Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kısa süre önce yaptığı bir konuşmada “Türkiye ittifakı” ifadesini kullanmıştı. O gün bugündür Erdoğan’ın tam olarak ne söylemek istediği, neyi kastettiğine dair değerlendirmeler yapılıyor. Bütün partilerin hayatın her alanında ortak politikalar üretmesini elbette bekleyemeyiz; ancak ülkemizin kaderini ilgilendiren konularda beraber hareket edebilmek mümkün olabilmeli. Özellikle dış politika ve ekonominin geleceğini ilgilendiren konularda belli bir dayanışma geliştirilebileceğine inanıyorum. Küresel gelişmeler açısından bakıldığında Türkiye, tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyor.
ABD, bizi ilgilendiren konuların neredeyse tümünde çok negatif ve tek taraflı bir tutum içinde. Washington, özellikle iki terör örgütü -FETÖ ve YPG- ile ilişkiler bakımından Türkiye’nin tam karşısında bir pozisyon aldı. S-400 alınması hâlinde uygulanacağı söylenen ambargolar, F-35’lerin verilmeyecek olması, İran ve Venezuela yaptırımları, Suriye’deki görüş ayrılıkları iki önemli müttefiki tarihte görülmemiş bir krize sürüklüyor. ABD, Ortadoğu konularında da bütünüyle İsrail’in çıkarlarını gözeten, Ortadoğu’daki milyonlarca insanın geleceğini hiçe sayan bir tutum içinde. Bundan ötürü Ankara-Washington ilişkileri Kudüs, Gazze meselelerinde de yıpranmış vaziyette. İsrail’in ABD üzerinde İran’a karşı ambargo baskısı kurması da bölgedeki dengeleri iyice altüst etti.
Zaten çok tehlikeli bir yer olan Ortadoğu iyice içinden çıkılmaz bir hâl aldı. Amerika’nın Doğu Akdeniz’deki tartışmalı doğalgaz bölgelerinde Türk tezlerine uzak bir pozisyonda olması da bunlara eklenince gelinen durumun vahameti ortaya çıkıyor. O kadar ki ABD Başkanı Donald Trump ve yakın çevresi, Suudi Veliaht Prensi’nin Kaşıkçı cinayetindeki rolünü bile unutturma gayreti içinde.
Bütün bunlara ilave olarak Avrupa Birliği ile siyasi ilişkiler neredeyse durma aşamasında. Vizeler ve gümrük birliği meselesinde de bir türlü ilerleme sağlanamıyor. Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde Türkiye ve İslam karşıtlığı korkutucu boyutlara tırmanıyor. Ermeni karar tasarıları ve Kıbrıs’ta Rumlara destek veren tek taraflı hamlelerini bir amacı da Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaştırmak.
Amacım kötümser bir tablo çizmek değil, sadece mevcut sorunları sıraladım. Görüldüğü üzere bir siyasi iktidarın bütün bu sorunların altından tek başına kalkabilmesi hayli güç. Ben, birçok konuda millî mutabakat ve dayanışma ile yol alınması hâlinde Türkiye’nin çıkarlarının güçlü şekilde korunabileceğini düşünüyorum. İşte, bu ortamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözünü ettiği “Türkiye ittifakı” girişimi çok kritik bir anlam taşıyor.