Biliyorsunuz çok moda oldu, sürekli ‘sürdürülebilirlik’ deyip duruyoruz. İyi de neyi sürdürmeye çalışıyoruz? Sürdürmeye çalıştığımız nasıl bir düzen, nasıl bir dünya? Şimdi yazacağım çalışma gösteriyor ki, korkarım çoğunluğun sürdürmeye çalıştığı şey sadece kendi kazancı. Yeter ki karnını doyursun, kazanmaya devam etsin. Yoksa dünya yansa umurunda değil.
DEV PLATFORM
Düşünün ki Türkiye’deki işletmelerin büyük çoğunluğu ‘verimlilik’ deyince, ana maliyetlerin azalması ve tasarruf sağlanması diye algılıyor. Oysa sürdürülebilirlik kapsamında ‘verimlilik’ demek, en az enerji tüketerek üretim yapmak olmalı. Bu vahim sonucu ortaya koyan ise Türkiye’de enerji sektörünün devi olan Enerjisa’nın başını çektiği platform. Ülkemizin ekonomik verimliliğine katkı sağlamak amacıyla kurulan ‘Daha İyi Bir Gelecek’ platformu; çatısı altında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Türkiye Ekonomi Araştırmaları Vakfı (TEPAV), TÜBİTAK MAM, İTÜ Enerji Enstitüsü, Sabancı Üniversitesi İklim, Enerji ve Çevre Araştırmaları Merkezi (IICEC), Enerji Verimliliği Derneği (Enver) ve Tiyatro Kooperatifleri gibi en etkin kurum-kuruluşları barındırıyor.
TÜRKİYE VERİM HARİTASI
‘Daha iyi Bir Gelecek’ platformunun kurulmasına Enerjisa Enerji’nin öncülük etmiş olması çok önemli zira kurum elektrik dağıtım ve perakende satış alanlarında Türkiye’nin yüzde 25’ine hizmet sunuyor. Dolayısıyla sektörün en büyük oyuncusu olarak Türkiye’nin enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji konusunda başı çekmesi, ülkemizin yeşil dönüşümü açısından yaşamsal önemde. ‘Hem enerji sektörüne öncülük ettiğimiz için, hem de bu platform çok büyük etki sahibi olduğu için; ilk somut uygulamamız olarak Türkiye’deki işletmelerin verimlilik konusundaki mevcut durumlarını, önceliklerini, gelecek beklentilerini ve risklerini ortaya koyan kapsamlı bir araştırma yapmak oldu. 18 farklı ilden 1249 işletmenin katıldığı çok geniş bir araştırma yaptık’ diyor Enerjisa’nın Sürdürülebilirlik ve Kurumsal Yetkinlikler Bölüm Başkanı Ebru Taşçıoğlu.
Ne var ki yayınladıkları ‘Türkiye Verim Haritası’ raporu (dahaiyibirgelecek.org adresinden erişilebiliyor) ortaya maalesef pek iç açıcı veriler koymuyor. En başta dediğim gibi, her şeyden önce ‘verimlilik’ denilince algılanan sadece kendine verimlilik! İkincisi; verimlilik artırma konusunda girişim yapan işletme oranı sadece yüzde 22. Büyük ölçekli işletmelerde bu oran yüzde 17’ye kadar geriliyor.
UMUT VAR
“Ancak şu veri umut verici: Çevresel eylemlerin (plastik kullanımının azaltılması, karbon yönetimi ve atık yönetimi) maliyeti önemli bir engel olarak görülmüyor. Bu durum, işletmelerin finansmana erişimleri olduğu zaman faaliyete geçebilecekleri anlamına geliyor” diyor Ebru Hanım. “Bir önemli boyutu ise es geçmemek lazım: Bahsettiğimiz köklü bir dönüşüm ve her dönüşüm gibi ciddi bir maliyeti var. Bu maliyeti karşılayacak finansmana erişim için de başka bir hikaye yazmamız gerekiyor. Tam da bu yüzden bu platformu kendi ayakları üzerinde duran, sürdürülebilir finansmana erişim sağlayan bir sivil toplum kuruluşuna dönüştürmeyi hedefliyoruz” diyerek önemli bir hatırlatmada bulunuyor Ebru Taşçıoğlu.
ENERJİ ANA GÜNDEM
Peki neden enerji sektörünün dönüşümü ülkemiz için yaşamsal önemde? “Enerji konusu bugün dünyada devlet adamlarının ajandasında ilk 3 sırada yer alıyor. Zira bugün canla başla azaltmak için çalıştığımız karbon emisyonlarının kaynağı yüzde 70 oranında enerji sektörü. Dolayısıyla enerji yoğunluğu dünyada artık en önemli gelişmişlik göstergesi. Unutmayın ki enerji kaynakları hızla tükendiği için bugün yaşadığımız savaşların asıl sebebi enerji” diyor Ebru Hanım. “Dahası enerji, ülkelerin ve şirketlerin en büyük girdi maliyetini oluşturuyor. Cari açığımızın çok büyük bir bölümü de enerji ithalatından kaynaklanıyor. Kısacası; acilen ana gündemimiz enerji arzındaki güvenliği sağlamak, maliyetlerini azaltmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş olmalı” diye ekliyor. Ebru Hanım, verimlilikte ilerleme kaydetmemiz ve bunun enerji ithalatına yansıması durumunda ise milli gelirden kişi başına düşen gelirin bugüne kıyasla çok daha yükseleceğini söylüyor. “Cari açıkta ve enerji ithalatındaki iyi yönde düzeltmeler, ekonominin diğer sac ayaklarına da olumlu yansıyacaktır ve çarpan etkisi yaratarak tüm göstergelerde düzelmeler yaratacaktır” diyor.
DÖNÜŞÜMÜN MERKEZİ
Peki ‘Daha İyi Bir Gelecek’ platformu olarak geleceğin daha iyi olacağına inanıyorlar mı? “Aslında son 10 yılı kapsayan ve enerji yatırımlarını ortaya koyan araştırmalara bakarsanız, çok ciddi bir dönüşüm var. Özellikle kömüre giden yatırımlarla, yenilenebilir enerjide gidişat tamamen tersine dönmüş durumda. Bence Türkiye’de de çok ciddi bir hızlanma var. Ancak elbette daha gidecek yolumuz var” diye cevaplıyor Ebru Taşçıoğlu. Kısacası; Türkiye’nin ve dünyanın dönüşümünün merkezinde enerji var. Enerji kaynaklarının hızla tükendiği ve hunharca tüketim yaptığımız bu dönemde, bu kadar değerli bir hareketin başlaması insana güven veriyor.