Ailesinde bu hastalıktan olanlar dikkat! 20 yıl öncesinde birikmeye başlıyor
Yaşa bağlı oluştuğu bilinse de genetik faktörlerle 35-40'lı yaşlarda bile gelişmeye başlayan hastalığa dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Hatice Ömercikoğlu Özden, 'Hastalık belirti göstermeden 20-30 sene öncesinde beyinde patolojik olarak birikmeye başlıyor' dedi ve önemli uyarılarda bulundu.
Büşra Özbelli/ Posta.com.tr Alzheimer Hastalığı, halk arasında 'bunama' olarak bilinen ve en sık görülen demans çeşidi. Genelde 65 yaş üzerinde görülüyor. İleri yaş en önemli risk faktörü. 65 yaşından sonra görülme sıklığı her 5 yılda bir 2 kat artıyor. Ancak hastalık 35-40 gibi erken yaşlarda da belirti göstermeden başlayabiliyor. Şu an dünyada 55 milyon civarında demans hastası olduğu biliniyor. 2030 yılına kadar bu sayının 78 milyona kadar ulaşabileceği düşünülüyor.
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Dr. Öğretim Üyesi Hatice Ömercikoğlu Özden, "Hastalığı daha erken başlayan demans hastalarımız da var. Hastalığı 65 yaşından önce; örneğin 35-40 lı yaşlarda da görebiliyoruz. Bu şekilde erken yaşta başlayan demans hastalığının genetik olma ihtimali daha fazla." dedi.
Alzheimer hastalığının en sık ve en erken görülen bulgusunun unutkanlık olduğunu söyleyen Özden, diğer belirtileri sıraladı.
Hastalar daha çok yeni bilgileri öğrenmekte zorluk yaşar. Yakın hafızada sorunlar yaşayan hasta uzak geçmişi daha iyi hatırlar. Hasta işlerini planlamakta güçlük çekebilir, eşyalarını koyduğu yeri unutabilir, ocağın altını açık bırakabilir. Yol ve yön bulma güçlüğü, sosyal ortamda tekrar ve tekrar aynı soruları sorma gibi belirtiler görülebilir. Hastalık ilerledikçe günlük yaşam aktivitelerini yerine getirememe, zaman ve yer algısında bozulma, konuşmada bozulma, davranışsal ve psikiyatrik problemler eklenebilir.
Dr. Özden, "Alzheimer Hastalığı, beyindeki sinir hücrelerinde normal olmayan protein birikmesine bağlı olarak gelişir. Beta amiloid olarak tanımlanan bu proteinler zaman içinde artarak beyin dokusunda birikir. Beta amiloid protein birikimleri, hücreler arası iletişimin bozulmasına, dokuların küçülmesine ve hastalığın belirtilerinin ortaya çıkmasına neden oluyor." dedi.
TEDAVİLER HASTALIĞIN İLERLEMESİNİ YAVAŞLATIYOR
Beyinde biriken protein plakların ortadan kaldırılmasına yönelik yeni tedavi seçenekleri olduğunu söyleyen Özden, ülkemizde bu ilaçlar ile ilgili çalışmalara katılan merkezler olduğunu ancak bu ilaçların henüz rutin tedavide kullanılmadığını söyledi. Özden, "Mevcut tedaviler hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılmasını, hastanın fonksiyonlarının daha uzun süre korunmasını ve eşlik eden bulguların şiddetinin azaltılmasını hedeflenmektedir" diye konuştu.
"Hastalık ortaya çıkmadan yıllar önce bu madde birikimi başlamış oluyor" diyen Özden, "Hastalık ortaya çıkmadan 20-30 sene öncesinde beyinde patolojik olarak biriken protein varlığı gösterilmiş ancak bu birikimi ancak belirtiler ortaya çıktıktan sonra beyin omurilik sıvısından aldığımız örneklerle tespit edebiliriz. Yani bu hastalık ancak belirtiler başladıktan sonra keşfediliyor" ifadelerini kullandı.
EN ÖNEMLİ RİSK YAŞ FAKTÖRÜ
Dr. Özden'in ifadelerine göre, yaş en önemli risk faktörü ama diğer risk faktörlerini azaltmaya yönelik davranabiliriz. Örneğin sağlıklı beslenmeye ve fiziksel- zihinsel egzersize dikkat edebiliriz. Sigara-alkol kullanmamaya ve daha sosyal bir insan olmaya, hep yeni şeyler öğrenmeye özen gösterebiliriz. Yeni bir dil ya da yeni bir enstüraman çalmayı öğrenebiliriz.
"Beyin fonksiyonlarımızı ne kadar çok kullanırsak hastalık risk faktörlerini o kadar azaltmış oluruz" diyen Özden, "Eğitim ve sosyokültürel olarak aktif olmak hastalığa karşı en önemli koruyucu faktörler arasında. Akdeniz tipi diyet ve uyku kalitesinin iyi olması da koruyuculukta önemli." ifadalerini kullandı.
Dr. Öğretim Üyesi Hatice Ömercikoğlu Özden, hasta yakınlarına çağrıda bulundu.
Alzheimer, hasta ile birlikte hasta yakınlarını da etkiliyor. Hastalığın ileri dönemlerinde anne- babalarının giderek çocuklaştığını gören kişiler için süreç üzücü ve yorucu olabiliyor. Hasta yakınlarının her şeyden önce hastalığı ve hastayı yakından tanıyarak ona göre davranması gerekir. Türk toplumu çok koruyucu bir toplum. Biri hasta olduğunda "Tamam sen otur sen yapma" demek gibi koruyucu bir tarafımız var. Ama bu hastaları mümkün olduğunca hayatın içinde tutmamız gerekiyor. Yemek yaparken eşlik etmesini isteyebiliriz, evde çamaşır katlamak gibi ona bazı sorumluluklar verebiliriz, ve sosyal hayatın içinde onu aktif tutmaya çalışabiliriz.
- Asgari ücrette konuşulan zam oranı belli oldu! İlk rakam Türk-İş'ten geldi, gözler işverenin teklifinde
- Bakan Şimşek'ten dijital gelir idaresi vizyonu açıklaması
- Asgari ücret için hükümet devreye giriyor! İşte işverenin zam için düşündüğü rakam
- 2025 aidat tarifesi devreye girecek! İşte 5 soruda bilinmesi gerekenler
- Mağdur tüketiciye 'Hakem' rehberi