Birkaç gönüllü Türk genci 2000 yılında bir araya gelmişler ve Türkiye’nin en ücra köşelerine en zor koşullar altında yaşayan çocuklara en yeni teknolojileri götürmeye ve bilimi öğretmeye and içmişler. Onlara bilimin insanlık ve iyilik için nasıl kullanılabileceğini anlatmayı hedeflemişler. Bugüne kadar da 500 binden fazla çocuğa, 1000’den fazla okula erişmişler. Kulağınıza masal gibi geliyor değil mi? Ama gerçek. Bu oluşumun adı da ‘YGA’, yani ‘Genç Guru Akademisi’. Rahmetli bilge yazar, psikolog Prof. Doğan Cüceloğlu’nun deyişiyle ‘Yüreğinden Güç Alanlar’ grubu. Cüceloğlu da zaten bu oluşumun baş destekçilerinden biriydi.
HEDEF 2 MİLYON ÖĞRENCİ
YGA bir Türk sivil toplum kuruluşu aslında ve İngiltere ile İtalya’da da iki merkezi daha var. ‘Gönüllü gençlerin gönüllerini ortaya koyarak yaptıkları bir halk hizmeti’ diyebiliriz. 2 yıldır da Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile birlikte çalışıyorlar. 2000 yılında kurucuları Sinan Yaman öncülüğünde Anadolu’nun en dezavantajlı okullarına ‘bilim setleri’ götürerek işe koyulmuşlar. Sahadaki ihtiyaçları gördükçe de ‘neden bu setleri biz kendimiz üretmiyoruz’ diyerek ‘Twin’ adında bir şirket kurmuşlar. Bu setleri kendileri üretmeye başlamışlar. Başlattıkları ‘bilim seferberliği’nin kalıcı olması için öğretmenlere de eğitim veriyorlar. Kurdukları online platformda, öğretmenler bilim setlerinin kullanımını ve müfredata uygun deneyler yapmayı öğreniyor. Dolayısıyla bu sayede hem öğrenci hem öğretmen ‘yeni dünya’ya uyumlanıyor. Hedefleri ise 3 yıl sonra 2 milyon öğrenciye ulaşmış olmak.
YENİ DÜNYAYA UYUM
Peki nedir bu bilim setleri? Özetle şu: Eskiden bizler legolarla binalar inşa etmeyi öğreniyorduk. Şimdi ise bu setlerle çocuklar ‘akıllı’ olan her şeyi yaratıyorlar. Bundan kastım yapay zeka, yazılım, robotik kodlama gibi son teknolojileri kullanmak. Kolayca birleştirilebilen elektronik bloklarla, otonom araba ve robot üretebiliyorlar. En önemlisi ise bunları hayal güçlerinin sınırlarını zorlayarak yapmaları.
YILDA 2 YARIŞMA VAR
YGA’lıların geliştirip ürettikleri bu setlerin arkasında Nobel Ödüllü bilim insanı Prof. Aziz Sancar, Harvard Profesörü Mehmet Toner, Prof. Doğan Cüceloğlu gibi isimler var. Yani öğrenciler bu şekilde hem 10 yıl sonrasının dünyasına, mesleklerine hazırlanıyorlar hem de yaratıcı, özgür, özgün düşünmeye itiliyorlar. Bu setlerle ortaya çıkardıkları projelerle yılda 2 kez de Türkiye çapında düzenlenen Bilim Yarışması’na katılıyorlar. Bu da onları icat ve keşif yapmaya zorluyor.
ŞENLİKLER BAŞLADI
YGA yıllardır ülke çapında ‘bilim şenlikleri’ düzenliyor. Bu, özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki köy okullarını kapsadığı için çok kıymetli. Dün ise bu şenliklerin kapsamını çok daha büyüten, çok önemli bir gelişme oldu. Salgın döneminde uzaktan eğitim yapamayan, yani internete erişimi olmayan çocuklar için Milli Eğitim Bakanlığı’nın başlattığı ‘Telafide Ben de Varım’ projesinin ilk adımı Gaziantep’te atıldı. Bu proje, Türkiye’nin her yerinden çocukları açık alanda bir araya getirerek farklı deney ve deneyimler edinmelerini sağlıyor. Bu eğitim şenliğinin bilim ayağını da YGA oluşturuyor. Dün ilk ayağı Gaziantep’te bizzat Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkanı Fatma Şahin’in katılımıyla yapılan bu şenlikler, bu hafta 12 ilde daha düzenlenecek.
ÇİFT KANATLI İNSAN
YGA’nın yola çıkış felsefesi ‘çift kanatlı’ eğitim. Bundan kasıt; bilim öğretilirken, neye hizmet edeceğinin de anlatılması. Mesela çevreyle ilgili bir sorunu çözmek için uygun olan teknolojinin öğretilmesi. Yani bir nevi bilimle iyiliğin birleşimi. Prof. Doğan Cüceloğlu’nun, ‘Bilim doğanın dilini anlama çabasıdır. O dili anlayan doğayı dost, anlamayan düşman bilir’ sözü tam da bu felsefeyi özetliyor aslında. Bilimin doğaya, insanlığa, insanın ve dünyanın sağlığına hizmet etmek için var olduğu gerçeği üzerine oturuyor. Hakikaten doğayı anlamak ve ona iyi davranmak için onun dili olan bilimi bilmek, aynı şekilde icatlar yapabilmek, yani bilimi geliştirmek için de doğayı sevmek, onunla haşır neşir olmak gerekiyor. Yoksa Isaac Newton elmaları ağaçtan düşerken izlemeseydi, ‘yerçekimi kanununu’ bulabilir miydi mesela? İnsanlık, doğayı seven ve yaratıcı düşünen insanlar sayesinde ilerliyor.
Dileyelim ki; dün Gaziantep’te ‘bilen değil, yapabilen çift kanatlı gençler yetiştirmeliyiz’ diyen Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un bu deyişi kanatlansın tez zamanda.