Egzersiz - DiyetBeslenme tarzımızı psikolojimiz şekillendiriyor...

Beslenme tarzımızı psikolojimiz şekillendiriyor...

Paylaş
Beslenme tarzımızı psikolojimiz şekillendiriyor...

Duygusal yeme davranışı; yalnızlık, depresyon, anksiyete gibi duygu değişimlerine karşılık olarak genellikle normalden daha fazla yemek yemeye neden olan psikolojik yeme çeşidi olarak tanımlanıyor. Bu anlamda beslenme tarzımızı duygularımız şekillendiriyor. Psikolojik anlamda daha iyi bir ruh hali, daha sağlıklı ve dengeli beslenmeyi de beraberinde getiriyor.

Özellikle gece saatleri ve ara öğünlerde duygusal yeme tetikleniyor. Eğer kişide olumlu düşünce ve duygular hakimse daha sağlıklı beslenirken, ruh halimiz kötüyken, bir o kadar zararlı besinlere, abur cuburlara yöneliyoruz; olumsuz duygularımızı bastırmak veya yatıştırmak için bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde sıklıkla yemek yiyoruz. Yeme davranışındaki bu değişimler aşırı yeme, tıkınırcasına yeme ya da kimi zaman ciddi kalori kısıtlaması şeklinde de gözlemleniyor. Bu anlamda beslenme tarzımızı da duygularımız şekillendiriyor. Duygusal açlıkta önemli olan 'haz'

Haberin Devamı

Özel bir üniversitenin Gastronomi Topluluğu ve Psikoloji Topluluğunun ev sahipliğinde “Duygusal Yeme ve Beslenme Tutumları” konulu söyleşi gerçekleştirildi. Uzm. Klinik Psikolog Dilara Işık ve Uzm. Klinik Psikolog Nazlı Şerifoğlu Kaya’nın konuşmacı olduğu etkinlikte, duyguların beslenme üzerine etkileri tartışıldı.

Duyguların beslenmeyi doğrudan etkilediğini belirten Uzm. Klinik Psikolog Dilara Işık, “Duygusal yeme davranışı; yalnızlık, depresyon, anksiyete gibi duygu değişimlerine karşılık olarak genellikle normalden daha fazla yemek yemeye neden olan psikolojik yeme çeşidi olarak tanımlanıyor. Duygusal yeme olarak tanımlanan bu yeme davranışı, ruh halinin kontrolü için besin tüketiminin bir sonucudur." dedi ve duygularımızın iştahımızdaki etkilerini açıkladı.

Haberin Devamı

"Duygularımız, iştah ve besin alımında yüzde 30-48 arasında artma ve azalmaya neden oluyor. Özellikle gece saatleri ve ara öğünlerde duygusal yeme tetikleniyor. Genellikle olumlu düşünce ve duygular hakimse zararsız olarak adlandırılan besin değeri daha yüksek gıdalar tercih ediliyor. Olumsuz düşünce ve duygular yoğunlukta ise daha yağlı, kızartılmış gıda gibi besinlerinin tüketimi artıyor"

"ÖFKELİYKEN DAHA HIZLI YİYORUZ"

Duygusal yemeyi en çok tetikleyen duygunun öfke olduğunu belirten Uzm. Klinik Psikolog Işık, “Öfkelendiğimiz zaman özensiz ve normal halimize göre daha hızlı yiyoruz. Neşeli olduğumuzda ise daha sağlıklı gıdalar tercih edilirken, yediğimizden keyif almaya özen gösteriyoruz." dedi.

DUYGUSAL AÇLIK NASIL OLUŞUYOR?

Klinik Psikolog Dilara Işık, duygusal yemeye stres, depresif belirtiler, öfke, ebeveyn modellemesi, can sıkıntısı ve mutluluğun doğrudan etki ettiğini belirtiyor. Ancak duygusal yemeyi önleyebilmek mümkün.

"Duygusal yeme ile başa çıkabilmek için yeme farkındalığının oluşması gerekiyor. Bunun için kendimize ‘Şu an gerçekten aç mıyım?’, ‘Şu an ne hissediyorum?’, ‘Normal yeme düzenimden daha fazla ya da daha az mı yiyorum?’, ‘Normal yeme zamanlarımdan daha farklı bir zamanda mı yiyorum?’ gibi soruları sormamız gerekiyor. Yeme hızımız ne kadar yavaş olursa o kadar enerji alımımızı azaltmış oluruz."

Haberin Devamı

BEYNE TOKLUK SİNYALİ NE ZAMAN GİDİYOR?

Yemeği ortalama 20 dakika içerisinde bitirmeliyiz. Böylece tokluk sinyali zamanında iletilmiş oluyor. Hızlı yediğimiz zaman ise tokluk hissiyatını anlamamız gecikiyor. Ayrıca hızlı yediğimizde çabuk acıkıyoruz.

Özellikle televizyon izlerken veya bir şey ile uğraşırken dikkat dağılması sonucu açlık ve tokluk sinyallerini kaçırıyoruz. Mümkünse sofrada sadece yemeğe odaklanarak beslenmek gerekiyor.

DUYGUSAL AÇLIKLA FİZİKSEL AÇLIK ARASINDAKİ FARKI NASIL ANLAYABİLİRİZ?

Psikolog Ezgi Dokuzlu da "fiziksel açlıkta kişinin yerken gittikçe bir doygunluğa ulaştığını, duygusal açlıkta ise ne kadar yerse yesin kolay kolay o doygunluğa ulaşılamadığını belirtiyor. Bir diğer yandan fiziksel açlık giderildiğinde suçluluk ve pişmanlık hissetmezken, duygusal açlık, beraberinde büyük suçluluk duygusunu getiriyor.