Birbirlerini yuhalatmalarındansa birbirlerine iltifat etmeleri daha güzel değil mi? Açıkçası CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Yenikapı mitingine gitmesi konusunda ben de ikircikliydim. 15 Temmuz akşamından beri sokağa çıkan halk, kahramanlık ve demokrasi savunuculuğundan ne kadar hayranlığımı kazanmış idiyse de meydanların giderek tehditkar bir AKP çoğunlukçu ideolojisine bürünmesi korkutucuydu. Şunu kastediyorum: Hepsi değil ama bir kısmı, meydanlarda zikir çekerek, “ümmetiz biz” diye tekbir getirerek, kendileri gibi olmayanlara sataşarak, tehdit ederek, hatta zaman zaman darp ederek neyi ıspatlamak istiyorlardı? FETÖ yoksa IŞİD var izlenimi yaratan, demokrasi nöbeti diye başlayıp AKP mitingine dönüşen bu toplanmaların sonuncusu dışarıdan gelenler tarafından yapılınca Burgaz Ada ahalisini dehşete düşürdü! Bu koşullarda bile CHP; İstanbul ve İzmir’de görkemli mitingler yaptı. Yenikapı mitingine de CHP’liler ve yöneticiler düzeyinde katılacağını açıklamıştı. Ancak gerek Başbakan, gerek Cumhurbaşkanının ısrarlı davetleri sonucunda Genel Başkan düzeyinde katılma kararını aldı. Bu ısrar niyeydi? Kimse kusura bakmasın, eğer FETÖ’ye karşı bir hareket yapılıyorsa bunda CHP’den daha iyi bir ortak olamaz. Çünkü Fethullah’a asıl karşı olan CHP ve sosyal demokratlar, laiklerdi.
Fethullah, AKP’nin iktidar ortağıydı, muhalefetin değil! TSK’nın ilerici, Atatürkçü subaylarına Fethullah’ın adamları kumpas kurmuştu. Hâlâ da bütün kurumlarda, hele AKP’de hayli FETÖ’cü var ama elleri en temiz olan beğenmediğiniz “beyaz Türkler”dir. AKP’nin büyük kitlesine rağmen şu an içinde bulunduğu ihanet halinde elini uzatacağı güç, Türkiye’nin şimdiye kadar ötekileştirdiği diğer yüzüdür. Böylece büyük kutuplaşma da yatışır, bir iç huzur oluşur. Tabii unutmayalım, burada dışlanan hâlâ bir kesim var: Kürtler! Onların temsilcisi HDP. Toplumsal barış madem, keşke onlar da olsaydı, tıpkı darbe gecesi TBMM’de olduğu gibi.
Aman sağduyu!
Kemal Kılıçdaroğlu ülkenin selameti için tabanın tepkisini göze alıp Yenikapı’ya gidiyorsa orada temsil ettiği kitleye uygun olarak kabul görmeli. Bir zamanlar o kitleye Alevi diye yuhalattırıldığı unutulmadı. Tabii her şey miting değil. Bu ülkeyi yönetmek de var. AKP, KHK’lerle üç ayı idare etmek değil de bütün bir sistemi değiştirmeye yönelik kararlar alırsa parlamentoyu devre dışı bırakmış olur ki sonuçları siyaseten de kabul edilemez. Başbakan Binali Yıldırım’ın yapıcı tavrı, eleştiri ve talepleri değerlendirdiği ortada. Türkiye’nin ekonomisini toparlaması, yaralarını sarması, yürümesi lazım. Bu ülke hepimizin ve gördüğümüz gibi dostumuzdan çok düşmanımız var, yine biz bize muhtacız!
Sessiz Çığlık Murat Eren için
Murat Eren konusunda kulaklar niye sağır? Bir zamanlar Fatih Hoca konusunda böyle olmuştu, onu zindandan çıkarana kadar öldük öldük dirildik, şimdi on yıldır boş yere yatan Murat Eren’i bekliyor ailesi. Onu suçsuz yere hapse atanlar içerde. Murat Eren de! Böyle bir adaletsizlik sürebilir mi? Avukatı Hüseyin Ersöz’ün “Askeri Yargıtay istese iki günde serbest bırakır” dediği Murat Eren’i bu kurumdaki FETÖ’cüler mi içerde tutuyor yoksa? Son SESSİZ ÇIĞLIK bugün Beşiktaş Meydanı’nda Murat Eren için!