Hande Yener 20. sanat yılına yakışır, mükemmel bir albüm çıkardı. ‘Carpe Diem’ hem görsel bütünlüğü hem de dünya standartlarında şarkılarıyla alıştığımız Türk pop çizgilerinin çok ötesinde bir iş. Parçaların birçoğunun sözünde imzası olan Berksan da kendini aşmış. Favori şarkım ‘Aşk Elinde’de ise Fikri Karayel imzası var. Son dönemde hangi şarkıya bayılsam onun çıkıyor.
Gülşen ile eşi Ozan Çolakoğlu nasıl Türk popunda bir ekol olduysa Hande Yener ile sevgilisi Misha da o yolda ilerliyor. Misha’nın müziğe lokal değil de global ve batıdan bakışı albümü Miley Cyrus, The Weekend gibi dünya yıldızlarının sound’una yaklaştırmış. 2006’daki ‘Apayrı’dan beri Hande Yener’den böyle bir albüm bekliyorduk. Kısmet kariyerinin 20. yılınaymış.
İşleyen demir
Edis’in Gülşen’le yaptığı Nirvana düeti hâlâ listelerin üst sıralarında. Radyolarda en çok istek alan parçalar arasında. Ama popun prensi duyduğuma göre bu başarının üstüne yan gelip yatmıyor. Baharda çıkaracağı albüm için stüdyoya girmiş.
Ocakta da yeni bir single geliyormuş. 2014 yılında ‘Benim Ol’ ile müzik kariyeri başlamadan önce ‘Dinle Sevgili’ ve ‘Hayatımın Rolü’ dizilerinde yer alan Edis, oyunculuk günlerini hatırladı. ‘Menajerimi Ara’ dizisine konuk olarak katıldı.
Ayrıca dijital platform için çekilen bir yapımdan gelen teklifi de kabul etmiş. Stüdyo ve set arasında mekik dokuyormuş. Ne demişler, işleyen demir ışıldar.
Tarihi ambiyans
Karaköy’deki Mahkeme Lokantası çok özel bir mekandır. Cenevizlilerin mahkeme olarak kullandığı yapı, daha sonra hırdavatçıyken temizlenip restore edilmiş. Kapısından içeri girdiğinizde tarihle kucaklaşıyorsunuz. Yaz döneminde ise restoranın konukları sokağa yayılıyor.
Böylece hem açık hava, hem aralıklı masalarla herkes kendini daha rahat hissediyor. Daha önce kışın gittiğim Mahkeme’nin sokak ambiyansı da doğrusu müthiş. Bir cuma akşamı gittiğim restoranda çoğunluğu kadınlardan oluşan oldukça nezih bir kalabalık vardı. Gündüzleri esnaf lokantası olarak çalışan ve tencere yemekleri servis eden Mahkeme akşamları meyhaneye dönüşüyor.
Mezeler hem çeşitli hem de çok ama çok lezzetli. Taramaya bayılırım, yapması da zordur. En iyilerinden birini burada yedim. Arkadaşlarınızla özel bir akşam istiyorsanız üst katlarda küçük grupların misafir edildiği odalar var. Şimdi herkes sokakta ama kış gelince bu odalar çok rağbet görecektir kesin.
1867'den beri
Tarihten söz etmişken, ülkemizin yeme içme alanında pek az köklü markası var. İskender de bunlardan biri. Marka tescili işleri biraz karışık olduğu için 1867’de kurulan Yavuz İskenderoğlu benim için gerçek İskender.
Beşiktaş-Akaretler’deki şubesini de çok seviyorum. Bir yandan derli toplu, temiz ve modern, diğer yandan da dekorasyonuyla, içerideki eski fotoğraflarıyla markanın geleneğinden kopmamış bir görüntü çiziyor.
Pandemi nedeniyle biraz yavaşlamış olsalar da yine eskisi gibi dönerleri akşamın erken saatlerinde bitiyor ve dükkanı kapayıp gidiyorlar. Şansınıza, bitmediyse 22.30’a kadar açıklar. Yolunuz düşerse kendi üretimleri üzüm şırasından mutlaka için.
Burs için çekiliş
Şule Argüder’in kurucu başkanı olduğu Başarım Sensin Derneği, başarılı ancak fırsat eşitsizliği yaşayan öğrencilere eğitim bursu veriyor. Etkinliklerinden elde edilen gelirle fon oluşturan dernek pandemi nedeniyle toplu organizasyonlara ara verse de boş durmuyor.
Geçtiğimiz günlerde birçok markanın bağışladığı ürünlerle bir çekiliş düzenlendi. Gelir yine burslara gitti. Salgın döneminin böyle güzellikleri unutturmaması umut verici.