Corona virüs küresel travmalara yol açıyor
Çin’in Wuhan bölgesinde ortaya çıkan corona virüs (Covid-19), dünyayı etkisi altına alırken başlarda ülkemizde görünmemesine rağmen psikolojik açıdan bizi etkilemeye başladı. 11 Mart itibari ile ülkemizde görülen virüs yalnızca biyolojik olarak değil psikolojik ve davranışsal sorunlara da sebep olduğu görülüyor. Bütün dünyada konuşulan corona virüsün yaydığı korku, küresel bir etki yaparak toplumsal travmalara yol açıyor.
Korku, bireye tehlike yaratan durumlara karşılık verilen ruhsal bir tepki ve en temel insani duygulardan biri olarak kabul ediliyor. Korku, sağlıklı ve insanın hayatta kalabilmesine yardımcı olan bir duygu hali. Konuyla alakalı Psikolog Damla Ekin Barut, "Travma, bireyin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü derinden tehdit eden olay/durumlardır. Corona virüs gibi salgın hastalıklar beklenmedik olması ve yaşamı tehdit etmesi nedeniyle toplumsal travmalara yol açıyor. Bu süreçte dehşet, çaresizlik, tedirginlik, acı, kayıp hissi, öfke, yalnızlık ve korku gibi pek çok duygunun topluma yayıldığı görülüyor. Bu duygular depresyon, panik atak, paranoya, fobik reaksiyonlar, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk ve akut stres bozukluğu gibi bir çok ruhsal sorunları beraberinde getiriyor" diyor.
Corona virüsün, psikolojik ve davranışsal açıdan sebep olduğu olumsuzluklardan ruh sağlığımızı koruyabilmek için öncelikle krizlerin, zor zamanların ve travmaların hayatın bir parçası olduğunu hatırlamalıyız.
Korkularımızı kaygı boyutuna taşımadan daha sakin ve bilinçli bir şekilde önlem almalıyız. Bu dönemde sahip olmamız gereken en önemli bilgi ise stres ile bağışıklık sistemiz arasındaki bağ olmalı. Yoğun yaşanan stres, bağışıklık sistemimizi düşürüyor.
Düşen bağışıklık sistemi ile corona virüse kapılarımızı açmış oluruz. Psikolojik dayanıklılık için düzenli uyku, beslenme en önemli yollardan bazıları.
Corona virüs ile ilgili alınacak önlemlerin başında evde kalmamız ve korku arttıran şeylerden uzak durmamız geliyor. Evde kaldığımız süreçte korkuyu gereksiz olarak arttıran medya ve sosyal medyadan uzak kalmamız, korku ve endişelerimiz için alınacak en güzel tedbirlerden olacaktır. Sosyal medya ve medyalarda konuyla ilgisiz, uzman olmayan bir çok kişinin konuşması belirsizliği ve durumu daha kötü algılanmasına yol açıyor.
Belirsizliğin kaygıyı artırması göz önünde bulundurularak, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk ve panik atak gibi psikolojik problemler yaşayan veya tanı almış bireyler için süreç daha sıkıntılı zorlayıcı olur. Sadece gerçek uzman ve yetkili olan kişi veya yerlerden ( Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü, vb.) bilgi almanız gerekiyor.
Korkularımız bizi yönetmesin, biz onlara yön verelim
Evde geçirilen vakti değerli yapmak elimizde olduğunu unutmayalım. Günlük plan çıkartabilir ve bir günü dolu dolu geçirebiliriz. Çalışmaktan daha önce fırsat bulamadığımız kitapları okumak, vizyonda iken izleyemediğimiz filmleri izlemek, ev içinde yapabileceğimiz hobiler edinmek gibi keyifli aktivitelerde bulunabiliriz.
Kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için misafirliğe gitmemeli ve misafir kabul etmemeliyiz. Ailemizi, arkadaşlarımızı, sevdiklerimizi görüntülü/görüntüsüz arayarak iletişim kurabiliriz. Bu süreçte paylaşmanın en güzel destek olduğunu unutmamalıyız.
Zaman, kendimize ve sevdiklerimize iyi bakma; bedensel ve psikolojik dayanaklılığımıza özen gösterme zamanı.
- Uyku kalitesi beynin yaşlanması beynin yaşlanma hızını etkiliyor
- Her yedi kişiden birinde görülüyor! Anksiyete ve kaygı bozukluğuna neden oluyor
- Terapi masrafından kurtarıyor! Evde uygulayabileceğiniz bu yöntem stresi yok ediyor, anksiyete krizlerini azaltıyor
- Sanal kumar bağımlığına dikkat!
- Çocuklarda tepkisiz, donuk bakmaya neden oluyor: Keyifli vakit geçirdiklerini sanıyorlar ama geleceklerini olumsuz etkiliyor!