Sevgili dünlük, inanması zor ama maalesef yeniden karantina günlerimize döndük. Virüsün inatçılığı, bizlerin önlemleri yeterince ciddiye almamış olmamız, deprem vs. derken hooopp yeniden evlerdeyiz. Geçtiğimiz mart ayında ne olduğunu hiç anlamadan, evlerde bulmuştuk kendimizi. İşimizden, arkadaşlarımızdan, sosyal alışkanlıklarımızdan bir anda uzak kalmıştık.
Pandemi; bize sadece geçmiş zamanlarda yaşanan bir olgu gibi geliyor, hiçbir şey ifade etmiyordu. Doğal olarak, bilinçsizce kendimizi içinde bulduğumuz bu süreçte, içimizden ne gelirse onu yaptık. Bazen harika işler çıkardık, bazen abartıp saçmaladık. Ancak madem yeniden iş başa düştü, biz bu kez aynı hatalara düşmeyeceğiz.
Bu hafta sonu tüm ülke evlerinde, tam bir karantinaya girecek. Bu da demek oluyor ki, KARANTİNA 2. Sezon, yeni bölümleriyle bizlerle. Tekrar aynı hatalara düşmeyelim diye hem kendime, hem size minik bir liste hazırladım.
Gereksiz kilolar aldık
Sizce de ilk seferinde, yemek olayını biraz abartmadık mı? Evet ne yapacağımızı şaşırmış bir haldeydik ancak ülkede savaş yoktu, kıtlık yoktu. Buna rağmen bana göre hatalı bir psikoloji ile kendimizi çok fazla yemeğe verdik. Undan, şekerden, yağdan gelen mutluluğa kandık.
Virüsten uzak duralım derken, obezitenin kollarına koştuk. Hatırlarsak pide, lahmacun, ekmek, pişi, börek yapmak için seferber olduk, marketlerde maya bırakmadık. İlk boşalan reyonlar, makarna reyonlarıydı. Her gün çeşit çeşit tatlı, kek, kurabiye yaptık. Yarın yokmuşçasına yedik. Oysa “YARIN” vardı. Hatta karantinanın sonu, yazdı. Her birimiz aldığımız kiloların derdine düştük bu kez.
Acil spora başlamaya çalışmalar, diyet programları, salata, yoğurt, yürüyüş. Ülkenin büyük bir kısmı, sınava bir gece önce çalışmaya başlayan ortaokul çocuğuna dönüştük. Oysa baştan bu hataya düşmemeliydik. Çok gereksiz kilolar aldık. Şimdi daha bilinçli seçimlerin zamanı! Kış bahara dönünce, tiril tiril beyaz tshirtlerle Kordon’da gezinirken, “Ohh be iyi ki hem kiloma hem sağlığıma dikkat etmişim.” diyelim. Hepimizin önünde iki yol var. Biz doğru olanından yürüyelim. Bol bol sebzenin yetiştiği harika bir şehirde yaşıyoruz. Bunun tadını çıkaralım. 2. Sezon’da karantinanın canına okuyalım!
Online alışveriş
Restoranlar, kafeler kapalı. Karantinada tatile de gidilmiyor. Bir boşlukta alışveriş merkezine gidilip para da harcanmıyor. Böyle olunca bir miktar düşüyor harcamalar. Geçmişte tecrübe ettik bunu. Peki sonra ne mi oluyor? İnternet alışverişi yapılıyor. Bir anda, hayatlarımızın orta yerinde bulduğumuz, “ekranı yukarı kaydır al!” çılgınlığına kapılıyoruz. Herkesin ihtiyaçları belli, buna denecek hiç bir şey yok. Üstelik çoğu zaman bir mağazadan satın almaktan çok daha avantajlı oluyor, özellikle indirim dönemlerinde. Ancak bunun üstüne sormak istiyorum; “GEÇEN KARANTİNADA YAPTIĞINIZ ONLINE ALIŞVERİŞLERİN KAÇ TANESİ GERÇEK İHTİYACINIZDI?” Bunu lütfen yüksek sesle okuyun, üstüne düşünün.
Açıkçası, ihtiyaç fazla alınmış bir ürünün hiç kimseye hayrı, faydası olduğunu düşünmüyorum. Özellikle tekstil ürünleri için hatırlatmam lazım. Dünya sizi hep itecek; “Onu al, bunu giy, daha güzel görün!“ diyecek. Oysa, temiz giyinsek yetecek bir dönemdeyiz şu an. Diyeceğim o ki, siz daha iyisini bilirsiniz ama kredi kartı özetleriniz geldiğinde, pişmanlık yaşamamak için, SADELEŞİN lütfen. Sadeleşmek iyidir, iyi hissettirir, güvenlidir. Bu süreçte yapmadığınız ek harcamalarınızı biriktirin, daha güzel bir şeye vesile olsun. Bu kez daha iyi notla geçelim bu sınavdan. Allah hepimize zihin açıklığı versin...