Son yıllarda hızla yayılan psikolojik hastalık... Pandemi etkisi! Yüzde %13 artış gösterdi
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mesut Yıldız, son yıllarda artış gösteren ruhsal sıkıntıların isimlerini sıraladı. Son 10 yılda yaklaşık % 13 artış gösterdi! İşte özellikle pandemi sonrası hızla artan psikolojik rahatsızlıklar.
Posta.com.tr/ Büşra Özbelli Tüm dünya çapında özellikle pandemi sürecinde ve sonrasında yaşanan belirsizlik ve ekonomik kaygılar, ruhsal rahatsızlıkların artmasıyla sonuçlandı.
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mesut Yıldız "Bu durum hastanelerimize de başvuru sayısında artış olarak yansıdı. Özellikle pandemi sürecinde ruhsal zorluk yaşayan kişilerin kapanma nedeniyle ruhsal yardım alabilecekleri yer sayısının da sınırlı olması, ruh sağlığını ayrıca olumsuz etkiledi" dedi.
"AİLE DİNAMİKLERİNİ ETKİLEDİ"
Kapanma sürecinin aile ilişkilerini nasıl etkilediğinden bahseden Doç. Dr. Mesut Yıldız, "Pandemi döneminde evde geçirilen zaman arttı. Bu da evde kadınların üzerindeki yükün artmasına, ev içi sorumluluklarla ilgili tartışmalara yol açtı. Sosyal ve ekonomik zorluklar, kısıtlanma, sevdiklerinin hastalanması ve vefatlar bireylerde kaygı ve stresin artmasına neden oldu. Bireylerin ruhsal durumları da kaçınılmaz olarak aile dinamiklerini etkiledi. Bazı hanelerde aile içi şiddetin arttığı görüldü" ifadelerini kullandı.
MADDE KULLANIMINDA ARTIŞ
Doç. Dr. Mesut Yıldız, "Pandemi sürecinde alkol ve madde bağımlılığında artış gözlemlendi mi?" sorusuna yanıt verdi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2022 yılında yayınladığı rapora göre ruhsal rahatsızlıkları ve madde kullanımlarının sıklığı son 10 yılda yaklaşık % 13 artış gösterdi. Pandeminin getirmiş olduğu kaygı, stres gibi ruhsal sıkıntılardaki artış, kişilerin yaşadığı ekonomik güçlükler ve sosyal ilişkilerin azalması gibi birçok etkene bağlı olarak başta alkol-madde kullanım bozuklukları olmak üzere tüm bağımlılıkları tetiklediği söylenebilir.
Koronavirüs sonrası en sık görülen psikolojik sorunlardan bahseden Yıldız, "Başta anksiyete-kaygı bozukluğu rahatsızlıkları ve depresyon olmak üzere panik, paranoya, uyku problemleri, kendine zarar verici davranışlar/intiharlar, obsesif-kompülsif rahatsızlık ve alkol-madde kullanım bozukluklarının sıklığında artış görüldüğü bilinmektedir" dedi.
Doç. Dr. Mesut Yıldız, kaygı bozukluğu belirtilerini de sıraladı.
Kaygı bozukluğu insana birkaç farklı şekilde yansıyabilir: Duygusal, düşünsel ve bedensel olarak. Duygusal olarak kişi huzursuz, endişeli, korku içinde veya çaresiz hissedebilir. Düşünsel olarak kişinin zihnine daha çok gelecekle ilgili kaygılı düşünceler gelebilir, dikkati/konsantrasyonu bozulabilir, zaman zaman gerçek hayatla bağı kopuyor gibi hissedebilir. Bazen de kişinin aklına panik benzeri "öleceğim, delireceğim" gibi düşünceler gelebilir. Bedensel olarak da kas ağrıları, baş ağrısı, diş sıkma, göğüste sıkışma ve yanma, çarpıntı ve nefes darlığı şikayetleri olabilir.
EN SIK GÖRÜLEN RUHSAL RAHATSIZLIK GRUBU
Kimler kaygı bozukluğuna daha yatkın? Doç. Dr. Mesut Yıldız, "Kaygı bozuklukları en sık görülen ruhsal rahatsızlık grubudur ve kadınlarda, geçmişinde zorlu yaşam olayları yaşayanlarda, tıbbi bir rahatsızlığı olanlarda, ailesinde kaygı rahatsızlığı olanlarda, iş ve sosyal hayatında stres altında olanlarda, alkol ve madde kullanan kişilerde daha sık görülmektedir." dedi.
"Kaygı durumunda ne zaman yardım almak gerekir?" sorusuna yanıt veren Yıldız, "Kaygıyı hayatımızın normal bir parçası olarak kabul etmekte fayda var. Değişen dünyada kaygı da hayatımızın bir parçası. Kaygı bizi üretken olmaya sevk ediyorsa, anlamlı bir hayat yaşamamıza yardımcı oluyorsa bunun için tedavi almaya gerek yok. Ancak kaygı günlük hayatımızı bozmaya başlıyorsa, uyku, iştahsızlık, dikkat sorunları yaşıyorsak, sosyal hayatımızda olumsuz sonuçlar doğuruyorsa ya da kaygılarımızdan dolayı bazı şeyleri yapmaktan geri durduğumuzu fark ediyorsak o zaman bir ruh sağlığı çalışanından destek almak uygun olabilir." ifadelerini kullandı.
"HER TAKINTI RAHATSIZLIK ANLAMINA GELMEZ"
Koronavirüs pandemisi zamanında herkes temizlik konusunda aşırı dikkatli olmaya başladı. Peki halk arasında 'temizlik takıntısı var' dediğimiz kişilerin davranışlarında bir değişiklik gözlemlendi mi?
"Her “takıntı” rahatsızlık anlamına gelmiyor" diyen Yıldız, "Ancak bahsettiğimiz grup obsesif-kompülsif rahatsızlık ise, pandemi sürecinde bu hastalarımızın önemli bir kısmında rahatsızlık belirtilerinin arttığını gözlemledik. Ancak bu her hastamız için geçerli değildi. Obsesif-kompülsif rahatsızlığı olan hastalarımızın bir kısmının şikayetleri pandemi döneminde değişmezken, bu dönemi daha rahat geçirdiğini ifade eden hastalarımız da oldu. Bunun dışında daha öncesinde herhangi bir ruhsal sıkıntısı yokken pandeminin getirdiği süreçle birlikte yeni ortaya çıkan obsesif-kompülsif bozukluk vakalarında da kısmi bir artış görüldü." ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Mesut Yıldız son olarak, pandemiden bağımsız, son yıllarda artış gösteren ruhsal sıkıntıları açıkladı.
Dünya genelinde savaşlar, ekonomik krizler, göç gibi küresel sorunların yanında genç nüfusun artışı, yalnız yaşama alışkanlıklarının artması, sosyal destek sistemlerinin azalması ile beraber bireylerin stres düzeylerinin arttığı, daha moralsiz ve tükenmiş hissettikleri bildirilmiş. Son yılları dikkate aldığımızda tüm dünyada depresyon, anksiyete rahatsızlıkları, yeme ile ilişkili sorunlar (anorexia nervosa gibi) ve alkol-madde kullanım bozukluklarının sıklığında artış olduğu gözlenmiştir. Burada adı geçen rahatsızlıkların çoğuna toplumda artık son dönemdeki TV dizileri ve sosyal medyanın da etkisiyle bir farkındalık geliştiğini de söyleyebiliriz. Bu rahatsızlıkların nedenlerini tek tek saymak kolay olmasa da; ailede ruhsal rahatsızlık öyküsü, çocukluk çağında zorlu yaşam olayları, erişkin yaşamda alkol-madde kullanımı, sosyal desteğin az olması, ekonomik güçlükler ve kişide bulunan başka tıbbi rahatsızlıkların genel olarak tüm ruhsal rahatsızlıkların riskini artırdığını söyleyebiliriz.