Teknolojide yaşanan hızlı gelişmeler, değişen alışkanlıklar yeni kavramların veya hastalıkların hayatımıza girmesine neden oluyor. Bunların en yaygın olanı ise “Nomofobi” olarak adlandırılan cep telefonu bağımlılığı.
“No Mobile Phobia”dan türetilen nomofobi; cep telefonu ile sağlanan iletişimden kopmaktan aşırı korkma anlamına geliyor. Yani bu hastalığın pençesine düşenler cep telefonundan bir şekilde mahrum kalma korkusu yaşıyor. Modern çağın yeni sendromlarından biri olarak tanımlanabilecek bu durum, özelikle akıllı telefonların kullanımının giderek artmasından sonra yaygınlaşmaya başladı.
Uzmanlara göre, telefonsuz kalmaktan, telefonla iletişim kuramamaktan dolayı kişiler psikolojik gerginlik yaşayabiliyor. Henüz bu fobiyi yaşayanların kişilikleriyle ilgili yeterli veri olmasa da uzmanlara göre bu sendrom, başparmak nesli denilen gençlerde daha sık görülüyor.
Hastalığın belirtilerine gelince: Şarj bitince kendini aşırı çaresiz hissetme... Telefonunu bir yerlerde unutmaktan korkma... Telefonun arızalanması nedeniyle telefonunu kullanamama paniği yaşama...
Kişinin telefonu yokken kendini “eksik” hissetmesi, boşluk duygusu yaşaması...
Telefonu olmayınca baş dönmesi, kalp çarpıntısı, nefes almada zorluk, mide krampları gibi bir takım anksiyete belirtileri görülmesi...
Telefonu yanındayken bile obsesif bir şekilde kontrol etme.
Eğer bu belirtilerin bir ya da birkaçına sahipseniz siz de Nomofobik olabilirsiniz.
Tedaviye gelince... Öncelikle kişinin bunu bir sorun olarak kabul etmesi ve bu durumla ilgili bir farkındalık geliştirmesi gerekir. Bağımlılık neye olursa olsun bağımlıktır. Telefonlar çok önemlidir ama asla gerçek ilişkilerin yerini tutmaz.
Kişinin hayatındaki hangi boşluğun ikamesi olarak telefonu kullandığını ve ona bağımlı olduğunu anlaması, o konuda hayatını değiştirip dönüştürmesi ya da yenilemesi için bir fırsat olabilir.
Korkmayın, bu hastalığı yenebilirsiniz.
VİCDANLARDA MAHKÛM
Kedi Eros Davası neredeyse tüm Türkiye tarafından yakından izlendi ve sonucu merakla beklendi. Herkes, minicik bir kediyi tam altı dakika boyunca tekmeleyerek döven ve ölümüne sebep olan sanık İbrahim Keloğlan’ın ağır bir ceza alacağını ümit ediyordu. Ama olamadı.
Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde duruşmaya, sanık İbrahim Keloğlan ve avukatı, müştekiler, Tarım ve Orman Bakanlığı ile İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi avukatları katıldı.
Duruşmada, savunmasını yapan sanık Keloğlan, “Ben bir suç makinesi değilim. Yaşadığım bir anlık psikolojik çöküşten dolayı öfke ve cinnet anıyla tamamen kendimi kaybettim. Hayatım boyunca unutamayacağım bir hata yaptım. Psikolojik destek göreceğime söz veriyorum.” dedi. Davaya ilişkin kararını açıklayan mahkeme, sanık İbrahim Keloğlan’ı “evcil hayvanı kasten öldürme” suçunu işlediği sabit olduğu gerekçesiyle 3 yıl hapse çarptırdı. Ancak cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkilerini indirim sebebi kabul eden mahkeme, cezayı 2 yıl 6 aya indirdi. Sanık, yurtdışına çıkma yasağıyla serbest bırakıldı.
Her ne kadar Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, verilen cezanın, bir evcil hayvana karşı işlenen suçlar karşısında verilen en yüksek ceza olduğunu söylese de karar kamuoyunu asla tatmin etmedi.
Kedi Eros’u canice hislerle öldüren İbrahim Keloğlan, vicdanlarda çok daha ağır bir cezaya mahkûm edildi.