Yasemin KaptanbaşÜniversite mezunu küskün gençlik

HABERİ PAYLAŞ

Üniversite mezunu küskün gençlik


Son bir aydır yükselen "genç" bir sese kulak verdim. O ses, sizin, benim sesimdi, çocuklarımızın gelecekteki sesiydi. O seste, umutsuzluğun, tedirginliğin, bilinmezliğin, kızgınlığın titrekliğini hissettim. Bu bayram gününde o sese hep birlikte kulak verelim istedim...

Duyduğum ses, üniversiteyi bitirip mesleğini yapmaya çalışan gençlerin sesi.

"Pedagojik formasyon" alamadığı için KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı'na giremeyen, dolayısıyla da öğretmen olma şansı bulunmayan on binlerce Fen Edebiyat Fakültesi mezunu genç, bir düzenleme beklentisi içinde. Çünkü her biri başvuracak üniversite aramaktan, kontejan takibi yapıp, bütçe hesaplamaktan, kim kaç puanla nereye girmiş, orada torpil mi dönmüş, bunlara kafa yormaktan yorulmuş durumda. Öğretmen olabilmek için zaten KPSS Eğitim Bilimleri sınavında yüksek puan almak zorunluluğu bulunurken, bir ön eleme niteliğindeki bu zahmetli süreci anlayamıyorlar. Birisi, içinde bulunduğu çıkmazı, "artık nefes alamıyorum" sözleriyle anlatıyor.

Haberin Devamı

e-postama gelen şu mesaj yaşanan sıkıntıyı daha iyi anlamamızı sağlayabilir:

"Bu ülkenin en zorlu eğitiminden geçtiği halde "üvey evlat" muamelesi gören binlerce eğitimli insanıyız. Ben yıllarca hem çalışıp hem de dersaneye gittikten sonra iyi bir puanla Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandığımda "artık mutluluk bu" demiştim. Sevinçten günlerce ne ben uyudum, ne de ailem. Yıllarca ailemin şuradan buradan edindiği borçla ve tatillerde ayak işlerine bakarak az da olsa kazandığım parayla okudum. Bazen yol parası bulamadığım için okula gidip derse giremedim. Gece gündüz ders çalıştık, okul bizi başarılı kabul etti ve mezun olduk. Ta ki günün birinde aslında başarılı değil de "başarısız" olduğunumuzu anlayıncaya kadar. Çünkü bizim okuduğumuz dönemde formasyon ALES'le veriliyordu ve bu sınavdan yüksek alanlar formasyon almaya hak kazanıyordu. Ama bir baktık ki YÖK, formasyon almayı birden mezuniyet notuna bağladı. Biz okulu bitirdikten yıllar sonra, bizden yüksek not istendi. Önümüzde iki seçenek vardı. Ya kendimizi o döneme ışınlayıp notumuzu yükseltecektik ya da formasyonu unutacaktık. Tabii ki biz de ikinci seçeneğe razı oduk. Şimdi sormak istiyorum; okulu yıllar önce bitirmiş birinden not şartı istemenin hakla hukukla bir alakası var mı? Yeni öğrenciler durumun farkında olduğu için sorun yok; çünkü onlar notlarını yüksek tutmaya çalışıyor. Keşke formasyon sonuçlarına baksanız o zaman manzarayı daha net görürüsünüz. Formasyon almaya hak kazananların yüzde 99' u ya 2011 ya da 2010 mezunu. Bizler yani eski mezunlar sadece hayatımızdan geçmedik, ailemizin yüzüne bakmaktan utanır hale geldik. Bize yapılan bu haksızlık ne yazık ki hayatımızı zehir etti. Artık insanların içine çıkamıyor kimseyle konuşmak bile istemiyoruz. Hayata ve insana dair her şeyden nefret eder hale geldik yani hastalıklı insanlar haline geldik. Biz eski mezunlar sadece bizden haksız bir şekilde alınmış formasyon hakkımızı istiyoruz. Bu ya ALES'le ya da alan sınavıyla olur."

Haberin Devamı

Buna benzer yüzlerce mesaj internette dolaşıp duruyor.

Haberin Devamı

"Bilim - araştırma yuvası" olarak anılması gereken üniversiteler "umut tacirliği" gibi ağır bir suçlama ile karşı karşıya. Çünkü "pedagojik formasyon" almak isteyen birinin ortalama 3000 - 4000 lirayı gözden çıkarması gerekiyor. Bu rakam bazı üniversiteler için 5000 - 6000 liralara kadar da ulaşabiliyor.

Yıllar önce yüksek lisans - doktora yapmak isteyenlerin yaşadığı zorlukları, bugün onlar yaşıyor. O yıllarda yüksek lisans yapmak isteyen biri, öncelikle kendisiyle ilgili bölüme öğrenci alınmasını beklerdi. Kısıtlı kontenjanlardan birinde yer bulabilmek için onlarca belge ile birlikte bir kaç üniversiteye birden başvurmak gerekiyordu. Noter ücreti, her üniversiteye göre değişen başvuru ücreti derken, sadece 1-2 başvuru bile yeni mezun öğrencinin belini bükmeye yetiyordu. Başvurulan iki üniversiteden de ses çıkmayınca umutlar bir sonraki yıla taşınıyordu. Böyle oradan oraya koşarak azmeden ve de "para harcayan" bir nesil geldi geçti. Sonra ALES getirildi, üniversitelerin başvuru ücreti alması yasaklandı, başarılı gençlerin önü biraz daha açıldı. Yüksek lisans ya da doktora yapabilmenin şartları belirlendi.

Tüm bu sorunların kaynağında, ihtiyaç planlaması yapılmadan açılan üniversiteler ve bu üniversitelerden mezun olan yüzbinlerce gencin haklı istekleri yer alıyor. Bir çarktan diğerine savrulan, ne olduğunu anlamadan bir başkasının yörüngesine giren taneler gibiyiz. Oysa enerji kaynağımız gençleri yormadan, onların enerjisinden yararlanabileceğimiz planlamaların bir an önce yapılması, gelecekten beklentileri artıracaktır.

Birbirimizle yarışarak kaybettiğimiz zaman, hem birey olarak hem de ülke olarak en değerli kaybımızdır.


* * *


Acısıyla, sevinciyle bir Kurban Bayramı'nı daha kutluyoruz.
Bayramların "tatile" dönüştüğü şu yıllarda, bayramınızın sadece "tatilden" ibaret olmamasını, uzanamadığınız ellere uzandığınız, göremediklerinizi gördüğünüz, sevemediklerinizi sevmeye başladığınız, bol sohbetli güzel bayramlar geçirmenizi dilerim.

Çünkü, bayram o zaman gerçekten bayram oluyor...

e-posta adresim: yasemin.kaptanbas@posta.com.tr

Sıradaki haber yükleniyor...
holder