Vah vah vah bize demek geliyor. İnsanlık acınacak hale gelmişte ağlayanımız kalmamış. Çünkü toptan şuursuz uyur gezer hallerinde bir dünya kitlesi var. . Bizi; bize en iyi hatırlatan yine çevremizdeki o sıcacık bakışlarını hissettiren ‘’ Dünya tatlısı hayvanlarımız ‘’ olmasa halimiz hepten içler acısı. . İyi ki varlar. Kaybolan insanlığımızı belki bir nebze anımsıyoruz. . Onlar kadar olamadık vesselam.
Aslında ‘’Sevmek’’ kolay filizlenen bir şey de değil. Emek ve çaba isteyen bu ‘’Duygu topağını’’ içimizde hissetmek için, ona hazır olmamız ve sürekli beslememiz gerekiyor. Şimdilerde moda olan ağızlarda sakız olmuş bir cümle var. ‘’Elektrik alma’’ olayı. Biliyorum hepimize artık ‘’Komik ‘’ gelmeye başladı bu sözcükler fakat, garip bir şekilde doğruluğunun payı da büyük. Ben buna kısaca karşılıklı kimyaların uyuşması diyorum. Yıllardır dillerden düşmeyen ‘’İlk görüşte aşk’’ duygusu hala iktidarlığını koruyor. .
Her yıl coşkuyla ve abartılı bir şekilde "SEVGİLİLER GÜNÜ" dediğimiz sözde olmayan sevgilere kurgulanmış, suni bu kutlamaların sayesinde, içimizdeki sevgi tohumları bir nebze ekilebilir. Sonuçta yaşam algılarla yaşanıyor.
Sevgiye teslim olmaktan korkar hale gelmemizdeki neden ;. Bu duygunun bizim gücümüzü zayıflatır korkusu yaşıyoruz.
‘’ Aşka yenik düşmek’’ ne güzel bir film adı olurdu. Keşke tüm yenilgiler bu duygularda yaşansa.
Deliler gibi korkuyoruz. Ölüyor bitiyor ama sevdiğimizi itiraf edemiyoruz. Uzmanlarımızın da hep söylediği gibi ‘’ RED EDİLME ‘’korkusunun altında yine psikolojik nedenler yatıyor.
Fazla sevgi duygusunun insanı yumuşattığı da bir gerçek.
Geçen akşam yolda yürürken rastladığım dünya tatlısı bir kediciği kucağıma alıp tam severken; arkamdan yaşlıca hayvan sever bir hanımefendi seslendi.
‘’ Filiz Hanım onlara sadece yemek ve su verin. Sokak hayvanlarını sevgiye alıştırırsanız kendilerini koruyamaz. ‘’ demesi beni bir hayli düşündürdü.
Acaba sevgi insanı korumasız ve teslimiyetçi mi yapıyor ?..
Belki de tüm insanlık yaşam dengelerini korumak adına bu duygudan kaçıyor
Özellikle erkek zümresi, bir türlü ‘Seni seviyorum’’ demesini beceremiyorlar. Gücü eksilir takıntısı ile tuhaf handikaplar yaşıyorlar.
Gelelim yine son dünya olaylarında, dünyanın bize yaşattığı sevgisizlik gösterisinin altındaki korkularına.
Yıllarca Avrupa birliğine almadılar. Ellerini bir türlü uzatamadılar. Yapamadılar. Osmanlının geçmiş iktidarı asla zihinlerinden silinemedi. Aslında çok sevdiler bizi. Yıllarca bürokratik ve bireysel ziyaretleri hiç bitmedi. Özellikle yabancı gelinlerin ikinci vatanı oldu ülkemiz. Yine de hep bilinçaltlarında fazla sevginin getirdiği ‘’Teslim olmama’’ duyguları vardı.
Anladım ki; aşktan sevgiden kaçan kişiler hep ( Toplumlarda dahil ) bağlanma ve bağlandıkları olayda güç kaybetme korkusu yaşıyorlar.
Anladım ki; siz ne kadar severseniz sevin karşınızdaki kişide sevgi yetersizliği varsa sizi yok sayacaktır.
İşte bu yüzden Türkiye’yi bir türlü sevemediler. Hayranlıkla uzaktan izlediler. Hatta sahip olmak için bin bir takla attılar fakat hep bir adım ötede kaldılar. Yakınlaşma korkuları ve kıskançlıkları hiç bitmedi.
Olsun, biz her şeyin farkındaydık. Güç; sevme duygusundan geçiyor. Biz kollarımızı dünyayahep açtık. Evet arkadaşlar, aslında hep beğenildik uzaktan uzağa. Hemen rahmetli Yaşar Güvenirgil’in bir şarkısı geldi aklıma. ‘’SENİ UZAKTAN SEVMEK AŞKLARIN EN GÜZELİ’’.. Ne yapalım öyle olsun diyelim. Bu da korkunun getirdiği bir tercih. Acı haberlerden ırak, mutlu bir hafta diliyorum.
Aslında seni sevmeyenlere teşekkür etmelisin. Zaten sen de onlara bayılacak değilsin.
Ece Ayhan