir dünya olan Ru Bodrum bir gitseniz bir daha çıkmak istemeyeceğiniz bir ortama sahip. Yüz yüze anlamını taşıyan ‘Ru’nun mutfağını genç şef Emre Çilek yönetiyor.
Bir gastronomi merkezi olmayı hedefleyen mekânın iddialı menüsünde karamelize deniz tarağı, kral yengeç tartar, çıtır enginar salatası, Hindistan cevizi paneli karides salatası gibi üzerine düşünülmüş, çalışılmış tabaklar var. Paella, deniz mahsullü gnocchi ve kahveli krem brüle de Ru’nun klasiklere getirdiği yorumlarla öne çıkıyor.
Ru’nun kokteyllerini ise ayrıca konuşmak lazım. Taze meyveler ve mevsiminde malzemeler kullanılarak yapılan bu kokteyller kısa sürede mekânın imzası haline gelecektir. Ru, bu yaz sunduğu ambiyans ve iddialı menüsüyle hem keyif ve huzur hem de iyi yemek arayanların popüler buluşma noktası olacak.
DİBEKLİHAN
Dibeklihan, Bodrum’un az keşfedilmiş köşelerinden Yakaköy’de. Doğa ile bütünleşmiş, Mardin mimarisini hatırlatan etkileyici bir yapı. Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü’nde sergiler, konserler ve başka sanatsal etkinlikler yapılıyor. Ayrıca Ru Bodrum ve Tenzo adında iki restoranla bir kafesi var. Bodrum’a gittiğinizde mutlaka ziyaret edin.
GASTRONOMİ ZİRVESİ
MANZARAYI UNUTTURUYOR
Çırağan Sarayı, İstanbul’un en önemli yapılarından biri. Kempinski’nin otel olarak işlettiği sarayın odalardan oluşan ek binasının yenilenmesi geçtiğimiz günlerde tamamlandı ve Tuğra dışında iki yeni restoran daha açıldı. Bu hafta artık ülkemizin en başarılı şeflerinden olan Emre İnanır’ın yönettiği Tuğra’ya gittim. Boğaz’a karşı o manzarada yediğiniz en kötü şey bile güzel gelebilir aslında. Ama Emre İnanır’ın Michelin düzeyindeki tabaklarına daldığınızda bazen o manzarayı bile unutuyorsunuz. Tuğra yıllardır Osmanlı-Türk mutfağının kalesiydi. Klasik bir tarza sahipti. Şefin getirdiği yeni solukla modernize edilmiş bir Türk mutfağı sunmaya başlayan restoranı gastronomi tutkunları mutlaka ziyaret etmeli.
YALIN VE SOFİSTİKE
Şef en basit malzemelerle sofistike yemekler yaratmış ama bunları da müthiş bir sadelik içinde sunmuştu. Başlangıçlardaki uykuluk, baklava yufkası, ebegümeci ve uykuluk kremasıyla geldi. Yoğurt ve kök sebzeler, bakla favası ve otlardan oluşan otlu öcce, mandalina sosunda kerevitli hingel (Özbek mantısı), çağlayla sunulan oğlak tandır ve tahin soslu kalkan balığı yedik. Finalde ise sakızlı güllaç vardı. Uzun süre unutmayacağım bir gastronomi deneyimi yaşadım. Türk mutfağı işte bu tür hareketlerle yükselip dünyada hak ettiği yere ulaşacaktır.
