Hazal Kaya’nın kadın oyuncular üzerindeki kilo baskısı hakkında yaptığı açıklama çok konuşuldu. Özellikle genç meslektaşlarından destek geldi ve “Hazal haklı” dediler. Demet Akbağ’a mikrofon uzatıldığında, konuyu o kadar anlamamış ki “Genç kız rollerinde zayıf olmak avantajdır. Oyunculukta kariyer yapmak isteyen kilosuna dikkat edecek” deyiverdi. Hazal bunu söylemiyordu. Yapımcıların aslında son derece standart ölçülerde olan kadın oyunculardan daha da zayıflamalarını istemesinden, bunun diretilmesinden bahsediyordu.
Ayrıca hiç mi kilolu genç kız yok Allah aşkına? Ekran için koyulan standartların yanlışlığına dikkat çekmeye çalışan Hazal’a, annesi yaşındaki oyuncu ablasından böyle bir cevap geldi. İngilizcede bir kalıp var: “OK boomer.” Bu ortada tartışılan konuyu anlamayan, ve o konu hakkında modası geçmiş, eski kafalı yorumlar yapan yaşlı nesillere söylenen bir laf.
“Tamam seni yaşlı şey, hı hı, evet” diyerek dalga geçmenin esprili bir hali. (Boomer 1946-64 arası doğan nesle deniyor.) Akbağ’a da “OK boomer” deyip geçmek lazım. Bir de bonus var. 6 ayda bir botoks yaptıran Demet Akbağ’ın “Doğru, hafif yapılmış bir botoks, kimsenin anlamayacağı ileriye yönelik operasyonlar, gençleştirmeler olduğu sürece iyidir” açıklaması da çok şenlikli.
‘Kış Uykusu’nda gülüyor mu, kızıyor mu, mutlu mu asla ayırt edemediğimiz bir Demet Akbağ vardı. Onu hatırlatmak isterim. Oyuncunun yüzünde kimsenin anlamayacağı bir botoks pek mümkün olmuyor yani.
Tüylerim ürperdi
Geçen hafta Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan’ın restorasyon projesini yerinde görmek için bir grup gazeteci arkadaşımla Yedikule Hisarı’ndaydık. İçeride yapılan çevre düzenlemesi ve ışıklandırma harika, bir kulenin tepesinden izlediğimiz manzara ise nefes kesiciydi. 1500 yıllık taşların üzerinde yürümek insana kendisini bir tuhaf hissettiriyor doğrusu.
Küçük gezimizin en unutulmaz anı ise Genç Osman’ın boğulduğu odaya girişimizdi. Doğrusu tüylerim ürperdi. Tutsakların kaldığı bölüm, her savaşta daha da küçültülen kapılar derken tarih boyunca orada yaşananları hayal etmeye çalıştım. İstanbul’un göbeğinde müthiş bir turist çekim potansiyeli olan bir anıt yapı var elimizde. Turan ve ekibinin çalışmalarıyla da hak ettiği noktaya gelecek gibi görünüyor.
Yaz bitti
Bodrum’da sezon bitti ama davetler bitmedi. Yalıkavak’ta hayata geçirilen Baran Terra A Mare projesinin tanıtımı için geçen cumartesi bir organizasyon yapıldı. Gecede Neslihan Yargıcı, Açelya Elmas, Aykut Gürel, Senem Gürel, Melek Boz gibi isimler vardı.
Hakan Aysev de sahneye çıktı. Yemekler ise birçok ünlü restoranın menüsünde imzası bulunan Deniz Ahmet Köse tarafından hazırlanmıştı. Havaya bakılırsa galiba bu yazın son Bodrum davetiydi.
Moda'da keyif
Bu yaz Moda’da Kayıkhane’nin yanı başına açılan Gardens of Garbo kısa sürede semtin en popüler mekânlarından biri haline gelmiş. Hafta içi alakasız saatlerde bile kalabalık burası. Peki kısaca Garbo dediğimiz mekanda neler var? Kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri var.
Garbo, pazartesiden perşembeye kokteyl, şarap ve bira seçeneklerine özel hazırlanan aperatif menüsüyle misafirlerini 13.00- 18.00 saatleri arasında indirimli olarak ağırlıyor. Şarap ve peynir tabağı, bira ve zengin içerikli Garbo tabağı, sürahi sangria ve özel kokteyller mevcut. Anlayacağınız Garbo tam bir keyif mekanı.
Güz Cunda'sı
Cunda’daki Despot Evi’ni bu yaz ziyaret etmiştim. Gerçekten hem hikayesi, hem tarihi hem de başarılı restorasyonuyla Türk turizminin gurur duyulacak mekanlarından biri. Cunda’yı sadece yazları değil tüm yıl boyunca bir cazibe merkezi haline getirmek için uğraş veren Despot Evi güz aylarına özel etkinlikleriyle keşif dolu bir konaklama sunuyor.
Ekim ayında Cunda’da gerçekleşecek Zeytin Hasadı günlerinde otelde ‘Zeytinyağlı Ege Lezzetleri’ atölye çalışması düzenleniyor. Meraklısına duyurulur.