Yurdumun şairleri (25.07.2023)
En beğendiğiniz şiirinizi renkli bir fotoğrafınızla birlikte bize yollayın gazetede yayınlayalım. Şiirin uzunluğu 4 kıtayı geçmesin. Adınızı, soyadınızı, kaç yıldır şiir yazdığınızı eklemeyi unutmayın. Şiirinizi ithaf ettiğiniz biri varsa onun da adını yazın. POSTA GAZETESİ ‘YURDUMUN ŞAİRLERİ’ 100. Yıl Mah., 2264. Sok., Demirören Medya Center No:1, Bağcılar / İstanbul e-mail: sair@posta.com.tr
NE KADAR SEVİNSEM AZDIR
Ay bile kıskanır, güzel yüzünü
Seninle ne kadar övünsem azdır
Duymasam ölürüm tatlı sözünü
Sevgine ne kadar sevinsem azdır
Yıldızlar sönük kalır yanında
Kış bile seninle sıcak bir yazdır
Ömrümün şu mutlu, her bir anında
Sevgine ne kadar sevinsem azdır
Tozpembe yaşıyorum ömrümü
Niceleri böyle bir aşk gördün mü
Bir asalet varmış demek kanında
Seninle ne kadar övünsem azdır
Sevgine ne kadar sevinsem azdır
Hamdi Genç Ankara’da yaşıyor.
HAYALLERİM
Akşam güneşinin batışına dalmışım
Pembe hayallerin esiriyim
Denizin parıltıları, okşuyor yüreğimi
Martı sesleri eşlik ediyor hayallerime
Bir iki gözyaşlarım dizlerimde
Dalıp gitmişim öylece
Beklemek kutsaldır, bekleyeceğim hayallerimi
Aşk yağmurları ıslatacak bedenimi
Köhne odamın duvarına çizdim resmini
Solmuş güle benziyor yarınlarım
Bekleyeceğim hayallerimi
Hayati Eleren Kastamonu Devrekani’de yaşıyor. Emekli öğretmen.
TUTSAK YÜREĞİM
Derindir yaralarım
Acıtır içimi
Yüreğim ağlamaklı
Gözümde yaş bırakmadı
Bir kahır rüzgârı esti
Garip gönlümde
Bir tebessüme hasret bıraktı
Tutsak şimdi yüreğim
Umutsuzluk zindanında
Bahara çıkar mı bilmem
Küçücük yürekler
Merhemsiz kaldı sanki içimde
Kanayan yaralar
Bizim de gönlümüze
Doğar mı bir gün
Batmayan güneşler
Bir ömür tükenmeden
Güler mi bir gün yine
Şu mahzun yüzler
Bir deli rüzgâr esti
Viran gönlümde
Savurdu acıları ekti içime
Vakitsiz bitti içimde sevdalar
Bir haykırış, bir yakarış
Kaldı şimdi elimde
Leyla Sabanoğlu Hatay Antakya’da yaşıyor. Ev hanımı
VAH EMEKLİM
Dinle emeklinin garip halini
Belli olmaz, boşumuz dolumuz bizim
Yapılan şu zamlar kırar belini
Yetmiyor, paramız pulumuz bizim
Yıllarca çalıştık, emekli olduk
Yaş ilerledi, sarardık solduk
Reva gördükleri bir maaş aldık
Bellidir, alımız morumuz bizim
Yıllardır artmıyor aldığı para
Maaşlar yetmiyor, çarşı pazara
Sağcısı, solcusu düşmüşüz dara
Karıştı, sağımız solumuz bizim
Adın ya Hakkı’dır yahut da Ali
Garip emeklinin perişan hali
Yarınlara yoktur düşü, hayali
Neden hep kuruyor dalımız bizim
Hakkı Koç Sındırgı’da yaşıyor. Emekli öğretmen
SARIKAMIŞ’IM
Her gece maziye yakarışımda
Hayalin dün gibi durur karşımda
Kirpiklerim nemli, her gözyaşımda
Irmak olur çağlar Sarıkamış’ım
Gençlik yıllarım sende bıraktım
Hasretin oduyla sinemi yaktın
Diyar diyar gezdim, yar bulamadım
Mecnun’un sevdası yar Sarıkamış
Manevi hazları, komşulukları
Riyasız, çıkarsız tüm dostlukları
Gerçek sevdaları, gerçek aşkları
Ben sende yaşadım Sarıkamış’ım
Yazını, kışını, ilkbaharını
Yemlik, tulum peynir, tereyağını
Hengel, kuymak, çiriş, velibağını
Nasıl da özlerim Sarıkamış’ım
Mademki özledin çık gel diyorsun
Belki sitem edip, hep kızıyorsun
Ben Mecnun, sen Leylam, bilmiyor musun
Bu yaz geleceğim Sarıkamış’ım
Mehmet Ercan Tos Bursa’da yaşıyor. Emekli memur, müzisyen.
ERZURUM’DA HAYATLAR
Kışın karlar yağar karın üstüne
Kayıkçılar biner kızak üstüne
Bilmem bu soğuğun bize kastı ne
Erzurum’da bir başkadır hayatlar
Yine kış geliyor soba kurulur
Etrafına yer sofrası kurulur
Tavşan kanı gibi çaylar demlenir
Erzurum’da bir başkadır hayatlar
Sobalarda odun, tezek yakılır
Kar küremek için dama çıkılır
Oturup, demlenen çaylar içilir
Erzurum’da bir başkadır hayatlar
Bahar gelir çiçekleri açılır
Yüzümüze gülücükler saçılır
Ağaçlar yeşerir yaprak açılır
Erzurum’da bir başkadır hayatlar
Mehmet Vatan İzmir’de yaşıyor.
İZMİT’TE BAHAR
Korkulu gözlerle bakakaldık
Dal uçlarına bir mevsim
Kapılar kapalı, camlar kırık
Kuzey rüzgârları esen bu dağ köyünde
Kimseler arayıp sormazdı bizi
Gariptik, kimsesizdik, yalnızdık
Bir sabah aniden ağardı şafak
Paralandı dünya
Ağaca su yürüdü bize sevda
Cemre düştü
Bir alev yürüdü kurda dağa
Göçmen kuşlar çaldı kapımızı
Deliler gibi yollara döküldük
Selami Çavuşoğlu İzmit’te yaşıyor. Emekli öğretmen.
KÜSTÜM
Sen gittikten sonra
Ben de dalıp dalıp gidiyorum
Yalnız sana değil
Ben her şeye küstüm
Seninle gittiğimiz yerlere
Ben her gün gidiyorum
Her yer çiçek açmış
Ben çiçeklere de küstüm
Aynaya baktım saç ağarmış
Yüzüm buruşup solmuş
Gençlikten eser kalmamış
Aynada gördüğüm yüze küstüm
İçki, sigara; dertten, kederden
İkisi de düşmezdi elimden
Her şeyimi alıp götürdü benden
Şimdi onlara da küstüm
Tiryaki Orhan’ım, buymuş yazım
Çalarken ağladı garip sazım
Dünyada kalmadı azığım
Aldığım nefese, cana küstüm
Orhan Gül Konya doğumlu.
YEŞİL YAPRAK
Hep yeşil kalmak istersin
Mevsiminde renklere girersin
Kelebekler seninle olur
İnsanlar gölgende oturur
Kuşlar da seni sever
Dalında bülbül öter
Rüzgârlar sert eser
Göçmen kuşlar gelin gider
Zaman gelir renklerin değişir
Arılar seninle birleşir
Güzel görünürsün uzaktan
Gölgen de yeter bana inan
Sen anlatılmaya değersin
Sonbaharda ağaçtan inersin
Yaprakların bükülür
Gazel olur gidersin
Gölgeyi herkes sever
Çobanlar davarı güder
Yeşillenen bu ağaçlar
Yaprak olur bir gün biter
Mustafa Öztürk İstanbul’da yaşıyor. Emekli.