'1500 yıllık bakış'ın ardındaki hikâye: Bir kadının güç gösterisi İstanbul’u nasıl değiştirdi?
İstanbul’un göbeğinde asırlar öncesine ait eserler gün yüzüne çıkıyor. Saraçhane’de yürütülen kazı çalışmalarında yerin sadece 2 metre altında 1500 yıldır kendini gizlemiş bir ‘bakış’ yeniden hayata döndü. Bu figürün ardındaki hikâye ise İstanbul’u değiştirecek kadar güçlü bir kadına dayanıyor.
Mine Bozkurt- posta.com.tr | "Bir tek O, Tanrı’ya bir ev hediye ederek şöhret olan Süleyman’ın bilgeliğini aşmış ve zeminden yıldızlara, doğudan batıya her iki taraftaki gün ışığı ile parlayarak kendini genişleten Tanrı evi ile zamanın sesi olmuştur."
Diye anlatıyor antik kilisenin dört bir yanındaki yazıtlar...
Burası İstanbul’un göbeği Saraçhane. Yıllar önce altgeçit çalışmasında ortaya çıkan efsanevi bir yapı olan Aziz Polyektus Kilisesi’ndeyiz. Günümüzdeki kazılarda art arda çıkan eserler, buranın sadece bir kiliseden ibaret olmadığını, bir saraya doğru genişlediğini düşünmemize neden oluyor.
Üstelik bu eserleri bulmak için metrelerce kazılmasına bile gerek kalmadı. Tarih bir şekilde ‘ben buradayım’ diyerek kendini ortaya çıkarmaya devam ediyor İstanbul’da. 5 Temmuz’da duyurulan buluntular, İstanbul’un göbeğindeki tarihin son örneğiydi. Bu ‘bakışın’ ardındaki hikâyede bir kadının koca bir imparatorluğa kafa tutan güç gösterisi yatıyor. Kazı çalışmalarını yürüten İBB Kültür Varlıkları Dairesi Başkanlığı Projeler Müdürü Merve Gedik ve Arkeolog Ali Asker Ülker ile bir araya geldik.
Temmuz başında bulunan 3 mezar steliyle ilgili Merve Gedik, “Kilisenin kuzeyinde kendi yapısının dışındaki bir alanda bulduk. Stellerin ilkinde merkezde bir kadın, sol köşesindeyse kadın figüründen daha küçük boyutlarda yapılmış başka bir figür yer alıyor. Ayak duran ve bir eli göğüsünde tasvir edilen kadın hymation giyimli. Her iki stelde de merkezdeki figürlere göre daha küçük boyutlarda yapılan figürlerin hizmetlilere ait olduğu düşünülüyor. Hizmetliler veya yardımcılar stellerde genellikle diğer figürlerden daha küçük boyutlarda ve diğer figürün yanında bekler vaziyette tasvir ediliyor” diye konuştu.
Stellerin ayrıca Roma dönemine ait olduğunun düşünüldüğünün altını çizen Gedik, uzman incelemesinin de devam ettiğini sözlerine ekledi.
Arkeolog Ali Asker, “Daha önce 3 heykel tespit ettik. Son 4 heykelle birlikte 7 keşfimiz var. Bunlardan biri torso, biri Pan heykeli, diğeri aziz heykel başıydı” dedi.
AYASOFYA’YA İLHAM OLDU
Arkeolojik kazıyı bölgenin kuzeyine doğru devam ettireceklerini dile getiren Gedik, “Burası Mese yolu üzerinde bulunan bir yapı. Mese yolu imparatoluk yolu ve Altın Kapı’dan başlayıp Sarayburnu’na kadar devam ediyor. Bizans döneminde de aktif olarak kullanılan bir yol. Osmanlı Dönemi’ndeyse Divanyolu olarak kullanılıyor. Aziz Polyeuktos Kilisesi bu yol üzerinde ve azımsanacak bir yapı değil. Hatta döneminde Ayasofya’nın yapımına ilham oldu. Bu kiliseyi yaptıran kişi Anikia Iuliana ve buranın bir saray olduğunu düşünüyoruz. Kuzeye doğru kazı sürdükçe bu saraya ait buluntulara da ulaşmış olabileceğimizi düşünüyoruz” açıklamasını yaptı.
Ancak Ali Asker Ülker, stellerin üzerindeki kadın figürünün Anikia Iuliana ile bağlantısı olmadığını ve mimari bir devşirme olarak kullanıldığını belirtiyor.
Kazı alanında kilisenin yanı sıra farklı yapılar da olduğu dikkat çekiyor. Gedik, kilise etrafında çıkmasını umdukları yapılar hakkında şunları söyledi:
Burası bir kompleks olduğu için birkaç yapı topluluğu bir arada olabilir. Saraya ait ek yapılar olabileceğini ve gömü alanı olabileceğini biliyoruz. Çıkan lahitler burada bir mezar alanı olabileceğini gösteriyor. 60'lı yıllarda yapılan kazıda sadece kilisenin temel duvarları açığa çıkarılmıştı. Bizim esas merak ettiğimiz kuzey alanı. Bu zamana kadar hiç açılmamış olan kısım orası. Açtıkça daha fazla buluntuyla karşılaşmamız mümkün.
EKİBİ ŞAŞIRTAN HEYKEL
Kazılar sırasında ortaya çıkarılan ve ekibi en şaşırtan eser ise Pan heykeliydi. 1 Haziran’da toprağın altından çıkarılan 1700 yıllık Pan heykelinin Hristiyan geleneklerinin yaşatıldığı bölgede yer alması ilginçti.
Kazılardan çıkarılan Pan heykeli
Merve Gedik, “Anikia Iuliana tahta çıkamayıp bütün pagan geleneklerini de yaşatmak istiyor. Hristiyan anlayışı var ama pagan gelenekleri de tam terk edilmemiş. Pan heykeli bunun bir örneği” derken Ali Asker Ülker, “Pan muhtemelen buradaki sarayın içindeydi” diyor.
EŞSİZ, ANCAK BENZERLİKLERİ VAR
Bulunan mezar stellerinin üzerindeki yapılar, Anadolu’da daha önce çıkarılan buluntularla benzerlik gösteriyordu. Örneğin şu anda Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Ağlayan Kadınlar Lahdi, farklı bir bölgeden gelmiş olmasına rağmen İstanbul’un göbeğindeki buluntularla benzerdi.
Saraçhane'de bulunan stel ve Arkeoloji Müzesi'ndeki Ağlayan Kadınlar Lahdi'nden bir detay
Bunun nedeni Merve Gedik, şu sözlerle anlatıyor:
Figüratif bir anlatım söz konusu. Bu durum belli bir dönemin sanatsal yansıması ve figüratif olarak eserlerde kendini buluyor. Bu nedenle kıyafetlerin çoğu aynı şekilde tasvir ediliyor. Benzer ve yakın döneme ait bir kıyafet ve figür olduğu için farklı şekillerde başka yapılarda uygulanabiliyor.
‘YAPI BOYUNCA DEVAM EDEN BİR ŞİİR VAR’
Aziz Polyeuktos Kilisesi’nde diğer yapılarda hiç görmediğimiz farklı bir özellik söz konusu. Yapının etrafına yerleştirilmiş yetmiş altı dizelik şiir, hem yaptıran kişiyi övüyor hem de yapının niteliklerini tek tek anlatıyor.
Polyektus’un avantajı, yapı boyunca devam eden bir şiirin, yazıtın olması. Yapı ilk başta bu sayede keşfedilebiliyor. Şimdi San Marco Katedrali’nde olan parçası gibi yazıtların devam etmesiyle yapı birleştirilebiliyor.
İMPARATORLUĞA MEYDAN OKUYAN KADIN
Aziz Polyeuktos Kilisesi’nin ve çevresindeki yapıların inşa edilmesine neden olan şey, bir kadının güç gösteriydi. Yani Anikia Iuliana’nın kendi saltanatını devam ettirme çabası…
Merve Gedik ve Ali Asker Ülker, Anikia Iuliana’nın hikayesini şöyle anlatıyor:
Son Batı Roma İmparatoru Olybrius’un kızı olan Anikia Iuliana, hem anne hem de baba tarafından soylu ve zengin bir kadın. İmparatorluğun tahtına çıkması beklenirken, kendisinden daha az soylu tabir edilen Justinianus’un tahta geçmesi, imparatorluğa karşı bir gövde gösterisi yapmasına neden oluyor.
Anikia Iuliana
Anikia, tüm varlığını Saraçhane’de kazıları süren Aziz Polyeuktos Kilisesi’ne harcayarak “Ben buradayım hala bütün gücümle bu yapıyı yaptırıyorum” mesajı vermeye ve devlet yönetiminde hâlâ söz sahibi olduğunu göstermeye çalışıyor. Kilisenin yapımında tavus kuşu ve asma yaprağı gibi ölümsüzlüğü sembolize eden figürler kullandırıyor. Bu da kendisinin bu yapıyla ölümsüzleşeceğine inandığını gösteriyor.
Merve Gedik, “Bizce de bunu başarmış. Birçok şey konuşulmazken şu an bu kilise bugün hâlâ konuşuluyor” diyor.
'SÜLEYMAN'IN MABEDİNİ GEÇTİM'
Kilisenin açıldığı tarih de Justinianus’un tahta geçtiği gün gerçekleşiyor. Justinianus, bu yapının karşısında kendi gücünü göstermek için Ayasofya’yı yaptırıp “Süleyman’ın mabedini geçtim” diyor.
Kaynaklar Anikia’nın İstanbul’da yaptırdığı 2 kilisenin daha varlığına işaret ediyor. Ancak henüz bu kiliselere dair bir buluntuya rastlanmadı.
Anikia’nın güç gösterisi için İstanbul’a kazandırdığı kilise, ardından bir yarışa dönen Ayasofya’nın inşası ve peşinden gelen Sultan Ahmet Cami, şüphesiz ki İstanbul tarihini değiştiren yapılardı. Anikia’nın ihtirasının İstanbul tarihine yön verdiği apaçık ortada.
KENTİN HİZMETİNDE
İstanbul Saraçhane’de bulunan Aziz Polyeuktos Kilisesi kazı alanının uzun yıllar atıl kaldığını söyleyen ekip, arkeoloji projesi sayesinde kentin hizmetine sunulduğunu belirtiyor. Ekip, kilise alanını İstanbulluların gezebileceği ve bulguları tam da çıkarıldıkları noktada görebileceği bir açık hava müzesine çevirmeyi hedefliyor.