UOzan DarıcıTaraftarlıkla vandallığı ayıralım

HABERİ PAYLAŞ

Taraftarlıkla vandallığı ayıralım

Haberin Devamı

Daha önce pek çok yerde söyledim bunu, Türkiye'de tribün kültürü denen olgu, vandallıkla eşdeğerdir. Taraftarlıktan anladıkları; rakibine ana avrat küfür etmek, rakip futbolcuya korner ya da taç atışı kullanırken, eline geçeni fırlatmak hiçbiri kesmezse de, sahaya inip futbolcuya saldırıya kadar geniş bir yelpazeye uzanıyor.

Beşiktaş-Galatasaray maçları, 2006 yılında Hasan Kabze'nin attığı golden bu yana, özellikle Beşiktaş taraftarları açısından farklı algılanmaya ve garip değerler katılarak izlenmeye başlandı. O günden bugüne dek, yapılanları alt alta sıraladığımızda her türden çirkinliğe rastlıyoruz.

AMAN OLUMSUZ ŞEY YAZMAYIN!

Beşiktaş taraftarını oluşturan Çarşı grubu; Hasankeyf, HES'ler, savaş ve nükleer karşıtlığı gibi pek çok konuda, tribünlerden açtıkları pankartla, insanların dikkatlerini çekmeyi başardılar.

Taraftarlıkla vandallığı ayıralım

Elbette hayatta 4 yanlış bir doğruyu götürmüyor fakat olumlu duruşlarının yanında olumsuzları sıralamaya başladığınızda birdenbire düşman kesiliyorlar size. Bu sadece Çarşı'yla da ilintili bir durum değil. Galatasaray'ın ya da Fenerbahçe'nin taraftar gruplarında da benzer refleksler mevcut.

GERÇEK KİMLİK ORTAYA ÇIKIYOR

Beşiktaş-Galatasaray maçında tribünlerden yükselen pek çok çirkin tezahürat, Çarşı'nın kendisini konumlandırmaya çalıştığı yere pek uygun düşmedi. Tam bu noktada, kimsenin bir diğerinden farklı olmadığını, işler değişmeye başladığından itibaren, gerçek kimlikleri görmek açısından da faydalı oluyor.

Bir futbol maçında "Ya Allah Bismillah Allah'u Ekber" şeklinde bağırmanın hangi mantığa bağdaştığını umarım birileri açıklar ama cenge çıkmış yeniçeri misali, rakibine tek atılmasını istemek de aktivistlikle, duyarlılıkla pek yan yana durmuyor.

Doğru olan her şeye eyvallah ama yapılan onca yanlışa ses çıkarttığınız zaman; kötü çocuk olma hali, nefretle kusma durumu Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe v.s. v.s. tüm taraftarlarda ve taraftar gruplarının ilk başvurduğu yöntem.

RANT SEN NELERE KÂDİRSİN

Bunları alt alta sıraladığınızda 'ama' ile başlayan cümleler duymanız mümkün. "Ama siz de ....... yapmıştınız" cümlesi ile söylenen ve yapılan hiçbir şey görmezden gelinemez. Tabii ki, iyi niyetle tribünde var olmaya çalışan insanlar mevcut ancak gelinen noktada bilet kovalayan, rant peşinde koşan, bir pankart açarak tüm olumsuzlukların üstüne perde olmak imkânsızdır.

Söylemle eylem birbiriyle örtüşmediğinde, insan iyi niyeti de sorgulamaya başlıyor. "Çarşı nükleere karşı" ama Çarşı keşke tribünlerden aşağıya atlayıp futbolcuya saldırmasa, rakibi için "Futbolu bırakın, ayaklara çalışın" diye vandalizmden örnekler sunmasa.

KIZGINLIKLARINI RAKİPTEN ÇIKARTIYORLAR

Çarşı, kulüplerinin sıradanlaşmaya başladığının farkında ve takımınlarına olan kızgınlıklarını da, rakibinden çıkartmaya çalışıyor. Türkiye'de tribün kültürü içi boş koskoca bir balondan ibarettir ve bu balonun şişmesini sağlayan da medya. Beşiktaş'ın medyada satan başat ürünü Çarşı grubu haline geldi, onlar da bunun farkında. Bu yüzden medyada bu kadar yer alıyorlar ve medyada yer aldıkça da, dikkat çekecek sloganları üretiyorlar.

Bu yıl her yönüyle berbat bir sezon geçiriyoruz. Keşke bu yıl ligler tatil edilseydi de, bu iğrenç görüntülere tanık kalmasaydık.

Ama tabii bu yazıya da, mutlaka bir 'tahrik' unsuru kulbu takılarak, haklı konuma geçilecektir, bundan da eminim.

Not: Sahaya atlayıp, futbolcu kovalayan aslan yürekli (!) taraftarların, savcı karşısında kıvrak hareketler sergileyip "Atlamatık, itildik" demeleri de, bu işin tek eğlenceli yanı olsa gerek.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder