Süper Lig’de yüksek tansiyonlu bir ilk devreyi geride bıraktık. Bundan önceki iki sezonda olduğu gibi bu sezonda da ikinci devre henüz başlamamışken şampiyonluk yarışında Galatasaray ve Fenerbahçe yalnız kalmış durumda. 8 puanlık fark düşünüldüğünde zirvede Galatasaray’ın yalnız olduğunu söylemek de bir bakıma doğru olsa da Fenerbahçe bütün dezavantajlarına rağmen yarıştan kopmuş değil. Haliyle sezonun geri kalan kısmında da bu gergin ve toksik ortam bizlerle birlikte olacak gibi duruyor.
İçinde bulunduğumuz bu rahatsız edici ortam için diğer kulüplerden de sesler yükselmeye başlamış durumda. Örneğin Konyaspor’dan Fenerbahçe maçı sonrası iki kıymetli açıklama geldi. Birincisi Recep Uçar’ın, ‘İki camianın yöneticileri sürekli konuşarak adeta ülke futbolunu tıkama noktasına getirdiler. Ne VAR’daki yetkililer sağlıklı karar verebiliyor ne de sahadaki hakemler objektif davranabiliyor. Bu noktaya gelinmesinde yöneticilerin açıklamalarının büyük etkisi var. Onlar eserleriyle övünebilirler.’ sözleri; ikincisi ise Konyaspor Başkanı Ömer Korkmaz’ın ‘Fenerbahçe ve Galatasaray'ın iç çekişmesi, bizi huzursuz etmeye başladı. Galatasaray maçını izlerken 'Aman hakem hatası olmasın, yarın bizim maçta da olur' diyorum.’ demeci.
Ülke nüfusunun çok ciddi bir kısmı Fenerbahçe veya Galatasaray taraftarı olduğu için hataların en çok ses getirdiği maçlar bu iki takımın öznesi olduğu maçlar oluyor. Ancak her takımın adil yönetilme talebi var ve Fenerbahçe ile Galatasaray’ın ‘hak arama’ çabaları Süper Lig’deki tüm kulüpleri etkiler hale geldi. Bu ligde yarış sadece şampiyonluk için verilmiyor; ligde kalmak için mücadele eden, yıldan yıla kendisini ligde daha iyi bir konuma getirmek isteyen ve Avrupa’ya katılmak için ter döken takımlarımız var. İki kulübün yarattığı bu kaotik ortam her bir takımı olumsuz etkileyebiliyor.
Evet Süper Lig’de akıl almaz hatalara şahit olunuyor ve kulüpler zaman zaman bu olanları yalnızca ‘hata’ olarak algılamıyor ve karşılaşma sonrası birbirinden sert ve aynı zamanda suçlayıcı açıklamalarda bulunuyor. Kimi zaman kulüpleri buna zorlayan akıl almaz hakem yönetimlerine şahit oluyoruz ve bu maçların ardından yapılan açıklamaları anlamlandırabiliyoruz ancak son zamanlarda bu tepki gösterme işi biraz çığırından çıkmış duruma geldi.
Yönetimler, çoğu zaman kaba tabirle ‘taraftarların gazını almak için’ ortada olağanüstü hataların olmadığı maçlarda da olabildiğince sert demeçlerle hakem kararlarına isyan ediyor. Artık iş öyle bir hale geldi ki hakemleri baskı altına almak, taraftarların takdirini kazanmak ve rakip takıma misilleme yapmak için kulüpler yok yere ortalığı ayağa kaldırıyor. Bu tepkiler, yeri ve zamanı olmamasına rağmen verildiğinde de hiçbir anlam ifade etmiyor. Yaptığı tek şey hali hazırda berbat olan futbol iklimimizin üzerine birkaç damla daha limon sıkmak oluyor.
Son iki buçuk yılda Galatasaray ve Fenerbahçe’nin şampiyonluk yarışında baş başa kalmış olması bu ortamı iyice geren faktörlerinde başında geliyor. Bu iki kulübün, neredeyse başka hiçbir kulüp ile bire bir muhatap olmak zorunda kalmaması iyice birbirlerine sarmalarına sebep oldu. Yöneticilerin, uzatılan her mikrofonda takımı hakkında bir iki kelam ettikten sonra rakibe sallaması artık aklıselim futbolseverler için ortamı katlanılamayacak hale getirdi. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın kadro kalitesi ve harcadığı inanılmaz paralar düşünüldüğünde gerçekleşmesi zor bir beklenti olarak gözükse de umarım bu sezon, bu anlamda son olur ve önümüzdeki yıl ile birlikte Beşiktaş ve Trabzonspor’u da şampiyonluk yarışında görürüz. Aksi durumda bu iki kutuplu ortam, işleri içinden çıkılması zor bir duruma sürükleyecek.