Bronz çağından bu yana bulaşan virüsün tedavisinde geldiğimiz nokta
Paleotik çağlarda bile karaciğerin beden ve ruh sağlığı açısından önemi vurgulayan örnekler bulunuyor. Babil hükümdarı Nebukadnezar bile karaciğeri 'kutsal organ' olarak tanımlıyor. Ancak 4 bin 500 yıllık insan kalıntılarından elde edilen kanıtlara göre Bronz Çağı'ndan bu yana insanlara bulaştığı bilinen ve siroza yol açabilen hepatit B virüsünün tespit edilmesi sadece 56 yıllık bir maziye sahip. Yine siroza yol açan nedenler arasındaki hepatit C virüsü ise 33 yıl önce, 1989'da bulunmuş. 10 Kasım 1938'te İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda hayata veda eden Atatürk'e ölümünden yaklaşık bir sene önce siroz hastalığı teşhisi konmuştu. Peki bugün 'siroz hastalığı' tedavisinde ne durumdayız, biliyor musunuz? Biz, merak ettik ve konuyu işin asıl uzmanına sorduk.
Selen Serdaroğlu
Selen Serdaroğlu / Posta.com.tr / Kronik karaciğer hastalığı olarak da adlandırılan siroz, karaciğerde ileri derecede hasar oluşumuna verilen bir isim. Siroz, en basit haliyle karaciğerde yaralı dokunun yavaş yavaş sağlıklı karaciğer hücrelerinin yerini almasına neden oluyor. Ancak Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Feryal İlkova'nın verdiği bilgilere göre 4 bin 500 yıllık insan kalıntılarından elde edilen kanıtlara göre Bronz Çağı'ndan bu yana insanlara bulaştığı bilinen ve siroza yol açabilen hepatit B virüsünün tespit edilmesi sadece 56 yıllık bir maziye sahip. Bir diğer siroz nedeni olan Hepatit C virüsü ise ancak 1989'da tanımlanabilmiş.
10 Kasım 1938'te İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda hayata veda eden Ulu Önder Atatürk'e ölümünden yaklaşık bir sene önce siroz hastalığı teşhisi konmuştu. Peki bugün 'siroz hastalığı' tedavisinde ne durumdayız, biliyor musunuz? Biz, merak ettik ve konuyu işin asıl uzmanına sorduk.
Karaciğerin önemini ve 1930'lardan bu yana siroz tedavisinde geldiğimiz noktayı sorduğumuz Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Feryal İlkova, karaciğer için "Paleolitik çağlarda bile karaciğerin beden ve ruh sağlığındaki önemini vurgulayan örnekler vardır" diyor.
"Karaciğerin beden ve ruh sağlığındaki önemini vurgulayan örnekler vardır. Örneğin; Babil hükümdarı Nebukadnezar karaciğeri kutsal organ olarak tanımlamıştır. Rönesans Dönemi'nden itibaren bilim ve sanattaki çalışmalar hızlanmış, Leonardo da Vinci sirozu tanımlamıştır. Siroz Yunanca kirrhus-dan kaynaklanır ve karaciğerdeki sarı nodüller anlamına gelmektedir."
ATATÜRK'ÜN SAĞLIĞINDA SİROZ TEDAVİSİNDE DÜNYANIN VE TÜRKİYE'NİN DURUMU
1930'larda siroz hastalığı teşhis ve tedavisinde dünya ve Türkiye ne durumdaydı?
"1930’larda siroz karaciğer yetmezliğine, kanama, sarılık ve bilinç bulanıklığına yol açan bir hastalık olarak tanımlanıyordu. O dönemde karaciğerin fonksiyonlarını gösteren birtakım testler olsa da karaciğer enzimleri ve fonksiyonlarını gösteren albumin protrombin zamanı 1950’lerde tanımlanmıştır.
Siroza başlıca yol açan nedenler arasında bulunan hepatit C virüsü 1989 yılında, hepatit B virüsü ise 1966’da tanımlanmıştır. 1930’larda bu iki virüsün de varlıkları henüz bilinmiyordu. Genç Cumhuriyet’te henüz tıp fakülteleri yeni kurulmaktaydı ve Prof. Dr. Refik Saydam gibi değerli bilim adamlarımız olsa da henüz tıp eğitimi ilerleme evresindeydi.
"BU BELİRTİLER, HASTALIĞIN GERİ DÖNÜLMEZ NOKTASINDA MEYDANA GELİR"
Atatürk'ün 1938 yıllarının başlarında iştahsızlık ve halsizlik hissetmeye başladığı, kaşıntıların meydana geldiği ve burnunun kanamasının zorlukla önlendiğinden bahsediliyor. Siroz gerçekten bu tür belirtilerle mi kendini gösteriyor?
"Sirozda karaciğer dokusunu yerini fibrotik doku almıştır. Böylece karaciğer fonksiyonlarını yapan metabolizma bozulur, pıhtılaşma faktörleri sentezlenemez ve kanamaya eğilim artar. Albümin sentezlenmesine bağlı olarak karında sıvı birikimi olur. Bilirubin metabolizması bozulacağından kanda bilirubin seviyesi artar, deri-göz renginde koyulaşma, sarılık olur ve belli bir düzeyin üzerinde de deride birikmesi sonucu kaşıntı yaşanır. Karaciğerin yapısının bozulması ve karaciğerdeki kan akımın bozulması da varislere ve varis kanamalarına yol açar. Bu belirtiler artık hastalığın geri dönülemeyen noktasında meydana gelir. Hastaları takip ederken karaciğer ile ilgili testlerin normal değerlerin dışında olması ve ultrasonografik bulgular nedeniyle erken evrelerde hastalıklar teşhis edilirse hem siroza yol açan hastalık tedavi edilebilir hem de siroz takibi kolaylaşır. Örneğin; diyabete bağlı karaciğer yağlanması ve yağlanmaya bağlı hepatitti teşhis edildiğinde diyabet hastalığının tedavisi ve kontrolü ile karaciğer yağlanmasının siroz ilerlemesi önlenebilir."
SİROZ İÇİN UYGULANAN TEDAVİLER
Termal tedavi, özel perhiz siroz tedavisinde halen kullanılıyor mu? Bugün siroz nasıl tedavi ediliyor?
Siroz teşhis edildiğinde öncelikle altta yatan hastalığı teşhis etmek ve onu tedavi etmek gerekir. Sirozun yol açtığı ve açabileceği komplikasyonları bilmek, izlemek ve onları tedavi etmek gerekir. Örneğin; özofagus varis kanaması olmuş hastada endoskopik tedaviler ile varislerin kanaması önlenebilir. Ya da assit ile izlenen hastada uygun direkt tedavi ile assit tedavi edilebilir. Uygun hastalarda karaciğer transplantı da en iyi tedavi şeklidir. Burada organ bağışının öneminden bahsetmek gerekir.
O DÖNEMDE BUGÜNÜN BİLGİLERİNE SAHİP OLSAYDIK...
Siroz tedavisi yoğun bir tedavi programı mı? Atatürk'ün devlet meseleleri nedeniyle önce yarım bıraktığı, ardından Fransız doktorun önerileriyle geç olsa tekrar başladığı tedavi programı aslında sürdürülebilir miydi, bu aşamada bugün bu tedavi nasıl programlanırdı?
"Siroz takibi ve tedavisi önemli bir hastalıktır. Hastayı izlerken böbrek fonksiyonlarını takip edip, hepatorenal sendrom gelişmesini de erken teşhis edip tedavisini yapabiliriz. Ya da hepatik ensefalopati-şuur bulanıklığını gözlemleyip teşhisini koyup tedavi edebiliriz. Bir evreden sonra dekompanse olduktan sonra yani varis kanamaları assit hepaitk ensefalopati gibi durumlardan sonra siroz tedavisi daha zordur."
Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Feryal İlkova, sözlerini "Atatürk’ün medikal tedavisi devam ediyor olsaydı ve bugünkü şartlarda karaciğer nakli uygulanabilseydi ışığından uzun süre daha yararlanacaktık." diyerek tamamlıyor.
- Uzmanı uyardı: 30 yaş ve üzeri kadınlarda daha fazla görülüyor! Kemik erimesi ve kısırlığa neden oluyor…
- Hasta olduğunuzun farkında bile olmayabilirsiniz: Bu 'ufak' belirtiye dikkat! Uzmanı zencefil ve yeşil çaya işaret etti
- Kütletme uygulamaları felç edebilir!
- Antibiyotik kullanımında yapılan en büyük hata
- Çocuğunuz altını ıslatıyorsa dikkat!