“İnsanlar kavga istemiyor, işte böyle festivaller istiyor...” Bu söz, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’e ait. Geçen hafta sonu, canım memleketim Mersin’in güzide ilçesi Tarsus’ta, “3. Uluslararası Tarsus Festivali”nin açılış konuşmasında söyledi bu sözü. Tam da söylediği gibi oldu aslında. Üç gün boyunca Tarsus’un dört bir yanında yapılan etkinliklere halkın katılımı çok yüksekti.
Renkli bir kortejle başlayan festival, konserler, atölyeler, gastronomi sunumları, söyeşiler ve panellerle devam etti. Festivalin sloganı, “Tarihin İzinde, Efsaneler İçinde” olarak belirlenmişti. Çünkü Tarsus, tarihle efsanelerin iç içe geçtiği bir yer. Şahmaran efsanesinin çıktığı bölgedir örneğin. Kentin adı bile bir efsaneye dayanır kimi kaynaklarda. Mitolojideki Pegasus (kanatlı at), Kilikya Ovası’nda yolunu şaşırır ve Tarsus’un bulunduğu yerde ayağı sakatlanır.
Bu nedenle kente Latince ‘ayak tabanı’ anlamına gelen Tarsos adı verildiği söylenir. Kleopatra Kapısı, Aziz Paul’un kuyusu, Eshab-ı Kehf Mağarası, Danyal Peygamber’in türbesi gibi tarihi mekanlar da bu sloganın ne kadar yerinde olduğunu gösterir. Tarsus’un mutfağı ise damak çatlatır. Humus, Tarsus’ta bir meze değil, ana yemektir. Fındık lahmacundan bir oturuşta 20 tane yiyebilirsiniz. Tarsus kebabının tadına doyum olmaz. Tarsus Sarıulak zeytini, Tarsus Beyazı adı verilen üzümü çok özel lezzetlerdir. Ve elbette ki her yemekten sonra önünüze gelen Tarsusi kahve... Ki aslında sunumu itibarıyla tarz-ı hususi olarak adı konulan bu kahve, halk arasında ‘Tarsusi’ye evrilmiştir, pek de güzel olmuştur. Festival de ‘tarz-ı hususi’ydi bence. Benzerine başka şehirlerde pek rastlayamazsınız. Bir Mersinli olarak başta Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ve Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç olmak üzere, bu festivalde emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim.
KARDEŞLİK VURGUSU
Tarsus, etnik kökeni ve inancı farklı olan insanların kardeşçe yaşadığı örnek bir şehir. Arap, Kürt, Giritli, Yörük, Türkmen, Müslüman, Hıristiyan... Başkan Vahap Seçer’in “Kardeşçe ve bir arada yaşamanın kıymetini biliyoruz. Bizleri etnik kökenimizden ve mezhebimizden dolayı bölmek, parçalamak ve ötekileştirmek isteyenlere inat, burada hepimiz kardeşçe bir arada olacağız. Biz sizi bu etkinlikler aracılığıyla birliğe, beraberliğe, kardeşliğe ve dostluğa davet ediyoruz” sözleri Tarsus’un bu özelliğine vurgu yapıyordu. Şehri dolaşırken bu farklılıkların aslında büyük bir zenginlik olduğunu fark etmemeniz mümkün değil. Her kavim, her topluluk Tarsus’a hem tarihi hem de kültürel zenginlik katmış. Bu zenginliğin kıymetini bilmek gerek.