Bu yazıyı okuyanların yüzde kaçı çocukluk hayalini gerçekleştirmiştir acaba? Peki siz “küçükken” düşlediğiniz işi bugün yapıyor musunuz? Ya da en azından hâlâ o düşe inanıyor musunuz? O düş sizi bugün de heyecanlandırıyor mu? Aynı soru aslında bir yola çıkan herkes için geçerli. Mesela bir siyasetçi kim bilir ne büyük ideallerle yola çıkıyordur ve sonra kendini o yoldan çok uzaklara savrulmuş buluyordur. Ya da iş dünyası… Bir şirketi kurarken kalbindeki hedefini, acaba kaç kişi yıllar sonra hâlâ koruyabiliyordur? Siz de çok iyi biliyorsunuz bu soruların hazin cevaplarını. Tam da bu yüzden bana umut veren ve beni kendi çocukluk hayallerime geri götürüp düşündüren biriyle tanıştım geçtiğimiz hafta.
KIZ ÇOCUKLARINA EĞİTİM
Bundan tam 12 yıl önce dünyada ilk kez e-kitap okuyucusu üretildiğini duyduğunda çok heyecanlanan, “Neden Türkiye’de e-kitap okuyucusu yok?” diye kendine sorup yola düşen bir kadından bahsediyorum. Özellikle de daha dezavantajlı durumda olan Doğu-Güneydoğu Anadolu bölgesinde kitaba erişimi olmayan çocuklara ama en çok da kız çocuklarına e-kitap cihazı tasarlamaya baş koymuş ve bunu başarmış bir kadın...
Eşiyle birlikte kurdukları şirket, Türkiye’nin ilk e-kitap okuyucusunu üretmekle kalmamış, bugün Anadolu’da binlerce kız çocuğuna Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte teknoloji ve tasarım alanında eğitim veriyor. Kısacası bu şirket, üzerine inşa edildiği ideali gerçekleştirmiş ve aynı ideali yaşatmaya devam ediyor.
E-KİTAP DEVRİMİ
Bahsettiğim kadın girişimci, Sezen Sungur Saral. Şirket ise Reeder. Bugün Türkiye’nin en büyük yerli telefon üreticisi olan Reeder (yılda 1 milyon satış), tam bir ‘milli ve yerli’ üretim merkezi. Türkiye’ye ilk e-kitap okuyucusunu getirmekle kalmamış, tablet-cep telefonuakıllı televizyon-kulaklık-akıllı saat gibi çok geniş bir yelpazede ürün üzerine ürün çıkarmış.
“Dünyada ilk kez e-kitap cihazı yapıldığını duyduğumda heyecanla -şimdi ortağım olan- eşime dönüp ‘bu bir devrim!’ dedim ve hemen bu devrimi kendi ülkeme getirmek istedim. Ki o yıl, yani 2010’da daha dokunmatik ekran dahi yoktu ortada. Beni asıl heyecanlandıran ise Doğu’da dağ yollarında sırtında kitap taşıyan kız çocuklarını bu yükten kurtarmaktı” diyor Reeder’ın Kurucu Ortağı Sezen Sungur Saral.
KADIN YAZILIMCILAR YOLDA
Bunu anlatırken gözlerinde boşuna ateşler yanmıyor Sezen Hanım’ın… Zira Türkiye’de cinsiyet eşitliğini kitap/okuma/eğitim yoluyla arttırmak için kolları gerçekten sıvamış. Bir kere; Milli Eğitim Bakanlığı ile imzaladıkları protokol çerçevesinde “Kızlar Kodlar” projesini mayıstan beri yürütüyorlar. Birçok büyük ilde 12-18 yaş arasında, meslek lisesinde eğitim gören kız çocuklarına eğitim veriyorlar.
İstanbul, Manisa, Mersin, Samsun, Gaziantep gibi illerde 10’ar okulda 2 bin 500 kız öğrenciye tasarım odaklı düşünme, kodlama, mobil programlama, algoritma, 3D tasarım ve oyun tasarımı öğretiliyor. “STEAM” (bilim, teknoloji, mühendislik, sanat, matematik) adı verilen bu programın amacı; kız öğrencilerin ilgisini yazılım alanına çekerek, geleceğin kadın yazılımcılarını yaratmak.
KÜRESEL TAAHHÜT
Sezen Sungur Saral sadece yurtiçinde değil, uluslararası arenada da bu amaca yönelik önemli bir adım atmış. 2021 yılı sonunda, Birleşmiş Milletler’le (BM) 2 anlaşma imzalamış. “Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri” adlı anlaşmanın gerekliliklerini yerine getirmek üzere; yine BM’nin 17 adet Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan “Nitelikli Eğitim” ve “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” hedeflerini seçmişler. Şimdi bu iki hedefe odaklanıp, sonuçta elde ettikleri başarıları BM’ye sunacaklar.
BM’nin her yıl 1 Mart’ta düzenlediği Kadınlar Haftası’na bu yıl Türkiye’yi temsilen katılmak ve kız çocuklarına verdikleri teknoloji eğitimini bu platformda anlatmak ise Sezen Hanım’ın şimdiki hedefi. Tabii ki cinsiyet eşitliği için bu kadar didinen bir firmada kadın çalışan sayısı yakışır düzeyde. Yüzde 63 kadın hissedar oranı ve yüzde 55 kadın çalışan oranıyla, tüm iş dünyasına güzel bir örnek. Şirkette 8 departmandan 6’sının başında kadın yöneticiler var.
KADIN PİLOT
Bir kadının, yine bu ülkenin kadınlarına güvenmesi ve onlara el uzatması çok kıymetli. Bu yazımı dün başıma gelen bir olayla bitirmek istedim. İstanbul uçağında pilotumuzun kadın olduğu anons edilince, yanımda oturan 50 yaşlarındaki kadın “Eyvah” dedi yüksek sesle. “Ne oldu” diye kendisine sorunca, “Kadın olması beni çok korkuttu. Yıllar önce kadın bir pilotun kullandığı uçak düşmüştü” dedi. Bugüne kadar düşen yüzlerce uçağı sanki erkek pilotlar kullanmamış gibi…
Maalesef biz kadınlar kendimize güvensiz büyütülüyor ve bu nedenle diğer kadınlara da güvenmiyoruz. Güvenemiyoruz. Yanımda oturan kadının güvenmediği kişi aslında o kadın pilot değil maalesef kendisi… Bu yüzden her sektörde, ama özellikle de pilotluktan tır şoförlüğüne, araba tamirciliğinden yazılımcıya, kadınların az göründüğü alanlarda sayılarını arttırmak çok önemli. Artan her bir kadın, çevresindeki onlarca belki yüzlerce kadına ışık demek. Yarattığınız ışık çemberi için teşekkürler Sezen Sungur Saral.