Tam da bu günlerde ekonomimize can simidi olacak müthiş bir çözüm var elimizin altında: Fuarcılık. Hatta ve hatta özellikle gıda fuarcılığı. Düşünün ki Dünyanın en büyük 3 gıda fuarına evsahipliği yapan Dubai, Almanya ve Fransa’nın ekonomik hacminin çok ciddi bir kısmını bu sektör oluşturuyor. Mesela Dubai’de her yıl düzenlenen Gulfood, geçtiğimiz yıl ülke ekonomisine en az 4 milyar Euro kazandırmış!
Bizim ne eksiğimiz var, demeyeceğim. Çünkü fazlamız var. Dünyada tarımın başladığı, ilk buğdayın ekildiği, Asya ve Avrupa’nın birleştiği, içinden deniz geçen tek şehre sahip olan İstanbul’u barındıran Türkiye; Dünyada gıda fuarlarının en önde geleninin evsahibi olmalı. Hakkı bu.
Düşünün ki; önümüzdeki hafta 6-9 Eylül tarihlerinde düzenlenecek olan Worldfood Istanbul (Türkiye gıda sektörünün uluslararası buluşma noktası) geçen sene ülkemize 1 milyar Euro kazandırmışken, bu yıl çok ciddi çabalar ve hazırlıklar sonucunda bu rakamın 1.5 milyar Euro’yu bulması bekleniyor.
Oysaki Türkiye’nin en büyük ihtisas ve ihracat fuarı olan Worldfood Istanbul kamudan çok daha büyük destek alsa ve devletin ana gelir kalemlerinden biri olarak sahiplenilse, kısa bir sürede ekonomiye getirisinin birkaç milyar Euro’ya çıkacağı tahmin ediliyor.
DÜNYANIN BULUŞMA NOKTASI
“Geçen sene yine TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenmiş olan fuarımız sadece 14 bin metrekareye sahipken, bu yıl bize ayrılan alanı 40 bin metrekareye çıkarmayı başardık. Ama bu yine de son derece yetersiz. Zira gıda fuarına sadece bir fuar olarak bakmamamız gerekiyor. Toplam 40 ülkeden gelen katılımcıları ve ziyaretçileri düşününce, fuar esnasında yapılan iş anlaşmalarıyla birlikte yarattığı iş hacmi muazzam. Bu fuar Dünyanın buluşma noktası olmalı, ki Dubai-Almanya (Anuga) ve Fransa’dakiler (SIAL Paris Gıda Fuarı) öyle” diyor telefonda görüştüğüm Semi Benbanaste.
Merkezi Londra’da bulunan ve fuarcılık konusunda bir Dünya markası olan uluslararası fuar şirketi ICA Events’in düzenlediği ve 31 yıldır tekrarlanan Worldfood Istanbul ’nın Direktörü olan Semi Bey, geçen seneki katılımcıların yüzde 90’ı yerliyken, bu sene katılımın yarısının yabancı olmasını bekliyor. “Geçen sene Türkiye’nin toplam gıda ihracatı 15-20 milyar dolar arasındayken, bu fuar ihracatımıza 3 milyar dolarlık katkı sağladı. Bu sene Azerbaycan, Brezilya, Fransa, Yunanistan, İsrail, Ürdün, Amerika, Katar, İngiltere, Güney Afrika, Sırbistan, Bulgaristan, Almanya, Kuveyt başta olmak üzere 80 ülkeden 800’e yakın yabancı satın almacıyı ağırlamayı; 1500’e yakın yerli ve yabancı katılımcı ve 4 günde 60 bin ziyaretçi bekliyoruz. Toplamda 1,5 milyar Euro’luk bir iş hacmi yaratmak hedefimiz” diyor Semi Bey.
TÜRKİYE’NİN TANITIMI İÇİN
Hedefleri ise Türkiye’deki ve yurtdışındaki tüm önde gelen gıda firmalarını fuar alanında toplamak. “Fuarcılığın ülke tanıtımına katkısı da hesaba katılmalı. Buraya gelen her ziyaretçi hem evine döndüğünde etrafındaki iş çemberine de bu fuarı yayıyor ve böylelikle organik olarak iş anlaşmaları kar topu gibi büyüyor. Hem de her gelen, fuardan çıkınca günlerini İstanbul’u gezerek geçirdiği için ülke ekonomisine ciddi miktarda para bırakarak ayrılıyor. Unutmayın ki; bu fuarın büyüklüğü arttıkça, yurtdışından gelenlerin profili de yükselecek. Bu da çok daha fazla harcama yapmaları ve iş hacmi demek” diyerek çok önemli bir ekleme yapıyor Semi Benbanaste.
Dubai’nin Gulfood’unun 150 metrekarelik bir alana kurulduğunu ve her yıl en az 1 milyon ziyaretçisi olduğunu eklemekte de fayda var.
HERKES ELELE
Bu yıl Worldfood Istanbul ’nın geçen seneye oranla bu kadar büyümüş olmasının arkasında ise; 3 ay önce kurulan Türkiye Gıda Platformu’nun (TGP) desteği, Ticaret Bakanlığı’nın fuarı sahiplenerek yurtdışından çok sayıda satın almacı getirmesi ve bu haftaki fuar açılışına Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın bizzat katılarak devletin desteğini çok daha güçlü hissettirmesi var elbette.
TGP zaten, çatısı altında Türkiye’nin sektörle ilgili en büyük sivil toplum kuruluşlarını ve dernekleri barındırıyor. TİM Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu ve bünyesinde bulunan tüm İhracatçı Birlikleri, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) ve Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER); bu fuarın dünyada kendi alanında en etkin fuarlarından biri olması hedefiyle “Türkiye Gıda Platformu” adı altında güçlerini birleştirmişler.
“Amacımız ülkemizde bu alanda çalışan herkesi yanımıza almak, elele vererek bu fuarı hakettiği seviyeye getirmek ve ülke ekonomisine hakettiği katkıyı sağlamak” diyor Semi Bey.
Eğer Türkiye’yi aslen ucuz iş gücü sağlayan bir ülke olmaktan çıkarıp, ihracat ve üretim üzerinde büyüyen bir ülke haline getirmek istiyorsak, fuarcılığı sahiplenmemiz bunun ilk adımı olmalı. Dünyanın en büyük çarşısı ve en eski kapalı çarşılarından biri olan Kapalıçarşı’yı barındıran, tarihin en eski ticaret yolu ve 2 bin yıl boyunca Dünya ticaretinin şahdamarı olan İpek Yolu’nu en aktif dönemlerinde elinde tutan bu topraklar… Dünyanın en büyük gıda fuarını da elinde tutmalı elbette elbette. Şimdi hakkımıza sahip çıkma vakti.