Bu yazımda sizlere 'vahşi doğa ünlüleri'nden bahsedeceğim. Nerede, nasıl yaşarlar? Amaçları, araçları nelerdir? Ters psikolojiyle teknelerini nasıl yürütüyorlar? Beraber okuyup göreceğiz.
Doğaları gereği hayat şartlarının sahil kısımlarına göre daha vahşi olduğu Taksim, Cihangir ve Karaköy gibi yerlerde zaman geçirmeyi seven bu ünlülerimiz, gece başka gündüz başka bir hayat sürerler. Gün ışığında genelde dinlenmeyi ve neşeli, güleryüzlü oldukları sohbet ortamlarını seçerler. Gece olunca ise vahşi doğaları gereği adeta bir yırtıcıya dönüşürler. Kanlarına alkol de karışınca herkes onlar için artık düşman ve avdır. Galalarına, albüm lansmanlarına, dizi tanıtımlarına haber yapmak için gelen magazin gazetecileri, gece karanlığında ise bazen ihtiyaçtan, bazen de zevk uğruna bir düşman ve avdır. Hakaret ederler, küfür ederler. Bazen şahıslarına, bazen de ekmeklerine... Bilmezler ki biri o ekmekle üç çocuk bakar, diğeri hasta annesine. Bir başkası da Anadolu'da ailesini bırakıp gelmiş, İstanbul'da hayat mücadelesi veriyordur. Halbuki saldırıp parçalamaya çalıştıkları kişiler, kendilerine ne hakaret etmiştir ne de taciz. İstemedikleri sorulara cevap vermeden gitmektense kalp kırıp hakaret etmeyi tercih ederler. Çünkü onlar doğası gereği vahşidir.
Bu av süreci, devamlı yaşanır. Sonra kişinin galası, albüm lansmanı, dizi zamanı gelir çatar. Her şey güllük gülistanlık olur. O şahıs gider, yerine melek gibi biri gelir. Bu süreç de hep böyle yaşanır gider.
Yukarıda "Bazen de ihtiyaçtan" diye bir cümle kurdum. Bu vahşi doğa ünlülerinden bazıları, bu durumu o kadar güzel lehlerinde kullanır ki reklamın iyisi kötüsü olmaz der; her yerde haber olur, gündem olur. Sonra gelsin projeler, gitsin projeler...
Not: Bu yazının ekmeğe küfreden Okan Bayülgen ve türevleri gibi birçok gerçek kişiyle fazlaca alakası vardır. Lütfen saygıyı ve sevgiyi hak eden, bu tarz çirkinliklerden uzak, insana ve emeğe saygısı olan, güzel kalpli ünlülerimiz üzerlerine alınmasın.
01 Nisan 2016, Cuma 10:06
Haberin Devamı