Gönlünüzdeki dileklerin gerçekleşeceği ve 2018’in dertlerini unutturacak yeni bir yıl diliyorum sevgili okurlarım. Ama unutmayın. Vücudumuzun yüzde 70’i, dünyamızın da dörtte üçü su biliyorsunuz. Kurduğunuz hayallerin suya düşmesi hep bu yüzden. Onun için, benden size tavsiye; hayallere gömülmeyin. Ama sakın her şeyi de oluruna bırakmayın. Çaba şart.
ALZHEIMER'A DOĞRU
Aylardır dikkat ediyorum, gündem olan her olan bir olayı, en fazla bir ay sonra unutuyoruz. Dolar bir ara 7’nin üstüne çıktığında, gündemimiz “Dolar kuru”ydu. O inerken soğan çıktı ortaya. Bir süre de “Soğan kuru” ile ilgilendik, uğraştık. Şimdi ikisini de unuttuk. Tuluğhan kızımın dediği gibi, Türkiye Alzheimer oldu galiba.
■ Çorlu’dan sonra Ankara’da da tren faciası yaşadık. Birkaç gün ağladık. Ne zaman ki, Ulaştırma Bakanımız, “Demir yolu taşımacılığı güvenli hale geldi” dedi, ooh, bir rahatladık. Hem sinyalizasyonun olmadığını, hem de gidenleri unutuverdık. Alzheimer’dan mı?
■ Bozdağ Bey, “FETÖ övgülerini gündeme getirenler,FETÖ’cüdür” dedi, işitip, seyrettiklerimizi, hak yemeyeyim, istisnalar dışında unuttuk gitti. Tuluğhan’ın kulakları çınlasın.
■ Yurtlarda, kurslarda taciz olayları, bir süredir münferit olaylara dönüştü. Peki toplu olanları ne oldu? Hatırlayanınız var mı? Alzheimer bu işte.
■ “Rumlar Kıbrıs’ta bizim kıta sahanlığımız diye iddia ettiğimiz bölgelerde gaz sondajı yaparsa gereği yapılır” demiş ve İtalyan sondaj gemisinin önünü kesmiştik. Şimdi Exxon Mobil sondaj gemisi Amerikan donanmasının korumasıyla geldi. Gürlemiyoruz bile. Ah, ah! Hep o şifasız hastalıktan.
■ Kadınlar sandığa zarf atacağı zaman baş tacı olurlar. Şimdi yine o zaman. Dikkat ediyor musunuz bilmem. Bırakın büyük şehirleri, ilçe belediyeler de bile kadın adı pek geçmiyor. Mevcut başkanların sadece yüzde 2.8’i kadındı. 31 Mart’ın adaylarının ise yüzde 4’ü kadın. Şimdilik yine unutuldular.
■ “Vazgeçmem” demeyi, kişiye, ambleme bağlılık olarak yorumlayabiliriz de, sandığa gitmemeyi nasıl yorumlayacağız. Peki, sen değil misin pazara gidince bas bas bağıran? Akıl tutulması bu olsa gerek. Benim ön tanım bu. Daha çok şey yazılabilir ama, yeter. Hastalığı siz de fark etmişinizdir.
EV YAPIMI KRİZ
Yeni yıla girerken, tabii ki, herkes cebini düşünüyor. Maaşına 417 lira zam gelen asgari ücretli de, zam alamayacak beyaz yakalı da. Ve tabii emekliler de. Yemek sonrası dizi seyrederken, seçim akıllarına geliyordur belki.
İşverenin derdi daha büyük. Kapananlar, konkordato ilan edenler binlerce. Yani 81 milyon olarak, ekonomik bir kriz yaşıyoruz. Hem de ev yapımı. Tamamen organik. Şekerine, tuzuna katkı yapacak dış güçler de kalmadı. Erbakan Hocayı rahmetle analım. Tepsinin altı da kızardı.
MUTLULUK BİR TIKTA
Herkes, iç ve dış politika, ekonomi, askeri strateji konularında uzman, hatta bilirkişi oldu. Twitter sağolsun. Size tavsiyem, mutlaka telefonunuza Instagram indirin.
Mutsuz Türkiye’den, mutlu Türkiye’ye geçiş yapın. Transfer olun yani. Evet, mutluluk bir tık ilerinizde, unutmayın.
AZRAİL DOSTLARI
Manyaklık yarışı bu. “ölümünü önce ben duyurdum” yarışı. Şu günlerde acımasızca iki kişi için yarışıyorlardı.
Mehmet Ali Erbil ve Ayşen Gruda. Neyse ki, kardeşi Erbil’in iyileşme sürecine girdiğini duyurdu da onun için ağızlar kapandı. Şimdi uğursuzlar, saygısızlar Gruda için yarışıyorlar. ölmeden mezara sokmak için.
Ey, Azrail dostları, felaket haberi vermek iş değil. önemli olan insan olmak. vicdan sahibi olmak. Bir rahat bırakın insanları.