Yaklaşık bir asırdır “Moda Vakkodur” sloganıyla Türkiye’nin lüks markası olarak öne çıkan Vakko, iki yıl önce Nişantaşı’nda ilk otelini açarak turizm sektörüne girmişti. Vakko, lüks konaklama sektörüne Çengelköy sahilinde geçen hafta açtığı Vakko Hotel Sumahan Bosphorus ile devam ediyor. Tarihi 19. yüzyıla dayanan oteli mimar Pierre Beucler tasarlamış. Muhteşem Boğaz manzarasına sahip oteli önceki gün ziyaret ettim.
BİRBİRİNDEN FARKLI 12 ODA
Tarihi bir dokuda, geçmişin romantizmini zamansız çizgisiyle buluşturan otelin, 30 ile 60 metrekare arasında değişen taş duvarlı, kemerli pencereli üç farklı tipte 12 odası var. Premiere Room Bosphorus’ta, Boğaz manzaralı odalarda king-size yatak, şömine ve geniş banyolar bulunuyor. Studio Suite Bosphorus, ferah yatak odası, şömineli oturma alanı ve lüks banyo özellikleriyle dikkat çekiyor. İki katlı Signature Maisonette Bosphorus ise geniş alanın yanı sıra özel bahçe terasına, king-size yatağa ve tam donanımlı lüks banyoya sahip. Otelde, kendini yenilenmiş ve gençleşmiş hissetmek isteyen misafirler için hamam, SPA ve sağlıklı yaşam merkezi de mevcut.
BOĞAZ MANZARASINDA ENFES YEMEKLER
Otelin Le Specialità adlı İtalyan restoranının mutfağından leziz otantik yemekler çıkıyor. Hardal soslu Robespierre, taze tonnarello alla carbonara ve pizzaları müthiş. Paris’in yemek zevkini İstanbul’a taşıyan Fransız restoranı Caviar Kaspia, 1927 yılında Fransa’da açılıp zaman içinde dünya çapında ün kazanmış bir işletme. Paris’teki zarafeti ve lezzeti Boğaz’a taşıyan restoran, pazartesi günleri kapalı. Burada haftanın 6 günü canlı müzik performansları ve DJ’ler ile özel partiler ve eğlenceler düzenleniyor. Vakko L’Atelier Patisserie, zarif sunumları ve yeni tatlarıyla çay saatlerini şölene dönüştürüyor. Kahvaltıda, Fransız tarzı taze kruvasan ve pain perdu gibi seçeneklerin yanı sıra, yumurta yemekleri, açai kaseleri ve pankekler sunuluyor. Otelin teknesiyle, tüm gün boyunca her yarım saatte bir Kuruçeşme İskelesi’nden otelin güvertesine ulaşım sağlanıyor.
Caz, Afrikalı köle işçilerin ağır koşullar altında çalışırken hem isyanlarını dile getirdikleri hem de motive oldukları bir müzik türüdür. 1880’lerde New Orleans’ta gelişmeye başlayan caz, 1920’lerin başında New York, Los Angeles ve Chicago’da geniş kitleler tarafından sevilerek dünyanın en popüler müzik türlerinden biri haline gelmiştir. Türk insanının müzik zevkine dair genel bir çıkarım yapacak olursak, caz müziği en uzak hissedilen müzik türlerinden biridir. Dolayısıyla bu müzik, ülkemizde maalesef hiçbir zaman hak ettiği yere gelemedi. Elit çevrelerde ciddi sayıda bu müziği seven olduğunu biliyorum. “Cazı çok seviyorum ama gideceğim kaliteli bir kulüp bulamıyorum” diyenler için, gelin sizi New Orleans’taki kulüpleri aratmayacak kadar harika bir caz kulübüne götüreyim.
GREGOR JAZZ CLUB
Çiçeği burnundaki caz kulübün yeri, Osmanlı Dönemi’nde Prusyalı Mimar August Jasmund tarafından Sirkeci’de Germanya Han olarak inşa edildi. 2021’den bu yana OrientBank Hotel olarak hizmet veren otelin alt katında, eylülde açıldı. İngiliz tarzı dekorasyonu, harika aydınlatma sistemi, ayna detayları ve deri koltuklarıyla gerçekten çok elit bir mekan. İstanbul’un en iyi ve en iddialı caz kulübü olma yolunda ilerleyen George, İstanbul’da canlı caz müziği eşliğinde keyifli bir akşam geçirmek isteyenler için farklı seçeneklerden biri olabilir.
CAZ EŞLİĞİNDE LEZİZ YEMEKLER
Caz müziğiyle kulaklarına ziyafet çekmek isteyen misafirler için nefis bir de yemek menüsü hazırlanmış. Hindistan cevizi, lime, acı ezme püresi ve tereyağlı koçan mısır ile hazırlanan kerevit çorbası; renkli çeri domatesler, balzamik ve roka ile hazırlanan Burrata salatası; kıtır tereyağlı patates, hollandez sos ve soyalı yumurta ile hazırlanan dana tartar ve dana yanak, menüde göze çarpan lezzetlerden bazıları. Bu ay boyunca Fulya Akça, Bora Çeliker, Ayşen Zülfikar ve Esra Kayıkçı gibi caz sanatçıları kulüpte canlı performans sergileyecek. Meraklısına duyurulur.
Anadolu’da yüzyıllardır var olan Boşnak mutfağı; hamur işi, et ve süt ağırlıklı leziz yemekleriyle ünlüdür. Osmanlı’dan Avusturya- Macaristan’a uzanan tarihi etkileşimlerle eşsiz bir lezzet sentezi oluşturan Boşnak mutfağı, son yıllarda İstanbul’da ciddi bir yükselişe geçti. Hepimizin bir Güney Slav halkı mensubu, namıdiğer Boşnak göçmeni tanıdığı vardır. Saraybosnalı Boşnak ailenin kızı olan Gönül Tuzla da benim tanıdıklarımdan biri. 15 gün önce Nişantaşı Reasürans Çarşısı içinde ‘Gönülden’ adını verdiği butik bir restoran açtı.
İKİ YEMEK KÜLTÜRÜ BİR ARADA
Çocuk yaşta Boşnak yemeklerinin detaylarını aile büyüklerinden öğrenen Gönül Hanım, Arnavut bir aileye gelin gidince, iki farklı kültürün yemeklerini birleştirip çok özel bir menü yaratmış. Amacı; Boşnak ve Arnavut ev yemeklerini semt sakinlerine, beyaz yakalılara ve turistlere Anadolu’da yüzyıllardır var olan Boşnak mutfağı; hamur işi, et ve süt ağırlıklı leziz yemekleriyle ünlüdür. Osmanlı’dan Avusturya- Macaristan’a uzanan tarihi etkileşimlerle eşsiz bir lezzet sentezi oluşturan Boşnak mutfağı, son yıllarda İstanbul’da ciddi bir yükselişe geçti. Hepimizin bir Güney Slav halkı mensubu, namıdiğer Boşnak göçmeni tanıdığı vardır. Saraybosnalı Boşnak ailenin kızı olan Gönül Tuzla da benim tanıdıklarımdan biri. 15 gün önce Nişantaşı Reasürans Çarşısı içinde ‘Gönülden’ adını verdiği tattırmak. ‘Gönülden’, butik bir işletme olduğu için her yemek günlük olarak mekanın açık mutfağında misafirler önünde pişirilip servis ediliyor. Masalara yemek servisini de kendisi yapmayı tercih eden Gönül Hanım, misafirlerine yemekleri hakkında bilgiler veriyor. Hatta çok beğendiğiniz lezzet varsa onun tarifini de paylaşmaktan mutluluk duyuyor.
FİYATLAR HER KESEYE UYGUN
‘Gönülden’in mutfağında yok yok. Glutensiz ve şekersiz kekler, kurabiyeler, Boşnak mantısı ve böreği, çeşit çeşit zeytinyağlılar, vişneli sarma, etli kuru fasulye ve bademli pilav başta olmak üzere her gün taze taze üretiliyor. Genellikle kıyma ile yapılan Boşnak mantısı satırla kıyılmış etle hazırlıyor. Tatlı ve kekleri şeker ile değil hurma ile tatlandırıyor. Unsuz ve şekersiz fındık unu ile yapılan kek müthiş. Boşnak mutfağının olmazsa olmazlarından cevapi köfte, kaymacina, soka, palaçinka, izlivaça, mahluta, Bosanski lonac, kurgusa, kljukusa, supa ve biryan kapama menüde yer alan tatlardan bazıları. Fiyatlar semte göre gerçekten çok ama çok ucuz. Yolunuz semte düşer, farklı lezzetler tatmak isterseniz aklınızda olsun istedim. Afiyet olsun!
Selçuklu Devleti’ne iki yüz yıl başşehirlik yapmış olan Konya, hangi inançtan, hangi dilden ve hangi ırktan olursa olsun, insan olabilen herkesi iyiliğe ve güzelliğe davet eden bir özelliğe sahip. MÖ 7400 ve 6200 yılları arasında18 Neolitik yerleşim katmanına ev sahipliği yapan Konya’nın Karatay bölgesindeki 800 yıllık Selçuklu Kervansarayı, 2 ay önce aslına uygun restore edilip müze otel olarak açılmıştı. Geçen hafta, 12. yüzyılda İbn-i Arabi ile Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin buluştuğu Konya’daki bu rüya gibi müze otele gittim ve gördüklerimi sizlere aktaracağım.
TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK LAVANTA BAHÇESİ
Bozkırın ortasındaki Obruk Kervansaray Müze Otel, eşsiz ve ihtişamlı bir zanaat eseri. Çevresi Türkiye’nin en büyük lavanta bahçesine dönüştürülmüş. Dünyanın dört bir yanındaki benzer ruhlarla buluşturma, anlamlı güzellikleri keşfetme ve şekillendirme arzusuyla Dr. Cem Kınay yatırımıyla turizme kazandırılan kervansarayın kapısına geldiğinizde, ruhu dinlendiren büyüleyici bir çekicilikle karşılaşıyorsunuz.
Kapıdan içeri adım attığınızda geniş bir avlu sizi karşılıyor. Sağ ve sol tarafında Rumi Tat ve Koku Müzesi yer alıyor. Mutfak malzemelerinden masa ve sandalyelere kadar tarihi malzemelerle donatılan avludan otel bölümüne giriliyor. Geçmişte yolcuların atlarıyla birlikte konakladıkları 13 ahır, inanılmaz güzellikte sanat eseri odalara dönüştürülmüş. Her oda yerden ısıtmalı ve banyolarında Türk hamamı bulunuyor.
GEÇMİŞE YOLCULUK YAPMAK İSTER MİSİNİZ?
170 metre derinliğe sahip, 145 metrelik kısmı suyla dolu olan Türkiye’nin en büyüğü Kızören Obruk Gölü, otelin 50 metre ilerisinde. Oteli görmek büyük bir ayrıcalık ama sırf buraya damak çatlatan leziz yöresel yemekleri tatmak için bile gidilebilir. Tarih, kültür ve manevi mirasını tanıtmaya yönelik çeşitli sergilere de ev sahipliği yapan kervansaray, dünyada tek olma özelliğine sahip. Değerli tarihi eserler ve yüzyıllar öncesine ait obje ve sanat eserleriyle geçmişe yolculuk yapmayı hayal eden gezginlere duyurulur.
Osmanlı’nın son döneminde Adana, Hatay, Gaziantep gibi şehirlerde ortaya çıkan ocakbaşı kültürü, giderek Türkiye geneline yayılıp vazgeçilmez lokantalar arasına girmişti. Ne yazık ki son yıllarda ülkemizde popüler olmaya başlayan Avrupa, Uzakdoğu, Asya ve dünya mutfaklarının ünlü restoranları nedeniyle ocakbaşı lokantaları hayli azalmaya başladı. Siz de mangal başındaki ustaların şişleri çevirerek yaptıkları şov eşliğinde hem gözünüze hem de damağınıza lezzet ziyafeti çekmeyi özleyenlerdenseniz size bir müjdem var.
BAHÇEDE YE İÇERİDE DANS ET
Levent Tenis Kulübü’ne komşu olan No3 Ocakbaşı, üç bölümden oluşuyor. Mangal başında oturmayı sevenler için hem kapalı alanda hem de bahçede iki dev mangal var. DJ müziği eşliğinde karnını doyurup dans etmek isteyenleri yaklaşık 80 kişilik kapalı alana alalım. “Biz bize sohbet edip leziz kebaplar eşliğinde keyifli vakit geçirelim” diyenler ise manolya ağaçları ve botanik bitkilerle bezeli bahçeyi tercih edebilir. Mekan misafirlerinden ayrı, izole bir alanda özel kutlama yapmak isteyenler içinse 20-30 kişilik gruplar için en ideal yer, bahçenin sonunda yer alan VIP bölüm. Bahçe ve VIP bölümde karnınızı doyurduktan sonra eğlenmek isteyenler, kapalı bölüme geçip dans edebilir ve eğlenceye dahil olabilir.
STANDARDIN ÜZERİNDE YEMEKLER
Mekanın şefleri ve ustaları gerçekten işinin ehli. Mezeler ve salatalar abartısız, damak çatlatan türden. Uzun zamandır bir kebapçı, ocakbaşı ya da meyhanede bu kadar leziz yemekler yememiştim. Ustaları, ızgarada etleri o kadar kıvamında pişiriyorlar ki, suyu üzerinde, ıslak ve lokum gibi. Tadıp deneyimlediğim lezzetleri sizin için listeledim: Kuzu kulaklı cacık, muhammara, köpoğlu, tam tekmilli fava, yanmış tereyağı ile sunulan tulum peyniri, gavur dağı salatası, içli köfte, patlıcan söğürme, şaşlık, yağlı kara, ciğer şiş, haşhaşlı kebap ve tahinli kabak tatlısı. Fiyatlarıysa emsallerinin çok çok altında. En ucuzu 95, en pahalısı ise 700 lira. Afiyet olsun, iyi eğlenceler!
Maçka, Nişantaşı, Topağacı ve Teşvikiye, yıllardır İstanbul eğlence hayatının en nezih restoran, bar ve kulüplerine ev sahipliği yapıyor. Bu semtlerin tek eksiği, klas bir semt meyhanesinin olmamasıydı. Bu eksik, geçen hafta Şakayık Sokak ile Avukat Süreyya Ağaoğlu Sokağı’nın köşesinde açılan ‘Teşvikiye Rekolte Semt Meyhanesi’yle tamamlandı. Burası, eski meyhane kültürünü sürdüren klasik bir mekan. Menüsünde hem geçmişten günümüze taşınan Rum ve Türk mezeleri hem de bu eşsiz lezzetlerin günümüze entegre edilmiş modern sunumlarını tadabilirsiniz.
HEM KLASİK HEM MODERN
Jüpiter Group’un patronu Tayfun Topal’ın açtığı mekanın iki cephesi iki ayrı sokağa bakıyor. Botanik bitkilerle bezenmiş beyaz masa örtülü meyhanenin dekorasyonu, göz yormayan, abartısız, sade ama hoş ve dingin. İşletmeciliğini Asım Yıldız’ın yaptığı mekanın personeli son derece kibar ve mesafeli. Tam da semte yakışan bir personel profili. 16.00-01.00 arası açık olan mekanda, kulakları tırmalamayan, rahat rahat birbirinizi duyup sohbet edebileceğiniz hafif tonda müzik çalıyor. Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Sezen Aksu ve Ferdi Özbeğen gibi seçkin sanatçılar, yemeğiniz boyunca sizi zamanda harika bir yolculuğa çıkarıyor.
FİYATLAR SEMTE GÖRE ÇOK MAKUL
Nişantaşı çevresinde eğlenmenin faturasının çok yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama buranın fiyatları emsallerine göre gerçekten çok makul. Mesela, 2 kişilik mezeler 164-224 lira arasında değişiyor. Ancak porsiyonlar bol kepçe ve doyurucu. Ev kıvamında, annemizin yaptığı tarzdaki yemek ve mezelerden oluşan menüde yok yok. Mezelerden; kabak çiçeği dolması, Girit ezme, fava, isli hurmalı enginar, Ermeni pilaki, pastırmalı humus ve patlıcan salatası nefis. Mezeyle yetinmeyenler için fiyatı 168-386 lira arasında olan ara sıcaklardan beğendili ızgara ahtapotu önereceğim. Fiyatı 386 lira. Ana yemeklerin fiyatları da 420 ila 780 lira arasında değişiyor. Tatlı fiyatları 220 lira civarında. Geceye, tahinli cevizli kabak tatlısıyla veda edebilirsiniz. Afiyet olsun.
İstanbul’un seçkin gastronomi duraklarına bir yenisi daha eklendi. Eğlence sektörünün kalbi Etiler’de açılan Salazar, ‘MediterrAsian’ yani Akdeniz ve Asya mutfağının seçkin yemekleriyle damaklara ziyafet çekmek için arenaya çıkmış. Etiler Akmerkez’i geçip ileriden Tepecik yoluna girince, yaklaşık 200 metre ileride sağdaki bir villada açılan mekan, bir fine dining restoran. Salazar, menüsünü mevsime özel taze ürünlerle sürekli güncelleyip öğle ve akşam misafirlerine sunuyor.
Akdeniz ve Asya Mutfağı Bir Arada
Mekanın dekorasyonunda yeşil, mavi ve beyaz tonlar kullanılmış. 300 metrekare alan üzerine kurulu mekanın harika bir de bahçesi var. Üç tarafı ve yüksek tavanı tamamen cam ve açılıp kapanabilen raylı sistemle donatılmış. Son derece ferah ve huzurlu olan mekanın işletmeciliğini Doğukan Ateşok yapıyor. Salon ve personel yönetimi de Alican Mekanoğlu’na emanet edilmiş. Şef Kadir Aytekin’in mutfağında yok yok. Çok zengin bir menüye sahip Salazar, hem deniz mahsulleri hem de et sevenlerin damak zevkine hitap eden türden.
Seçmekte Zorlanacağınız Harika Lezzetler
Yemeğe sofistike bir tatla başlamak istiyorsanız ıstakozlu ve havyarlı tost müthiş. Üzerinde patlamış mısır, karides ve havyarla servis edilen közde patates gerçekten şaşırtıcı. Robata ızgarasında pişirilen levrek ve T-bone biftek, adeta bir sanat eseri gibi servis ediliyor. Ördek sevenlere üç gün dinlendirilmiş tandırda ördeği öneririm. Damağınızı evrensel lezzetlerle tatlandırmak isterseniz sushi menüsüne de göz atabilirsiniz. Lobster Roll, California Roll, Acılı Karides Roll, Tuna ve Salmon sashimi ve nigirileri ana yemek ve başlangıç olarak da sipariş edebilirsiniz. Finali armutlu muhallebi ile yapmanızı ısrarla öneririm. Mekan, cuma ve cumartesi akşamları saat 22:30’dan itibaren ünlü DJ performanslarıyla canlanıyor. Pazar akşamüstleri düzenlenen happy hour etkinlikleri de oldukça eğlenceli geçiyormuş. Yeni bir yer keşfetmek isteyenler için ideal bir yer. Afiyet olsun, iyi eğlenceler.
Sanatı, müziği, mimarisi ve tarihiyle ünlü İtalya, olağanüstü lezzetleriyle de gastronomi dünyasında önemli bir yere sahip. Türk damak tadına çok uygun olduğu için ülkemizde art arda yeni İtalyan lokantaları açılıyor. Kuzey İtalya’nın Lombardiya Bölgesi’nin zengin gastronomi kültürünü İstanbul’a taşıyan Monteverdi Restaurant, Conrad İstanbul Bosphorus’un bahçe katında açıldı. Şef Nicole Scandella, doğup büyüdüğü Lombardiya mutfağının renk, tat ve koku yelpazesini, lezzet odaklı ve yenilikçi yorumuyla İstanbullular için Barok besteci Claudio Monteverdi’den ilham alarak hazırlamış.
ŞEFİN İMZA TABAKLARI
Misafirlerine her anı özenle tasarlanmış bir deneyim sunmayı hedefleyen restorana, otelin sağındaki kapıdan giriliyor. Yeşilliklerle bezeli bahçeye bakan restoranın dekorasyonunu dünyaca ünlü LW Design ile Has+Koen Mimarlık yapmış. Ferahlığı, şıklığı ve atmosferiyle gözlere ziyafet çeken Monteverdi’nin menüsündeki Grana Padano, Gorgonzola ve Taleggio peynirleri; Coppa ve Salame Milano başta olmak üzere Lombardiya’nın ünlü kurutulmuş etleri damaklara nefis bir şölen sunuyor. Şefin sunumları, yemekten öte adeta her tabakta bir sanat eserine dönüşüyor. El yapımı makarnaları, özgün soslarla birleştirerek sunan şefin bölgeye has Gremolada sosla hazırladığı Ossobuco, Negroni Tuna, Piemonte fındıkları ve porçini mantarla yapılan risotto, emsallerinden çok farklı. Taze meyveler ve hafif kremalarla hazırlanan Hindistan cevizi, çarkıfelek meyvesi ve mango aromalı Meringa, tatlı keyfinizi zirveye taşıyacak türden.
YEMEKTEN SONRA EĞLENCE
İtalyan yemeklerine en yakışan içki hiç kuşkusuz şaraptır. Alp Dağları’nın serin ikliminde yetişen Nebbiolo üzümlerinden üretilen, kırmızı meyve ve hafif baharatlı Valtellina mutlaka tadılmalı. Kült klasik Türk şaraplarını ve daha nicelerini kavında bulunduran restoran, haftanın her günü açık. Cuma ve cumartesi günleri ünlü DJ’ler gece 01.00’e kadar harika müzikler çalıyor. 18.30-23.00 saatleri arasında açık olan restoran, ekim sonu itibarıyla öğle yemekleri için de servis vermeye başlayacak. Afiyet olsun, iyi eğlenceler!