Hastaneden gelen telefonla hayatı değişti: 2 saat içinde burada olmanız lazım! 'Her şey 10 yıl daha yaşayıp kızımın anılarında yer almak için...'
Ali Gün Yıldırım’ın hayatı bir sabah uyandığında tamamen değişti. Rutin bir mezarlık ziyaretine yürüyerek gitmeye karar verdi ancak o ana kadar bir sorun yaşamadığı akciğeri buna izin vermedi, nefesi kesildi. Artık onun için ölümle yaşam arasında zorlu bir süreç başlıyordu. Üstelik eşi henüz 2 aylık hamileydi. Akciğer nakli olarak hayata tutunan Yıldırım'ın şimdi tek hayali ise bu çabanın karşılığında çocuğunun anılarında yer alabilmek.
Elif Bayram / Posta.com.tr – Ali Gün Yıldırım 53 yaşında bir sanat yönetmeni. Aynı zamanda resim ve şiir ile de ilgileniyor. Yıldırım, nefes darlığı ve geçmeyen öksürükle hastalığının farkına vardı. Sonra muayene ve hastane süreci başladı. Yıldırım, “Aldığım ilaçlar süreci yavaşlatmaya yarıyordu ama durdurmuyordu. Süreç ilerleyip ‘Bu işin sonu nakil’ denince aklıma hemen 2 aylık hamile eşim geldi. Daha sonra anladım ki 10 saat süren ameliyat süreci en kolayıymış. Bir bavulda beyin ölümü gerçeklemiş donörden alınan akciğer geliyor ve zamana karşı yarışıyorsunuz. Uzak bir mesafede ikamet edemezsiniz çünkü donör çıkarsa 2 saat içinde hastanede olmalısınız. Gece gündüz her an telefonum açık bekledim” diyerek yaşadıklarını anlattı.
“KIZIMIN HATIRALARINDA YER ALMAK İSTEDİM”
Altın saçlı kızım doğunca, hayatımı yeni bir boyut alıverdi. Ben kızımın büyüdüğünü görmek değil de kızımın hatıralarında yer almak istedim. Bunu o kadar çok istedim ki. Hatıralar oluşuyor 4 yaşında, sırf bunun için bile baya uzun bir zaman vardı. Aşık olduğum karım vardı. Yoksa gerisi önemli değil.
Bu sözler akciğer nakli olan Ali Gün Yıldırım’a ait. Her zaman hızlı biri olduğunu söyleyen Yıldırım, gideceği yere motor yerine yürüyerek gidince nefesinin kesildiğini ve bir anormallik olduğunu hissettiğini şu sözlerle anlatıyor:
Sigarayı da bırakmıştım oysa ama bir anormallik vardı. Nefes alamıyordum. Her zaman hızlı olan ben soluk soluğa kalmıştım. Aradan zaman geçince geçmeyen öksürük de eklendi. Doktora gittiğimizde akciğer sertleşmesi olarak bilinen İPF'nin hastası olduğumu öğrendik. Bende nefes darlığı ve inatçı kuru öksürükle kendini göstermişti. Sonra başladı muayeneler, doktorlar, hastaneler, filmler...
'BEN O GÜN YENİDEN DOĞDUM'
“Zaman geçtikçe nefes daralması artmaya, öksürük can sıkıcı olmaya başladı. Eşim süreci araştırarak beni doktora yönlendirdi ve nakil sürecim onun sayesinde başlamış oldu” diyen Yıldırım, “Donör listedeyken bekleme sürecine gelince o tam bir piyango. Bir hafta sonra da akciğer çıkabilir, bir yıl da soluğun yetmeyebilir de. Listeleme sürecinde hastaneye uzak bir mesafede ikamet edemezsin çünkü donör çıkarsa 2 saat içinde hastanede olacaksın, ben araçla 15 dakika mesafedeydim. Nakil ekibi ise bir mucize sihirbazı büyük bir özveriyle, 7/24 ve 365 gün bayram seyran demeden çalışıyorlar. Kartal Koşuyolu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde akciğer nakli oldum. 22 Aralık’ta ameliyat oldum ertesi gün yani narkozdan uyandığım gün ameliyatıma giren doktorun doğum günüydü. Ben de o gün yeniden doğdum” sözleriyle anlattı.
'EN BÜYÜK MOTİVASYONUM ÇOCUĞUM VE EŞİM'
Bu süreçte en büyük motivasyonunun eşi Neslihan Yıldırım ve kızı Bianka Günce olduğunu belirten Yıldırım, “Kızım geceleri göğsümde uyur benim. 'Benden olan parçayla kopmak üzere miydim?' diye düşünüyordum. Kucağımda sallarken bebeğimi çaktırmadan ağlar oldum. Bu süreçte en büyük motivasyonum çocuğum ve eşim oldu” dedi.
Ameliyat sonrası sürecini anlatan Yıldırım, “Ameliyattan sonra elimi oynatmaya çalıştığımda dirsekten sonrasının hiç hareket edemediğini fark ettim. Hekimler gelip kolumu kontrol ettiler sağ el bileğim ve parmaklarım hareket edemiyordu, elim şişmişti parmaklarımla beraber. Doktorum geldi, "Endişelenme bu geçecek aylar içinde" dedi. Ben ise ciğeri unutmuş elime takılmıştım çünkü sağ elim iki ciğerimden daha değerliydi. Yavaş yavaş sağ elim düzeldi ve yeniden çizimler yapmaya başladım” diye konuştu.
'KIZIMA VE EŞİME BİR ÖMÜR VERMEK İSTİYORUM'
Ali Gün Yıldırım, akciğer nakli sonrası ilk 3-6 ay, ilk 1 sene ve ilk 5 senenin çok kritik olduğunu belirterek “Bu çabanın karşılığında organ nakli sonrası hayat, ilaç ve diyet disiplinini düzgün idare ederek, kızıma ve eşime bir ömür vermek istiyorum. Boş verdiğiniz takdirde o hayat garanti değil. 20 yıl da yaşayabilirim, 10 yıl da 5 yıl da. Yaşadıklarım matematiksel bir şey değil. Canlı bir mucize yaşadım. Çocuğumun ergenliğini görebilmek, hatıralarında yer alabilmek en büyük hayalim. Bu noktada organ bağışının çok önemli olduğuna dikkat çekmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
'ORGAN BAĞIŞI YAPARAK HAYAT KURTARIYORSUN'
Yıllar önce kendisinin de organ bağışı başvurusunda bulunduğunu belirten Yıldırım, organ bağışının önemine dikkat çekti:
“Organ bağışı gerçekten hayati bir öneme sahip. Donör duyarlılığının artması lazım. Hastanelerde canla başla çalışan doktorlarımız ve onların hayata bağladığı canlar var. Bu insanları hayata bağlamak için gerekli olan şey donör. Lütfen herkes bu konuda duyarlı olsun. Organ bağışı yaparak hayat kurtarıyorsun. Bu senin başına da gelebilir en yakınının başına da gelebilir ya da birine umut olabilirsin öyle düşünmek lazım. Bu konuda sosyal sorumluluk projelerinin artmasını istiyorum. Ben de akciğer nakli olmuş biri olarak bu nakil sürecini adım adım senaryolaştırarak hayata geçirmek istiyorum. Yaşadıklarımın insanlara umut olmasını istiyorum.”