Verda ÖzerYerel olabilirsen dünyalı olabilirsin

HABERİ PAYLAŞ

Yerel olabilirsen dünyalı olabilirsin

Hepimiz aynı şeyi söyleyip duruyoruz: Tekdüze, herkesin birbirine benzediği, ülkeler-kültürler arası farkların yok olduğu, tek dilli, tek renkli bir dünyaya doğru evriliyoruz. Sokağa çıktığınızda herkes birbirine benziyor. Kılık kıyafeti, elindeki telefonu, baktığı sosyal medya platformu, dinlediği müzik… 20 yıl öncesine kıyasla bile farklılıklar ne kadar azaldı... Farklar ortadan kaybolduğunda ise, dünya yok oluyor. Çünkü her bir fark bu hayata, bu gezegene, bizlere bir şeyler katıyor. Bütünü o parçalar oluşturuyor ve ayakta tutuyor. Mesela “portakal” deyip geçiyoruz. Oysa o Finike mi yoksa Washington portakalı mı? İkisinin faydaları ayrı, kullanıldıkları yemekler-mutfaklar başka, ihtiyaçları farklı… Bunları önemsemezsek ve Finike diye Washington portakalı yemeye devam edersek, o tür hızla yok olmaya yüz tutuyor. Bu da onun yetiştiği toprağın zayıflaması, bize sağladığı faydaların da yeryüzünden silinmesi anlamına geliyor.

Haberin Devamı

Yerel olabilirsen dünyalı olabilirsin

NESİLLERCE AKTARILACAK

Bunları bana düşündürten, 2012’den beri Türkiye’de “coğrafi işaretli” ürünlere sahip çıkan ve uygulamanın bu topraklara gelmesine ön ayak olan Metro markası oldu. Aslında coğrafi işaret; yerel ürünün kaynağını, karakteristik özelliklerini ve yetiştiği coğrafi alanla arasındaki bağlantıyı gösteren ve garanti eden kalite işareti demek. Bu işaret sayesinde de bize özgü ürünler yaşamaya devam ediyor. Yani o ürünlerin yer aldığı tabaklar-yemekler, yerel-yöresel mutfaklar hayatta kalıyor. Aynı şekilde o ürün de; o tabakta yer aldığı için var olmaya devam edebiliyor. “Metro olarak ana misyonumuz Türk mutfağını korumak, yeni nesillere aktarmak ve dünyada hak ettiği yere gelmesine vesile olmak. Yerel ürünlerimize sahip çıkmazsak bunu başarmamız imkansız çünkü bir yemeği kendisi yapan o özel ürünle hazırlanmasıdır. O ürün ortadan kalktığında o lezzet de yok olur” diyerek işin özünü anlatıyor Metro’nun Kurumsal İletişim ve Kamu İlişkileri Müdürü olan Aslı Duran. 17 Ocak’ta Türk Patent Enstitüsü ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Uluslararası İstanbul Coğrafi İşaretler Zirvesi’nin 4’üncüsünü “Yerele Değer, Dünyaya Değer” temasıyla yaptıklarını söylüyor. Türkiye’ye has lezzetleri öne çıkarmak için yaptıkları turlardan son ikisinde de Türkiye’nin en önde gelen şefleriyle birlikte Bursa’da “Bursa Siyah İnciri” ve Şile’de yerel mantarların peşine düşmüşler.

Haberin Devamı

Yerel olabilirsen dünyalı olabilirsin

SARIMSAK DEYİP GEÇMEYİN

Metro markası; coğrafi işaret uygulamasına ilk 2012’de “Taşköprü sarımsağı” ile başlamış. Yok olmaya yüz tutmuş olan bu tür, aslında sevdiğimiz sayısız Türk yemeğinin lezzetinin ana unsuru. Bir başka sarımsak türüyle aynı lezzeti yakalamanız mümkün değil. “Onun yok olması, zamanla Türk mutfağının da zayıflaması demek” diyor Aslı Duran. Bu yok oluşun önüne geçmek için nasıl 2012’de harekete geçip Taşköprü’de muhtarlarla, üreticilerle, çiftçilerle konuşup bilgilendirdiklerini; bu ürünü yetiştirmeye devam etmeleri durumunda Metro raflarında yer alacağı garantisi verdiklerini ve bu sarımsaktan ek ürünler yaratarak üretimi desteklediklerini anlatıyor. “Bugün restoranlarda menüde salt ‘sarımsak’ yerine ‘Taşköprü sarımsağı’ diye belirtildiğini görmek bizi çok duygulandırıyor. Bir ürünün Metro raflarında yer alması için belli bir standardı tutturmaları gerekiyor. Bu da Avrupa standartlarında olduğu için; dış pazarda kabul görmeleri ve ihracata açılmaları demek” diyerek işin nerelere vardığını ortaya koyuyor Aslı Duran.

Haberin Devamı

İZLENEBİLİRLİK!

Metro’nun en önemli katkılarından biri ise bana kalırsa “izlenebilirlik” sağlaması. Bu uygulamaya ilk 2011’de önce et ve balık ürünlerinin üzerine yapıştırdıkları etiketlerle başlamışlar. O ürünün nerede -hangi şartlarda- hangi tohumla üretildiğini, yani kaynağını belirten bu etiketler meyve-sebzelere ve tüm coğrafi işaretli ürünlere de yayılmış. “Okuttuğunuz QR kodla mesela bir balığı hangi kaptanın hangi sularda tuttuğuna, o balık türünün faydalarına kadar ana kaynağına gidiyorsunuz” diyor Aslı Hanım. Bu sayede müşteriler bilinçlenmeye, tercihlerini çok daha bilinçli yapmaya, çok daha bilinçli yaşamaya başlıyor. Üretici de bunun farkına varıp daha sorumlu ve şeffaf üretmeye başlıyor. Tüm pazarın kalitesi artıyor.

KOOPERATİF ŞART

İşte bu bilinç, kar topu gibi büyüyor. Zira daireyi sadece Metro’dan alışveriş yapan bireylerden ibaret sanmayın. “Catering şirketlerinden otellere, şeflerden havaalanlarına bu ağ çok büyük. Biz 2 milyon müşteriye ulaşıyorsak, sonuç bu ağ sayesinde 20 milyon tüketiciye değmiş oluyoruz” diyor Aslı Duran. Bu daireye özellikle kooperatiflerin ürünlerini dahil ettiklerini, kooperatif ürünü satan tek perakendeci olduklarını da ekliyor. Bir kooperatifin bir ürüne sahip çıkması, o ürünü yetiştiren çiftçinin üretime devam edebilmesini ve pazarda yer alabilmesini sağlıyor. Gördüğünüz gibi tek bir ürün sayesinde, aslında bütünle bağlantı kuruyorsunuz. Ne yiyipiçtiğinize, neyi seçtiğinize, nasıl yaşadığınıza, yani kendinize yabancı kalmayarak, bütünü yaşatıyorsunuz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder