Eğitim ailede başlıyor, okulda sürüyor. Çocuklarımızın mutluluğu, başarısı, gelecekleri içinde bulundukları aile ve eğitim ortamına bağlı. Bunun için eğitimin kullanılarak farklı bir nesil yaratma çabasına bu kadar tepkiliyiz.
Fransız Kız Lisesi, Notre Dames de Sion’un 3’üncüsünü düzenlediği Uluslararası Piyano Yarışması’nı izlerken bunları düşünüyorum. Konservatuar değil, bir ortaöğretim kurumu, edebiyat, sanata yer veriyor.
Bu güzel şehrin uluslararası bir piyano yarışması yok diyen okul Müdürü Lancelot, bugün başvuran 100 adaydan 40’ının seçilerek ve bir hafta boyunca canlı performanslarla yarıştığı, üstelik neredeyse hepsinin uluslararası derecelere sahip virtüözler olduğu bir organizasyonu başarıyor.
Uluslararası jürinin dışında okulun öğrencileri de müzik öğretmenleriyle birlikte oluşturdukları jüride kendi birincilerini seçiyor. Sahneye çıkan gençler bize iyi eğitilmiş, şanslı gençlerin profilini çiziyor! Aileleri eğitimleri için en iyi okulları seçme konusunda maddi manevi fedakarlık yapmış, onlar da başarmış.
Böyle bir fırsat eşitsizliği, kimbilir ne yeteneklerin kaybolması demek. Yeni sistemle en yakınındaki okula kayıt yaptırmak demek, artık tek tük de olsa Güneydoğu’dan, Anadolu’nun küçük kasabalarından parlak çocuklar çıkamayacak demek.
Devlet, 16 milyon çocuğun eğitimini yönetemeyecek kadar basiretsiz, ama o çocuk sayısının arttırılması için her türlü destek ve baskıyı yapacak kadar da gözü dönmüş!
Özgürlük ne zaman?
UNICEF’in kutladığı Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Gila Benmayor, Hürriyet’deki köşesini 11 yaşındaki Efe Naipoğlu’na bırakmış. Efe, çocuk kalbinin saflığı ve heyecanına, yaşından beklenmeyen bir olgunluk ve çözüm katarak, eğitim imkanı bulamayan göçmen çocuklar için kardeşlik projesi öneriyor.
Tam da bu sırada Şişli’de bir meslek lisesi, yerine AVM yapılmak üzere yıkılıyor, yöneticilerin derdi eğitim değil rant!
Dünya Çocuk Hakları Günü demişken, eğitim ve daha da önemlisi özgürlükleri ellerinden alınmış askeri okul öğrencileri ne olacak? Silivri’de görülen davada ifadeleri tamamlanan Hava Harp Okulu öğrencilerinden Sultanbeyli Grubu’na hiç tahliye çıkmadığı gibi bir sonraki duruşma tarihi 3 ay sonraya verildi!
Bu gençler, 16 aydır, özgürlüklerine ve tekrar eğitim hayatına dönecekleri günü bekliyor. Aileleri o çocukları okula gönderdi. Başlarındakiler kandırıp bir darbe teşebbüsüne katmaya kalktıysa bunda suç kimin?
O çocuklar Vatan Sağolsun diye üç ay daha yatmak üzere hapishanelerine dönerken kimsenin yüreği sızlamıyor mu?
Safranın kendi de yetiştireni de güzel
Lalenin ana vatanıyken Hollanda’ya kaptırdığımız gibi üretimi zahmetli diye Safran’ı da İran’a kaptırmışız. Gramı 40 lira olan bu değerli çiçeğin kendisini görünce güzelliğine aşık oldum. Osmaniye’nin Bahçe ilçesinde üretim tesisleri bulunan koskoca bir deterjan üreticisi, üstelik de yüzde yüz yerli bir firma, ABC, bir sosyal sorumluluk projesi olarak safranı canlandırmak, bölge kadınlarına da bir iş yaratmak amacıyla, İlçe Çevre Tarım Müdürlüğü’nün de katkılarıyla, safran üretimine girişmiş.
Safranın mor çiçeğinin içindeki kırmızı teller, ilaçtan yemeğe değişik alanlarda kullanılıyor, göze, sinire, şeker hastalığına iyi geliyor. ABC’nin girişimiyle Bahçe’de 5 bin metrekarede 22 kadınla 900 kg tohumla üretime başlanmış.
Üç yıl sürecek proje sonunda hedeflenen, çiftçi kadın sayısının 66’ya, soğanların 4 tona çıkması ve yaklaşık 950 bin TL gelir elde edilmesi ki bunun tümü kadınlara kalacak.
Başta İlçe Tarım’ın yöneticileri kadınlar ve çiftçiler, canla başla çalışıyor. Safran ise mor yapraklarının içinde sakladığı kırmızı sarı değerli telleriyle topraktan her baş verdiğinde herkese umut oluyor.
Bir projede kadın, çiçek, tarım varsa alkışlıyoruz!
21 Kasım 2017, Salı 05:00
Haberin Devamı