Paris Olimpiyatları birçok yönüyle çok konuşuldu, derin izler bıraktı. Ben genel olarak organizasyon açısından başarılı buldum. Açılış ve kapanış törenleri görkemliydi. Tartışmalar yaratan bazı unsurlar olduğunu ve bunların daha iyi yönetilmesi gerektiğini kabul ediyorum. Ancak Fransızlar büyük bir etkinliği ilk kez stadyumlardan alıp şehrin içine çekmeyi başardı. Katılımcılık ve kapsayıcılık açısından bu tercihi anlamlı görüyorum. Paris gibi günlük hayatın oldukça sıkışık ve yoğun olduğu bir şehre devasa katılımlı bir organizasyonu iyi entegre ettiler.
Nadir görülen ve Stiff Person Sendromu adı verilen sağlık sorunu nedeniyle müziği bırakmak zorunda kalan Kanadalı sanatçı Celine Dion’un açılışta Eyfel Kulesi’nde Edith Piaf’ın ölümsüz Hymne a L’amour şarkısını seslendirmesi unutulmazlar arasındaydı. Fransızların ayrıca Citroen 2CV, Renault 5 gibi klasik otomobillerinden Paris’in Notre Dame gibi ikonik yapıları ve köprülere uzanan tanıtım şovu çok şıktı. Sahip oldukları tarihi birikimleri, sanat, kültür, müzik, endüstri unsurlarıyla bir gövde gösterisi sergilediler. Paris’in cazibesini ve güçlü marka kimliğini olimpiyatlara başarıyla entegre ettiler.
TÜRKİYE’NİN PERFORMANSI
Doğrusu ben ülkemizi temsil eden sporcularımızın daha iyi bir performans göstermesini bekliyordum. Madalya kazanan ve sonuna kadar gayret gösteren sporcularımızın gayretlerine tanık oldum. Onlara teşekkür ederim. Ancak arzu ettiğimiz sonuç kesinlikle bu değildi. Sporda belli branşlara büyük bir sevgi/ ilgi varken ve son yıllarda altyapı alanında önemli adımlar atılmışken toplam madalya sıralamasında, hiç altın alamayıp 64. olmamız başarı kabul edilemez.
Türkiye, milli geliri, nüfusu, imkân ve kapasitesiyle en kötü ihtimalle ilk 20’lerde yer bulabilmeliydi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Paris sonuçlarını değerlendirirken gerekli ders ve sonuçların çıkarılacağını ve Los Angeles’a daha iyi hazırlık yapılacağını söyledi. Ayrıca devletin sağladığı her türlü destek ve imkâna karşın iyi neticeler elde edemeyen federasyonlardan hesap sorulacağını ifade etti. Bakan Osman Aşkın Bak’ın yaptığı özeleştiri ve değerlendirmeyi önemli buluyorum.
Belli şeyleri iyi yapmak her şeyi yapmaya çalışmaktan daha kolaydır. Biz Türkiye olarak seçilmiş branşlarda başarıyı mutlaka stratejik hedef yapabilmeliyiz. Küçük, insan kaynağı sınırlı, fiziki şartları, iklim özellikleri sporlara çok elverişli olmayan Hollanda gibi ülkeler ciddi neticeler elde etti. Bizim bir dönem kendimizi gösterebildiğimiz boks, güreş, halter gibi alanlarda kürsüleri başkalarına kaptırdık.
Mesela Özbekistan’ın elde ettiği sonuçlar önemli bir örnek. ABD’nin durumu olağanüstü. Finans ve insan kaynağı sorunu yok, altyapı çok iyi ve dünyanın diğer ülkelerinden parlak isimleri kendi ülkesine çekebiliyor, teşvik ediyor. Çin benim gördüğüm kadarıyla, başarı grafiklerinde geçmişte Sovyetler Birliği’nin yerini aldı. İnanılmaz bir hırs ve motivasyonla ilerliyorlar. 2028 Los Angeles Olimpiyatları’nda ABD’yi geride bırakmak için her şeyi yapacaklardır. İki Almanya birleşmeden önce Demokratik Almanya madalyaları silip süpürürdü, birleşme ise sinerji yaratamadı. Ayrıca Finlandiya’nın hiç madalya alamaması sürpriz oldu. Fransa genel klasmanlarda çok başarılıydı. Voleybolda ABD’yi deviren İtalya ve İspanya da öyle. Akdeniz ülkelerinin performansıyla ilgili ayrı bir yazı kaleme alacağım.