Hayvansever okurlarım kedimle ilgili sıkıntılarımı biliyor. Dünya güzeli kızım Pıtırcık, pek hassas bünyeli. Evimize geldiğinden beri dolaşmadığımız doktor kalmadı; sonunda Dr. Mehmet Gürol Aslan, bütünüyle ele alıp immün sistemini canlandırarak kızımı anne olacak duruma bile getirmişti. İki güzel evlat yetiştirmek Pıtırcık’ı yeniden zayıf düşürdü!
[[HAFTAYA]]
Onu yine Veteriner Dr. Aslan’ın tedavisine bıraktık. Felçli köpekleri ayağa kaldırıp koşturan Aslan, ne yapıyor da kedimi iyileştiriyor? Bunu 21-23 Eylül Ankara Gazi Üniversitesi’nde 3. Uluslararası Medikal Ozon Sempozyumu’na katılan onlarca doktor arasındaki tek veteriner hekim olarak yapacağı sunumda uzun uzun anlatacak.
Bağışıklık sistemini düzenliyor
Bizimle kısaca paylaştığı ise ozonun immün sistemi güçlendirmekte, yaraları iyileştirmekte, kan yapımını tetiklemekte, kan pıhtılaşmasını sağlayıp iç kanamayı önlemekteki etkisi. İnsan tıbbında kullanılan ozonu hayvanlarda da yara iyileştirmede, enfeksiyon tedavisinde, immün sistemi güçlendirmede kullanıyor Dr. Aslan. Pıtırcık’ın bağışıklığı yükselince alerjisi ve buna bağlı mantarı düzelmiş, tüyleri tekrar çıkmış, iştahı açılmış. Bütün bunlar bir haftada! Evini ve bizi özlemiş ama o kadar olacak, bir daha da aşk meşk yok diyorum, hamilelik ve annelik ne kadar ağır bir işmiş, üç tane deyip durmuyorlar mı bir de!
Hücre yetmedi, duruşmadan men
Silivri’de tutuklu sanıklar üzerindeki baskının yeni biçimi duruşmadan men! En son önceki gün, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, emekli astsubay gazi Oktay Yıldırım ve TİP İstanbul İl Başkanı Erkan Önsel, huzuru bozdukları gerekçesiyle mahkeme kararıyla 16 duruşmadan men edildi! Bu, zaten hücrede tek başlarına kalan Balbay ve Özkan için akıl sağlığıyla oynamak demek. Hücre cezasının nedeni yok. Zaten hapiste olmalarının da nedeni yok! Hücrelerine verilen her ikinci kişi tahliye olup gittikçe yalnızlıkları depreşiyor.
Başka türlü bir ceza!
Tek soluk aldıkları, yakınlarını gördükleri, avukatlarıyla, medyayla iki cümle konuştukları yer, mahkeme ve duruşmalardı. Şimdi ona da kısıtlama geliyor: bu dönemin en büyük suçluları Tuncay Özkan, Mustafa Balbay 16 duruşma, mahkemeden men! Daha ilginci, sağlık nedeniyle duruşmada bulunmayan Doğu Perinçek de bu furyadan nasibini aldı ve savunmalara sıra gelene kadar bir men cezası da ona verildi. Emekli üsteğmen, şeref madalyalı gazi ve avukat Serdar Öztürk’e de daha önce mahkeme bitip savunmaya geçilene kadar duruşmalara katılmaya men cezası gelmişti. Emekli Genelkurmay Başkanından İzmir Milletvekili Balbay’a, gazilere, Silivri’de yatan bütün bu insanlara yapılanlar, Türkiye’yi daha ileriye taşıyor mu? PKK saldırıları ve terör duruyor, ülke, komşularıyla huzur içinde, gelişiyor mu? Keşke evet cevabı verebilsek de bir taş da biz atsak Silivri tutuklularına!
Casusluk değil, bilgi bulundurmak
Yaklaşık 400 personelinin “askeri casusluk”la suçlandığı TSK, medyada tiye alınınca açıklama yapma gereği duydu. Bu konuda hepimizin yazdığı gibi, bu kalabalıkla casusluk yapılmaz, casusluk yapmak için karşıda başka ülkeden bir başka casus olması gerekir, bunlar olmadan bu nasıl casusluk sorusu kafa karıştırıyordu. Genelkurmayın açıklamasında kısaca “bu konuda fazla bir bilgimiz yok ama suç casusluk değil, gizli belge ve bilgi bulundurmak” deniyor. Tutuklanan personelin üst düzey komutanlar olduğu düşünülürse bunların elinde önemli bilgilerin bulunmasından doğal ne var? Tıpkı Poyrazköy tutuklamalarında suyun altına cephane saklamak suçlamasında yapıldığı gibi. “Cephaneliğin anahtarı benim cebimdeydi, üç tane eski silahı niye suyun altına saklayayım” diye isyan ediyordu, o komutan! TSK, casusluk suçlamasıyla onurları zedelenen personeline sahip çıkmak istiyorsa medyadan önce başka yerlere başvurması gerekiyor. Bir kısım medya dışında konuyu gündeme getiren medyanın amacı zaten onların onurunu korumak!
İyi ki çocuk büyüdü
Sabah haberlerini Habertürk’te Zafer Arapkirli’den dinliyorum artık. En sakin ve tarafsız haliyle anlatırken dayanamayıp “Bu dönem eğitim çağında çocuğum olmadığına şükrediyorum!” deyiverdi. Ben de her gün şükrediyorum, oğlan üniversite son sınıfta. Ya kazara ilkokula başlamak zorunda olsaydı, ya kazara istemediğim halde imam hatipe gitmek zorunda kalsaydı, ya kazara yeni müfredattan din dersi eğitimine girip, akşama cinler perilerden bahsetseydi! Yalnız da değilim: Ülke genelinde 697 imam hatip okulu açıp bütün gün reklamını yapmalarına karşılık 1 milyon 250 bin öğrenciden yüzde 91’i düz liseleri, yüzde 9’u imam hatipleri seçmiş. Bu sistemin yanlışları düzeltilecek mi, yoksa inat ve dayatma devam mı edecek, her koşulda olan kobay yerine konulan öğrencilere, çocuklarımıza oluyor!