Mesut YarBir Zamanlar Osmanlı tatmin etti mi?

HABERİ PAYLAŞ

Bir Zamanlar Osmanlı tatmin etti mi?

Haberin Devamı

“Bir Zamanlar Osmanlı/ Kıyam” isimli TRT dizisi hayatımıza girdi. Belki bilmeyenler vardır, başlama tarihi için geçtiğimiz eylül ayı konuşuluyordu. Çeşitli nedenlerden dolayı uzun bir rötar yaptı ama... İlk önce çekilen pilot bölümün belgesel bir dil taşıdığını düşünen kanal, yapımcıya durumu düzeltmesi için süre verdi. Sonra hem uygulayıcı yapımcı hem yönetmen değişti. Tam kadro dağıldı, artık iş iflah olmaz derken; önceki gece “Kıyam”ı gördük.

Şu kadarını söyleyelim. İlk bakışta çok görkemli bir işle karşı karşıyayız. Tabii “Muhteşem Yüzyıl”ın af buyurun izleyeni hamamına kadar soktuğu bir Osmanlı anlatılmıyor burada. Daha çok ihanetle örülü bir aksiyon hikayesini izleyeceğiz anlaşılan. “Bir Zamanlar Osmanlı”da ne harem içindeki güç çekişmeleri, ne de padişahın yatak sahneleri (Kaldı ki Ahmet Han o fizik olarak o görüntüyü veremez zaten bu dizide) olmayacak. Mesela daha çok sokaklar ve halk içindeki hikayelere paralel olarak akacak. Bu da bir tercih. Alıcısı olacaktır.
[[HAFTAYA]]

Ben özellikle dekoru, kostümü, atmosferi ve bazı oyuncuların dublajlı da olsa çıkardıkları performans açısından son derece iyi bulduğumu söyleyebilirim diziyi. Sadece Türkan Şoray için kullanılan makyajın üstüne bir de filtreleme yapınca Türkan Sultan neredeyse çizgi film karakteri gibi görünüyor, bunu not düşelim. Bir de dizide renkli gözlere yapılan belirginleştirici makyaj ilginç bir hava yaratıyor. Bu arada sanırım Tolga Karel’in hayatının işi olacak bu. Son zamanlarda sadece magazinle anılan genç oyuncuyu belki de olması gereken yere, işine odaklayacak. Tamamlayacak olursak. TRT bu iş için çok para harcadı ama yarattığı etki devam ederse bu seriden bir hayli kârlı çıkıp, “Muhteşem Yüzyıl”ın karşısına alternatif olarak oturacak gibi hissediyorum. Benim ki bir his işte, belki de temenni. Çok emek harcandı bu işe, hem de çok!

İzlemeyen kalmasın...

Kanal D dün gece itibarıyla çok farklı bir uygulama başlattı. Artık “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisi hem işitme hem de görme engelliler için internet üzerinden yayınlanıyor. Başlamak için daha neşeli bir dizi olan “Yalan Dünya” tercih edilebilirdi ama belli ki kanal “Öyle Bir Geçer Zaman ki”yi bir TV klasiği haline getirme derdinde. Bu yeni uygulamaya göre dizi işitme engelliler tarafından alt yazıyla, görme engelliler tarafından ise yüksek bir anlatım betimlemesiyle izlenebilecek. Böylece bir aile ve etrafında dönen tüm dramlar küçük Osman’ın o büyüleyici sesinden olmasa bile bir şekilde engelli vatandaşlarımızın da havsalasında yer edecek. Keşke diyorum, dizinin en iyi bölümü olan Osman’ın anlatımları da kendi sesinden betimlenebilseydi. En azından görme engelliler için önemli bir şıklık olurdu!

Şampiyon Max’in düşündürdükleri

“Yetenek Sizsiniz Türkiye”de (Show TV) final ipini sevimli köpek Max ve eğiticisi Ali Yeşilırmak göğüsledi. Performanslar bitip oylamaya geçildiğinde kendi canlı yayınıma girmiştim. Sonra sonucu sosyal paylaşım sitelerinden öğrendim. İlk elden yaşadığım şaşkınlık ağzımdan kaçıverdi. Sonuçta Türkiye ve yetenekten bahsedince haftalardır o ekranda iyili kötülü birçok çeşide rastlamıştık. Max’i tüm bu işlerin arasından sıyıran ne oldu da bir köpek Türkiye’nin en yeteneklisi seçildi? Yanıt basit. Max sıradan köpek eğitimcilerini bile şaşırtan bir sıcaklığa sahip ve evet kendi türünün en yetenekli hayvanlarından biri. Ama onu bu hale getiren de bizzat eğiticisi ve yol arkadaşı Ali. Bu yüzden ödülü fazla duygusal bulmama rağmen hakkıyla edinilmiş olarak da niteliyorum. Ama şunu düşünmekten de edemiyorum; bu ülkede yetenek seçilen köpeklerin çoğu sokaklarda zehirlenerek öldürülüyor, soğuğa ve çöplüklere bırakılıyor... Max bir TV yıldızı olduğu için SMS’lerle yapılan bir vicdan muhasebesinin sonucunda birinci olmuş olabilir mi? Peki o zaman bu ortak iki yüzlülüğümüzü kendimize nasıl açıklayacağımızı da biri bana söyleyebilir mi?...

HAKKINI VERDİ!

Oda TV davasında tahliye edilen gazeteci Nedim Şener ve Ahmet Şık yine tahliyelerine karar verilen iki meslektaşlarıyla birlikte önceki gece özgürlüklerine kavuştu. Tahliye anının sonuna kadar izleyen tek kanal CNN Türk oldu. Hatta olağanüstü bir şekilde akışı değiştirip konuyu tahliyelere bağlayan Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölge” isimli programında tam bir haber kanalı refleksiyle çalışıldı. İsimleri simgeleşen iki gazeteci de programa bağlanarak duygularını ilk ağızdan Türkiye’ye duyurdular. Ve şu kadarını söyleyeyim olayın yarattığı atmosfer bir ara Ahmet Hakan’ın aşırı duygusallaşıp programa küçük bir ara vermesiyle devam etti. O gün izleyebildiğim haber kanalları içinde gerçek gövde gösterisi yapan tek kanal CNN Türk’tü. Diğer iki önemli haber kanalında, televizyonda izleyici eğilimleri ve yeni eğitim yasası gibi konular tartışılıyordu. Gözden kaçmadı diyelim!

Seviyor musun sevmiyor musun?


“Deniz Yıldızı” isimli dizide (Fox TV) şunu anlamaya çalışıyorum. Bu Efsun dediğimiz kardeşimiz Aykut’u seviyor mu sevmiyor mu? Çok değil birkaç zaman önce Aykut’u sevdiğini itiraf etmişti. Çok değil, birkaç zaman sonra da Aykut’u hiç sevmediğini sayıklamaya başladı. Birbirinden uzak olmayan zaman dilimleri içinde bir dizi karakterini seri içinde oradan öteki tarafa doğru yuvarlamak neyin kafasıdır? Hakikaten senaristleri artık “ağır işçi” statüsünde değerlendirmek gerekiyor. Sadece oyuncular değil, beyin, metal, fizik artık adına ne konursa korsun senaristler de çok fena yoruluyor. Unutuyor, komik duruma düşüyor. Yazık vallahi!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder