Uzman isim en çok taklit edilen gıdaları açıkladı: Bu yöntem hileli gıdaları ele veriyor
En büyük tüketim sektörlerinden biri olan gıda sektörü, son zamanlarda taklit ve tağşiş yapılan gıdaların tehdidiyle gündeme geliyor. Bir ekonomi dergisinde yer alan, Küresel Gıda Güvenliği Endeksi raporuna göre Türkiye, gıda güvencesinde son endekste aktarılan bilgilere göre 113 ülke arasında 48'nci sırada yer aldı. Hemen her gün gıda zehirlenmesi haberleriyle karşılaşan vatandaş ise taklit ve hileli gıdaları ayırt etmenin yollarını arıyor. Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Uğur Toprak, önemli açıklamalar yaparak, hileli gıdaları ayırmanın yöntemlerini tek tek sıraladı.
Azra Şahin
Azra Şahin - Posta.com.tr Tarım ve Orman Bakanlığı, taklit ve tağşiş yapan firmaları tespit ediyor olsa da yasa dışı gıda üretimi, tehlike oluşturmaya devam ediyor. İklim değişikliği, tarımsal verim düşüklüğü, tarım arazilerinin azalması, tarım girdi fiyatlarının artması gibi sebepler ise gıda egemenliğini tehdit eden etkenler arasında yer alıyor.
BU SORUN HALK SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR
Taklit ve tağşiş ile mücadelede taklit gıdaları ifşa etmek, denetimleri arttırmak, caydırıcı para ve hatta hapis cezası vermek büyük önem arz ediyor. Ancak ülkemiz için kritik noktaya bakıldığında işin sosyoekonomik boyutu göze çarpıyor. Yükselen döviz fiyatları ile birlikte gıda enflasyonundaki artış vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde etkiliyor. Bu durum vatandaşın gıda alışverişinde öncelikli olarak fiyat kriterini baz almasına ve hangi ürün, nerede ucuzsa oraya yönelmesine neden oluyor. Burada da karşımıza iki büyük sorun çıkıyor; birincisi neredeyse hammadde fiyatına satılan ve merdiven altı veya kayıt dışı şekilde uygun olmayan koşullarda üretilen gıda maddeleri, ikincisi ise taklit ve tağşiş. Her iki durum da halk sağlığı açısından önemli ölçüde risk teşkil ediyor.
Gıda enflasyonuna dikkat çeken İbrahim Uğur Toprak, tarımsal üretim yapısındaki gelişmeler hakkında, "Her yıl etkilerini çok daha fazla görmekte olduğumuz küresel iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan olumsuzluklar, mazot, gübre, yem ve elektrik gibi girdi fiyatlarındaki artışlar, tarım alanlarının madencilik, enerji, inşaat, sanayi gibi tarım dışı kullanılması, köyden kente göç, üretimin planlı ve verimli olmaması gibi etmenler gıdada fiyat artışlarına neden olmaktadır." ifadelerini kullandı.
EN ÇOK BU GIDALAR HİLELİ ÇIKIYOR
Uzun aralıklarla da olsa açıklanan ifşa listelerine bakıldığı zaman en çok hile yapılan gıdalar zeytinyağı, süt ürünleri, et ürünleri, bal, çikolata, baharatlar olarak sıralanıyor. Örneğin, zeytinyağında ayçiçeği yağı, baharat ve çayda boya, dana sucukta kanatlı eti, tereyağında bitkisel yağ, yoğurtta nişasta gibi hileler, oldukça sık başvurulan taklit yöntemleri arasında yer alıyor. Bu tür hileler sonucunda, gıda güvenliği sorunu ortaya çıkıyor. Yurttaşın cebindeki paranın bu yolla bir nevi çalınması ve kandırılması konunun dikkat çeken diğer boyutunu ortaya koyuyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı 2012 yılından bu yana taklit ve tağşiş yapılan ürünlerle ilgili ifşa listesi yayınladığını belirten İbrahim Uğur Toprak, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak yapılması gerenleri sıraladı.
Taklit, tağşiş ve hileli gıda üreten firmaların sadece ifşası yetmez. Taklit ve tağşiş kapsamı dışında ürünlerin mikrobiyolojik analiz sonuçları da açıklanmalı, pestisit kalıntı limitini aşan ürünler ile aflatoksin, okratoksin sınır değerlerini aşan ürünler ve bunları piyasaya süren firmalar da ifşa edilmeli. Ayrıca uygulanan para cezaları çok az, bu cezalar üreticinin kazandığının çok çok altında, daha caydırıcı olmalı, gerekirse bu firmalar kapatılmalı, başka bir isimle faaliyete başlamaları engellenmeli, ticaretten men edilmeli hatta hapis cezası getirilmeli” açıklamasında bulunduklarını belirtti.
ŞÜPHELİ GIDALARLA KARŞILAŞANLAR NE YAPMALI?
Vatandaşlar bilinçli bir tüketici olarak gıda okuryazarlığına önem vermeli, ürünlerin etiketlerini okumalı, şüphe duydukları ürünlerle ilgili Alo 174’e ihbarda bulunmalılar. Ancak denetimler burada devreye giriyor. Tarladan çatala/çiftlikten sofraya gıda güvenliği konusunda, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın daha fazla katılımcı ve bütünsel yaklaşımlarla yeterli ve etkin seviyede denetimi sağlayacak biçimde geliştirmesi ve daha fazla gıda mühendisi istihdam etmesi en etkin çözümler arasında yer alıyor.
Gıda ile ilgili sorunları, gıda güvencesi ve gıda güvenliği olmak üzere iki ayrı açıdan değerlendirmek gerektiğini vurgulayan uzman isim Toprak, son dönemde hemen her ülkede yaşanan gıdaya ilişkin sorunların altını çizerek, önümüzdeki dönemde daha dikkatli olmamız gerektiğine dikkat çekti.
Temiz ve sağlıklı gıdaya ulaşmak giderek zorlaştığı için sağlıklı yaşamak, daha zor hale geliyor. Dünyada oluşan açlığın önüne geçmek ve gelecekte oluşabilecek obezite riskini azaltmak için sürdürülebilir gıda ve tarım sistemlerinin uygulanması büyük önem taşıyor. Kapımızı çalan küresel iklim krizi, tarım alanlarının dolayısıyla da gıda kaynaklarının azalmasına neden oluyor. Dolayısıyla meralarımızın ve tarım arazilerimizin korunup, sürdürülebilir kılınması, hileli gıdaların önüne geçmek için izlenebilecek en önemli adımların başında geliyor. Ayrıca insanların ihtiyacı olan bitkisel ve hayvansal üretimin önemsenmesi, toplumun dengeli beslenmesi için gereken etin üretilmesi ve tüketiminin gelişmiş ülkeler seviyesine yakınlaştırılması ve bunun sürdürülebilir olması gerekiyor.
GÜVENLİ GIDALAR İÇİN YENİ PAZARLAR YARATILMALI
Tarımsal üretimde yerel anlamda üretime ciddi destekleri olan, geleneksel üretim girdilerini kullanan, biyolojik çeşitliliğin, gıda egemenliğinin ve sağlıklı beslenmenin temel unsuru olan küçük çiftçiliğin desteklenmesi gerektiğini söyleyen uzman isim, ortaya çıkan güvenli gıda ürünlerinin tüketiciye ulaşılabileceği pazarlar yaratılması gerektiğini vurguluyor.
Gıda güvenliği için atılan her adımda, hedef sürdürülebilir üretim olmalıdır. Bununla birlikte tarımın, stratejik bir sektör olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca tarım açısından yeterli toprak büyüklüğü ve verimliliğine sahip olan Türkiye için kendi öz kaynaklarına yönelmek hayati önem taşımaktadır.