Pazar PostasıO çıplak gözle yapıyor biz büyüteçle görüyoruz
Paylaş
O çıplak gözle yapıyor biz büyüteçle görüyoruz

Hasan Kale, İstanbul'u bir kelebek kanadına ya da bir pirinç tanesine sığdırıyor...

Röportaj: Seral Cumalı

Haberin Devamı

Minyatür sanatçısı, ressam Hasan Kale aşık olduğu İstanbul’u resmetmeyi seviyor. Tuvali ise bazen bir pirinç bazen bir kum tanesi. İstanbul’u bazen bir kelebeğin, bazen de bir arının kanadına sığdırıyor. Sınırları zorluyor, şimdi de İstanbul’u bir saç teline sığdırmaya hazırlanıyor... Hasan Kale ile Taksim’deki atölyesinde buluştuk; o çıplak gözle bir prinç tanesine İstanbul’u çizerken biz yarattığı eseri ancak büyüteçle görebildik. Hasan Kale, yapmış olduğu ‘micro art’ yani ‘mikro sanat’ı mücevher üzerine de uyguluyor, mikro resimleri Sevan Bıcakçı’nın mücevher koleksiyonlarında hayat buluyor...

Sizin hikayeniz nasıl? Resim, minyatür ve mücevher tasarımcılığında eğitim almadım.

Küçük yaşta çizgi ve renkle tanıştım. 1985’te minyatüre başladım. Ama eski minyatür sanatını tekrar etmek istemedim. Ne kadar ince çizgi yapabildiğimi gördüğüm an, ne kadar küçük resim yapabilirim sorusuna cevap aradım. Yaptığım iş minyatür değil; micro art.

Tuval olarak niye fasulye, pirinç ya da bir arının kanadını seçtiniz?
Farklılık yaratmak, başka bir pencereden bakmak istediğim için. Sinekten nefret eden birisinin kanatlarındaki tabloyu seyrederken yüzündeki tebessümü görmek o kadar ilginçki. Kelebeği resmederken kanatlarını tekrar güzelleştirmek değil derdim. Tek günlük ömrü olduğunu söylerler, seyredenler de bir kelebek kanadındaki resmi hiç unutmuyor.

Neler sizin tuvaliniz?
Her şey. Toplu iğne başı, iğne deliği, çivi başı, pirinç tanesi, makarnanın bütün çeşitleri, erişte, tel şehriye, kum tanesi, arı, sinek, sivri sinek ve kelebek kanadı, balık gözü, balık pulu, patlamış mısır, ay çekirdeği içi, sınır yok.

Sinekleri, kelebekleri öldürüyor musunuz?
“Neden sineği öldürüyorsunuz?” sorularıyla karşılaşıyorum; sanki soranlar sinek, sivri sinek, arı hiç öldürmemiş. Kelebekleri öldürmüyorum yurtdışından satın alıyorum.

Resim yaptığınız en küçük nesne ne?
Balık pulu, susam, hardal çekirdeği, kum tanesi, toplu iğne başı.

Neden İstanbul’u çiziyorsunuz?
Çünkü İstanbul’a aşığım. Bir de İstanbul’u anlatmak çok kolay, Neresini çizerseniz çizin inanılmaz keyifli.

Neden eski İstanbul’u çiziyorsunuz?
Beton yığını İstanbul’u çizmek istemediğim için. Sadece Osmanlı değil, Bizans dönemini de çiziyorum. Burada yaşamış kültürleri anlatmak istiyorum.

Toplu iğne başına İstanbul’un nerelerini sığdırdınız?
Kız Kulesi, Haliç girişini sığdırdım. Kum tanesine Galata ve martılar, iğne deliğine İstanbul siluetleri.

Sadece İstanbul mu çiziyorsunuz?
Hayır, 1 santime 1.5 santim ebatında 40 sayfalık bir kitap hazırlıyorum. 40 Osmanlı askeri resmi yaptım. Resim ebatları 3 milimetreye 8 milimetre.

Yaptığınız işin dünyada benzeri var mı?
Bu kadar obje üzerine yok. 17 yıldır bu resimleri (micro art) yapıyorum. Erken doğum oldu benimki.

Nasıl yapıyorsunuz?
Büyüteç kullanmıyorum. Sadece her zaman taktığım gözlüğüm var. Resmi önce büyük yapıyorum. sonra küçük alanlara uyguluyorum. Sanılanın aksine ince değil kalın fırça kullanıyorum. Boyayı üzerine resim yaptığım nesne belirliyor.

Hiç mi eliniz titremez?
Çalışırken hayır.

Gözleriniz bozulmadı mı?
6 ayda bir göz doktorundayım.

Resimlerin fiyatları ne kadar?
İlk çıktığımda çok komik rakamlarla sundum kimse ilgi göstermedi. Şimdi çoönemli isimler koleksiyon yapıyor. Şu anda Türkiye fiyatları 10 bin lira. Ama yurtdışında euro bazında.

Micro art’ı mücevher üzerine de uyguluyorsunuz...
Türkiye’nin ve dünyanın çok iyi tanıdığı, eski dostum Sevan Bıcakçı’nın koleksiyonlarına uzun süredir resim çiziyorum. Onun yaptığı mücevher tasarımı üzerine o resimleri çiziyorum. Bu işim devam ediyor ve çok keyif alıyorum.

Planlarınız neler?
Düşlüyorum ve hayata geçiriyorum. Daha hayallerim var. Gelecek yüzyıla yatırım yapıyorum; önümüzdeki yüzyıllara farklı örnekler bırakmak istiyorum. Saç teli üzerine İstanbul’u resmetmeyi hayal ediyorum şimdi. Ama bunu sunarken ülkeyi ve İstanbul’u tanıtmak adına bir sponsora ihtiyacım olacak. O yüzden sponsor arıyorum. Çünkü güçlü bir ekip ve güçlü bir tanıtım olması gerekiyor...

Haberin Devamı

İstanbul’u tanıtmak gibi bir misyon mu edindiniz?
Hayır; ama bu resimler akılda kalıcı oluyor. Kolay unutulmuyor. Yılda 10-12 tane sergi açıyoruz. Zürih’te, Amerika’da sergilerim oldu. Dubai, İtalya ve Londra’da da sergi açacağız. Böylece çok güzel İstanbul tanıtımı oluyor...


(09.09.2012 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır)

Haberin Devamı