Ege ve Akdeniz kıyılarımız, Assos’tan başlayarak Alanya’ya kadar uzanan sahil boyunca, çoğu uluslararası standartlarda olan, hatta bu standartların üzerine çıkan tesislerle dolu.
Ne var ki en kuzeyde sadece iki ay ile sınırlı olan sezon, güney kıyılarımızda bile altı ayı aşamıyor.
Oysa tatil demek sadece denize girmek, güneşlenmek anlamına gelmiyor.
Doğal güzelliklerimiz trekking tutkunlarına, maceraseverlere davetiye çıkartıyor.
Antik kent sayımız ve çeşitliliğimiz ile yarışabilecek dünya üzerinde başka bir ülke bulunmuyor.
Müzelerimiz, başka ülkelerden çalınan değil bu ülkeden çıkan eserlerle dolu.
Kaynak sularımız şifa dağıtıyor.
Kış turizm merkezlerimiz keşfedilmeyi bekliyor.
Binlerce yıllık süreçte Anadolu’yu yurt edinmiş farklı uygarlıkların zenginliği mutfak kültürümüze yansıyor.
Her yıl gelişen bağcılığımız yeni lezzetler arayanları cezbediyor.
81 ilimizin tamamında gidip görülmesi gereken tarihi, kültürel ya da doğal bir değer bulunuyor.
Tüm bunlara rağmen, yılın önemli bir bölümünde, çoğu kentimiz ve sahil beldemiz turizm açısından adeta bir çöle dönüyor.
Bu konu hakkında yıllardır konuşuluyor, projeler üretiliyor, yatırımlar, tanıtımlar yapılıyor; yine de sonuç pek değişmiyor.
Belki de tam bu noktada durup düşünmemiz, öz eleştiri yapmamız; hatta konuya sadece sahip olduklarımız açısından değil de “Acaba eksiklerimiz neler” diye bakmamız gerekiyor.
Mesela “Türkiye’ye gitmeyin, kazıklanırsınız” imajından nasıl kurtulacağız?
Ülkemizden dünya medyasına yansıyan olumsuz görüntüleri nasıl olumluya çevireceğiz?
Bu toprakların, yaygın kanının tam aksine çok güvenli olduğu düşüncesini nasıl yerleştireceğiz?
Açıkçası, bu konuları konuşup çözüm üretmeden yol alabilmemiz pek mümkün görünmüyor artık.
ÇOK ÖZEL BİR GÜN
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü...
Her birimizin bugün olduğumuz kişi olmamızın ardında mutlaka ve mutlaka öğretmenlerimizin emeği ve çabası vardır.
Ve onların çabası asla bitmez. Bir nesli büyütüp yenisine el verirler. Sadece insanları değil ülkeleri geleceğe taşırlar.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği gibi; “Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır.”
Bu bilinçle gelecek nesilleri yetiştirecek öğretmenlerin eğitimine, yetkinliklerinin gelişerek sürmesine yatırım yapmalıyız.
Dünyanın bilişim teknolojileri ve yapay zekâ ile farklı boyutlara yelken açtığı günlerde eğitenlerin eğitimini asla ihmal etmemeliyiz.
Ayrıca gelir düzeylerinden toplumdaki statülerine kadar her konuyu özenle ele almalıyız.
Bizlerin bunları sağlamayı öğretmenlerimize; öğretmenlerimizin de aydınlık bir gelecek inşa etmeyi ülkemize borçlu olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.