Bekir Saçar

15 Aralık 2024, Pazar 07:00

Boğaz’ın en yenisi ‘Carla’

Türkiye’nin en popüler tatil beldelerinden biri olan Alaçatı’ya giden tatilciler, elit bir ortamda damaklarına ziyafet çekmek istediklerinde ilk tercihlerinden biri ‘Korto’ oluyor. Bugün sizi, 2021’den beri İstanbul Kuruçeşme’de hizmet veren Korto’nun sahibi, Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Vardar’ın eşi Seda Şahin Vardar’ın, 15 gün önce Korto’nun teras katında büyüleyici Boğaz manzarasına sahip ‘Carla’ adını verdiği yeni restoran ve kokteyl barına götüreceğim.

Carla’nın şefi Emek Demirtaş, özenle seçtiği malzemeleri bir araya getirip Akdeniz mutfağının en leziz yemeklerini yenilikçi dokunuşlarla misafirlerine sunuyor. Menüden dilediğiniz yemeği seçebilirsiniz. Ben size yardımcı olabilmek için bazı önerilerde bulunacağım. Başlangıç olarak kuşkonmaz, mozzarella ve taze trüf dilimleriyle servis edilen patates pave’yi öneririm. Yeşil limonda kürlenmiş kaya levreği, mezcal, avokado ve ananas ile hazırlanan ‘Mezcal Ceviche’i de başlangıç tabağı olarak tercih edebilirsiniz.

Meksika usulü, ev yapımı mısır tortilla cipsi ile servis edilen Guacamole nefis. Taptaze kalamar, karides, levrek ve midye ile hazırlanan ‘DiMare Linguine’ müthiş. Tatlılardan cheesecake, akçaağaç şurubu ve çıtır bacon şekerlemesiyle hazırlanan ‘Smoke’ harika. Tabii, martini bardağında sunulan espresso tiramisu martiniyi de tatmakta yarar var. Yemekten sonra vaktiniz varsa sohbetinize ‘Wiseman’ ‘Truffle on the Rocks gibi kokteylleri tadarak devam edebilirsiniz.

YEMEK SONRASI COŞKULU EĞLENCE

Sanatla harmanlanmış şık oturma alanlarıyla dolu Carla’da pazar günleri harika brunch var. Pazartesi günleri kapalı olan işletmede salıdan cumaya 12.00-17.00 arası öğle yemeği, 18.00-23.00 arası da akşam yemeği servis ediliyor. Cumartesi ve pazar günleri akşam yemeğinden sonra 22.00’den itibaren Happy Hour partileri düzenleniyor. Geç saatlerde midesi kazınanlar, Happy Hour özel menüsünden seçim yapıp karnını doyurabilir. Afiyet olsun, iyi eğlenceler.

08 Aralık 2024, Pazar 07:00

'Fine dining' ocakbaşı 'Acolar'

Kuruçeşme ve Arnavutköy, tartışmasız İstanbul yeme-içme ve eğlence dünyasının en gözde adresleri. Ali Ağaoğlu’nun Maslak’ta 2 milyon metrekare alana inşa ettiği Avrupa’nın en büyük karma yaşam projesi Maslak 1453 açıldıktan sonra, eğlence dünyasının yeni çekim noktası oldu ve ünlü markalar şubelerini bir bir bu adreste açmaya başladı. Cahide Palazzo, Yeni Gazino ve Esnaf bunlardan bazıları. Geçen ay bu adreste Acolar adında harika bir ocakbaşı açıldığını duydum. Önceki gün de ziyaret ettim.

22 YILLIK HAYAL GERÇEK OLMUŞ

Mekanın sahipleri, İstanbul’un ünlü gece kulüpleri Fensi, Vitrin ve meşhur Çeşme Alaçatı’nın klasiği haline gelen mekanlarından Limon Köyiçi’nin sahipleri Yasin Becek, Yücel Güler ve Ulaş Gülesur. Üç ortağın hayali bir gün harika bir ocakbaşı açmakmış. Ama şartlar onları gece kulübü açmaya zorlamış. Ortakların hayali 22 yıl sonra, yani geçen ay gerçekleşmiş ve arzu ettikleri mekanı açmışlar. Acolar, 2 katlı, ferah, şık ve dingin, mis gibi bir restoran. Kapıda sizi genç ve güzel bir hanım karşılıyor ve masanıza kadar eşlik ediyor. Garsonlar şık giyimli, son derece kibar ve eğitimliler. Bembeyaz örtülü masaları, tropik süs bitkileriyle süslü salonun sonunda dev bir mangal var. Ama havalandırması o kadar iyi yapılmış ki salona ne et kokusu ne de duman geliyor. İki VIP odası bulunan ikinci katta ise daha çok özel misafirlerini ağırlıyorlar.

ÜRÜNLER ANTEP’TEN GELİYOR

Yolu Maslak’a düşüp de Acolar’ın lezzetlerini tatmak isteyenler için tadıp beğendiklerimi listeliyorum. Baharat ve meze ürünleri Antep’ten geliyormuş. Mezelerden humus, babaganuş, Beyrut muhammara, kırmızı pancarlı kısır, Antep peyniri. Salatalardan tablacık salata, gavurdağı salata. Ara sıcaklardan patlıcan söğürme, sıcak ot kavurma, közlenmiş sarımsak ve arpacık soğan. Kebaplardan yağlı kara, çıtır kanat, fıstıklı kebap, küşleme ve uykuluk. Tatlılardan da un helvasını mutlaka tatmalısınız. Afiyet olsun.

01 Aralık 2024, Pazar 07:00

Gerçek Japon Take Sushi

Japon mutfağı son yıllarda müthiş bir atağa geçti ve dünyada en saygı gören mutfaklar arasında zirveye yerleşti. Bunun nedeni; yemeklerin hafif, sağlıklı, mevsimsel olması ve ürün kalitesi konusunda saplantılı olmalarıdır. Son yıllarda Türkiye’de art arda Japon restoranları açılmaya başladı. Türklerin bu lezzetleri çok sevip benimsemesiyle, ülkemizde yıllardır hüküm süren İtalyan ve Fransız mutfaklarının pabucu dama atılmaya başladı. Yazımın başlığını okuyup “Gerçek Japon da neymiş?” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Bunun sebebi, Türkiye’de açılan Japon restoranlarının şeflerinin çoğunun Japon olmamasıdır; çoğu Koreli, Taylandlı veya Vietnamlı. Sebebiyse bu şeflerin gerçek Japon şeflere göre maliyetlerinin daha uygun olması. Bugün sizi, dünyaca ünlü Japon şef Hiroki Takemura’nın açtığı Take Sushi’ye götüreceğim.

YEMEK DEĞİL, ADETA BİR SANAT

Turizm sektöründe yurt içi ve yurt dışında yaptığı yatırımlarla bilinen Dorak Holding, geçen yaz Take Sushi’nin ilk şubesini Şef Hiroki Takemura ile Kapadokya’da açmıştı. Markanın ikinci şubesi de 15 gün önce Cihangir’de açıldı. Türkiye’nin ilk zincir balık restoranı olan Sur Balık’ı sanırım hepiniz biliyorsunuz. Take Sushi, onun giriş katında yer alıyor. Cihangir’in bohem havasını solumak isteyenler için cadde üzerinde de masaları var. Şef Takemura, restoranında çok rağbet gören sushilerin yanı sıra Japon mutfağının en leziz tadlarını da sunuyor.

ZENGİN MENÜDEN SEÇ, BEĞEN

Şefin mutfağından yaklaşık 74 farklı suşi, noodle ve Japon yemeği çıkıyor. Restoranın kış için hazırladığı ve benim tadıp beğendiğim lezzetleri listeliyorum: Başlangıçlardan Sashimi, Patato, Green Salad, Cheese Edamame, Ebi Mayo, Tori Teba veya Tempura Moriawase. Ana yemeklerden ise Chicken-Beef Katsu, Tori Karaage ve Beef Yakisoba var. Nigiri ve roll seviyorsanız, Sake, Otoro, Tako, Suzuki, Unagi, Tamago, Tekka, Maki, Kappa, Oshinko, Seaweed, Dynamite, Salmon ve Sea Bass Ceviche seçeneklerini deneyebilirsiniz. Afiyet olsun!

24 Kasım 2024, Pazar 07:00

Abdi Bey Karaköy'de açıldı

Tarihi dokusu ve muhteşem Boğaz manzarası, yalıları ve iki kıtayı birbirine bağlayan gerdanlığı andıran köprüleriyle dünyaca ünlü İstanbul, büyüleyici ambiyanslara ve nefis mutfaklara sahip yüzlerce farklı tarzda restoranıyla gastronomi severlerin en gözde durağı olmaya devam ediyor. Gelin, sizi bu hafta Karaköy Bankalar Caddesi’ndeki The Galata Hotel’in terasında yeni açılan Abdi Bey Lokantası’na götüreyim.

TARİHİ DOKU VE BÜYÜLEYİCİ MANZARA

Haliç ve Tarihi Yarımada manzaralı, 90 kişi kapasiteli Abdi Bey, ne modern bir meyhane ne salt bir lokanta, ne de sadece bir restoran. Burası, dünyanın dört bir köşesinde fine dining hizmet veren işletmelerle boy ölçüşebilecek kapasitede. Minimal mobilyaların, ferah, soft renklerin hâkim olduğu işletme, haftanın her günü sabah kahvaltı servisiyle açılıp, öğle ve akşam yemeğiyle gecenin geç saatlerine kadar hizmet veriyor. Şef Onur Kutluca, Anadolu’nun dört bir köşesinden derlediği tariflerle geleneksel lezzetleri modern dokunuşlarla bir araya getirip misafirlerine eşsiz tatlar sunuyor. Günün ya da gecenin hangi saatinde giderseniz gidin, eşsiz İstanbul manzarasına karşı kokteyllerinizi yudumlayabilir, nefis kokteyllerle damağınızı şımartabilirsiniz.

LEZZETLERDEN ÖNE ÇIKANLAR

Yemeğe Girit Ezme, Vişneli Yaprak Sarma, Yeşil Elmalı Atom, Levrek Marine, İçli Köfte, Ciğer Tava ve Tarsus humus ile başlayabilirsiniz. Ara sıcaklardan Kuzu Böbrek, Kıymalı Mücver, İçli Köfte ve Abdi Bey Kuzu Ciğer, şefin spesiyallerinden öne çıkanlar arasında. Mutfak kültürümüzün mihenk taşlarından Tek Şişte Adana, Fıstıklı ve Sarımsaklı Beyti Kebabı, Adana Kebap, Sarımsaklı Beyti ve Ciğer Şiş, damaklara ziyafet çeken türden. Tatlıya düşkünseniz, havuç dilim baklava, cennet çamuru, damla sakızlı sütlaç, Antep Fıstıklı Sac Arası, İrmik Kaymağı ve Toz Fıstık ile lezzet yolculuğunuza veda edebilirsiniz.

17 Kasım 2024, Pazar 07:00

Vakko Hotel Sumahan Bosphorus açıldı

Yaklaşık bir asırdır “Moda Vakkodur” sloganıyla Türkiye’nin lüks markası olarak öne çıkan Vakko, iki yıl önce Nişantaşı’nda ilk otelini açarak turizm sektörüne girmişti. Vakko, lüks konaklama sektörüne Çengelköy sahilinde geçen hafta açtığı Vakko Hotel Sumahan Bosphorus ile devam ediyor. Tarihi 19. yüzyıla dayanan oteli mimar Pierre Beucler tasarlamış. Muhteşem Boğaz manzarasına sahip oteli önceki gün ziyaret ettim.

BİRBİRİNDEN FARKLI 12 ODA

Tarihi bir dokuda, geçmişin romantizmini zamansız çizgisiyle buluşturan otelin, 30 ile 60 metrekare arasında değişen taş duvarlı, kemerli pencereli üç farklı tipte 12 odası var. Premiere Room Bosphorus’ta, Boğaz manzaralı odalarda king-size yatak, şömine ve geniş banyolar bulunuyor. Studio Suite Bosphorus, ferah yatak odası, şömineli oturma alanı ve lüks banyo özellikleriyle dikkat çekiyor. İki katlı Signature Maisonette Bosphorus ise geniş alanın yanı sıra özel bahçe terasına, king-size yatağa ve tam donanımlı lüks banyoya sahip. Otelde, kendini yenilenmiş ve gençleşmiş hissetmek isteyen misafirler için hamam, SPA ve sağlıklı yaşam merkezi de mevcut.

BOĞAZ MANZARASINDA ENFES YEMEKLER

Otelin Le Specialità adlı İtalyan restoranının mutfağından leziz otantik yemekler çıkıyor. Hardal soslu Robespierre, taze tonnarello alla carbonara ve pizzaları müthiş. Paris’in yemek zevkini İstanbul’a taşıyan Fransız restoranı Caviar Kaspia, 1927 yılında Fransa’da açılıp zaman içinde dünya çapında ün kazanmış bir işletme. Paris’teki zarafeti ve lezzeti Boğaz’a taşıyan restoran, pazartesi günleri kapalı. Burada haftanın 6 günü canlı müzik performansları ve DJ’ler ile özel partiler ve eğlenceler düzenleniyor. Vakko L’Atelier Patisserie, zarif sunumları ve yeni tatlarıyla çay saatlerini şölene dönüştürüyor. Kahvaltıda, Fransız tarzı taze kruvasan ve pain perdu gibi seçeneklerin yanı sıra, yumurta yemekleri, açai kaseleri ve pankekler sunuluyor. Otelin teknesiyle, tüm gün boyunca her yarım saatte bir Kuruçeşme İskelesi’nden otelin güvertesine ulaşım sağlanıyor.

10 Kasım 2024, Pazar 07:00

Özgürlüğün müziği caz Sirkeci'de

Caz, Afrikalı köle işçilerin ağır koşullar altında çalışırken hem isyanlarını dile getirdikleri hem de motive oldukları bir müzik türüdür. 1880’lerde New Orleans’ta gelişmeye başlayan caz, 1920’lerin başında New York, Los Angeles ve Chicago’da geniş kitleler tarafından sevilerek dünyanın en popüler müzik türlerinden biri haline gelmiştir. Türk insanının müzik zevkine dair genel bir çıkarım yapacak olursak, caz müziği en uzak hissedilen müzik türlerinden biridir. Dolayısıyla bu müzik, ülkemizde maalesef hiçbir zaman hak ettiği yere gelemedi. Elit çevrelerde ciddi sayıda bu müziği seven olduğunu biliyorum. “Cazı çok seviyorum ama gideceğim kaliteli bir kulüp bulamıyorum” diyenler için, gelin sizi New Orleans’taki kulüpleri aratmayacak kadar harika bir caz kulübüne götüreyim.

GREGOR JAZZ CLUB

Çiçeği burnundaki caz kulübün yeri, Osmanlı Dönemi’nde Prusyalı Mimar August Jasmund tarafından Sirkeci’de Germanya Han olarak inşa edildi. 2021’den bu yana OrientBank Hotel olarak hizmet veren otelin alt katında, eylülde açıldı. İngiliz tarzı dekorasyonu, harika aydınlatma sistemi, ayna detayları ve deri koltuklarıyla gerçekten çok elit bir mekan. İstanbul’un en iyi ve en iddialı caz kulübü olma yolunda ilerleyen George, İstanbul’da canlı caz müziği eşliğinde keyifli bir akşam geçirmek isteyenler için farklı seçeneklerden biri olabilir.

CAZ EŞLİĞİNDE LEZİZ YEMEKLER

Caz müziğiyle kulaklarına ziyafet çekmek isteyen misafirler için nefis bir de yemek menüsü hazırlanmış. Hindistan cevizi, lime, acı ezme püresi ve tereyağlı koçan mısır ile hazırlanan kerevit çorbası; renkli çeri domatesler, balzamik ve roka ile hazırlanan Burrata salatası; kıtır tereyağlı patates, hollandez sos ve soyalı yumurta ile hazırlanan dana tartar ve dana yanak, menüde göze çarpan lezzetlerden bazıları. Bu ay boyunca Fulya Akça, Bora Çeliker, Ayşen Zülfikar ve Esra Kayıkçı gibi caz sanatçıları kulüpte canlı performans sergileyecek. Meraklısına duyurulur.

03 Kasım 2024, Pazar 07:00

Enfes Boşnak yemekleri Nişantaşı'nda

Anadolu’da yüzyıllardır var olan Boşnak mutfağı; hamur işi, et ve süt ağırlıklı leziz yemekleriyle ünlüdür. Osmanlı’dan Avusturya- Macaristan’a uzanan tarihi etkileşimlerle eşsiz bir lezzet sentezi oluşturan Boşnak mutfağı, son yıllarda İstanbul’da ciddi bir yükselişe geçti. Hepimizin bir Güney Slav halkı mensubu, namıdiğer Boşnak göçmeni tanıdığı vardır. Saraybosnalı Boşnak ailenin kızı olan Gönül Tuzla da benim tanıdıklarımdan biri. 15 gün önce Nişantaşı Reasürans Çarşısı içinde ‘Gönülden’ adını verdiği butik bir restoran açtı.

İKİ YEMEK KÜLTÜRÜ BİR ARADA

Çocuk yaşta Boşnak yemeklerinin detaylarını aile büyüklerinden öğrenen Gönül Hanım, Arnavut bir aileye gelin gidince, iki farklı kültürün yemeklerini birleştirip çok özel bir menü yaratmış. Amacı; Boşnak ve Arnavut ev yemeklerini semt sakinlerine, beyaz yakalılara ve turistlere Anadolu’da yüzyıllardır var olan Boşnak mutfağı; hamur işi, et ve süt ağırlıklı leziz yemekleriyle ünlüdür. Osmanlı’dan Avusturya- Macaristan’a uzanan tarihi etkileşimlerle eşsiz bir lezzet sentezi oluşturan Boşnak mutfağı, son yıllarda İstanbul’da ciddi bir yükselişe geçti. Hepimizin bir Güney Slav halkı mensubu, namıdiğer Boşnak göçmeni tanıdığı vardır. Saraybosnalı Boşnak ailenin kızı olan Gönül Tuzla da benim tanıdıklarımdan biri. 15 gün önce Nişantaşı Reasürans Çarşısı içinde ‘Gönülden’ adını verdiği tattırmak. ‘Gönülden’, butik bir işletme olduğu için her yemek günlük olarak mekanın açık mutfağında misafirler önünde pişirilip servis ediliyor. Masalara yemek servisini de kendisi yapmayı tercih eden Gönül Hanım, misafirlerine yemekleri hakkında bilgiler veriyor. Hatta çok beğendiğiniz lezzet varsa onun tarifini de paylaşmaktan mutluluk duyuyor.

FİYATLAR HER KESEYE UYGUN

‘Gönülden’in mutfağında yok yok. Glutensiz ve şekersiz kekler, kurabiyeler, Boşnak mantısı ve böreği, çeşit çeşit zeytinyağlılar, vişneli sarma, etli kuru fasulye ve bademli pilav başta olmak üzere her gün taze taze üretiliyor. Genellikle kıyma ile yapılan Boşnak mantısı satırla kıyılmış etle hazırlıyor. Tatlı ve kekleri şeker ile değil hurma ile tatlandırıyor. Unsuz ve şekersiz fındık unu ile yapılan kek müthiş. Boşnak mutfağının olmazsa olmazlarından cevapi köfte, kaymacina, soka, palaçinka, izlivaça, mahluta, Bosanski lonac, kurgusa, kljukusa, supa ve biryan kapama menüde yer alan tatlardan bazıları. Fiyatlar semte göre gerçekten çok ama çok ucuz. Yolunuz semte düşer, farklı lezzetler tatmak isterseniz aklınızda olsun istedim. Afiyet olsun!

27 Ekim 2024, Pazar 07:00

Obruk Kervansaray Müze Oteli

Selçuklu Devleti’ne iki yüz yıl başşehirlik yapmış olan Konya, hangi inançtan, hangi dilden ve hangi ırktan olursa olsun, insan olabilen herkesi iyiliğe ve güzelliğe davet eden bir özelliğe sahip. MÖ 7400 ve 6200 yılları arasında18 Neolitik yerleşim katmanına ev sahipliği yapan Konya’nın Karatay bölgesindeki 800 yıllık Selçuklu Kervansarayı, 2 ay önce aslına uygun restore edilip müze otel olarak açılmıştı. Geçen hafta, 12. yüzyılda İbn-i Arabi ile Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin buluştuğu Konya’daki bu rüya gibi müze otele gittim ve gördüklerimi sizlere aktaracağım.

TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK LAVANTA BAHÇESİ

Bozkırın ortasındaki Obruk Kervansaray Müze Otel, eşsiz ve ihtişamlı bir zanaat eseri. Çevresi Türkiye’nin en büyük lavanta bahçesine dönüştürülmüş. Dünyanın dört bir yanındaki benzer ruhlarla buluşturma, anlamlı güzellikleri keşfetme ve şekillendirme arzusuyla Dr. Cem Kınay yatırımıyla turizme kazandırılan kervansarayın kapısına geldiğinizde, ruhu dinlendiren büyüleyici bir çekicilikle karşılaşıyorsunuz.

Kapıdan içeri adım attığınızda geniş bir avlu sizi karşılıyor. Sağ ve sol tarafında Rumi Tat ve Koku Müzesi yer alıyor. Mutfak malzemelerinden masa ve sandalyelere kadar tarihi malzemelerle donatılan avludan otel bölümüne giriliyor. Geçmişte yolcuların atlarıyla birlikte konakladıkları 13 ahır, inanılmaz güzellikte sanat eseri odalara dönüştürülmüş. Her oda yerden ısıtmalı ve banyolarında Türk hamamı bulunuyor.

GEÇMİŞE YOLCULUK YAPMAK İSTER MİSİNİZ?

170 metre derinliğe sahip, 145 metrelik kısmı suyla dolu olan Türkiye’nin en büyüğü Kızören Obruk Gölü, otelin 50 metre ilerisinde. Oteli görmek büyük bir ayrıcalık ama sırf buraya damak çatlatan leziz yöresel yemekleri tatmak için bile gidilebilir. Tarih, kültür ve manevi mirasını tanıtmaya yönelik çeşitli sergilere de ev sahipliği yapan kervansaray, dünyada tek olma özelliğine sahip. Değerli tarihi eserler ve yüzyıllar öncesine ait obje ve sanat eserleriyle geçmişe yolculuk yapmayı hayal eden gezginlere duyurulur.