Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, üç hafta önce (23 Eylül 2019) rahatsızlandı ve hastaneye yattı. Haberin duyulmasıyla birlikte, sadece dakikalar içinde başlayan ve önü alınamayan spekülasyonlar üzerine -bir anlamdatedavisini yarıda bırakarak, aynı gün -kendi talebiyle- taburcu edildi. Hatta, “İyiyim” mesajını vermek için hastaneden çıkıp doğrudan makamına gitti.
Hastanede kalsa belki bir hafta -on günde sağlığına kavuşacaktı ama o ‘evinde tedavi’yi tercih etti. 27 Eylül’de Ankara Şehir Hastanesi’ne giden Bahçeli, tetkiklerinin ardından hastaneden ayrıldı. Kulislerde, tedavi sürecine ilişkin farklı bilgiler dolaştı... Devlet Bahçeli’nin bu süre içinde, Şehir Hastanesi’nin özel bir katında yattığına dair haberler çıktı mesela. Bir başka iddia, Bahçeli’nin tedavi sürecini evinde değil, Bilkent Otel’de konaklayarak tamamladığı yönündeydi. Bunlar teferruat...
ÜÇ HAFTA SONRA İLK FOTOĞRAF
MHP Lideri, tam üç hafta sonra, dün tekrar kamuoyunun karşısına çıktı. Partisinin resmi sosyal medya hesaplarından yayınlanan fotoğraflarında, hastalığın Bahçeli’yi bayağı yıprattığı açık şekilde görülüyordu.
Bundan doğal ne olabilir ki? Kendinizden pay biçin... Ya da yakınlarınızdan... Özellikle de belli bir yaşın üzerindeki eşinizden, dostunuzdan... 71 yaşında bir tanıdığınız zatürre geçirdiyse, bilirsiniz. Devlet Bahçeli 71 yaşında. Zatürre de, “Yüksek ateş, öksürük ve balgamla beliren tehlikeli bir akciğer hastalığı.” Hele bir de hastane ortamında tedavi söz konusu değilse, üç hafta, iyileşmek için kısa bile sayılır.
ACIMASIZ YORUMLAR
MHP Genel Başkanı’nın tedavisinin ardından mesaiye başladığını haber veren o fotoğrafların altına sosyal medyada yapılan yorumlara baktım. MHP’ye gönül verenlerin memnuniyet ve bağlılık mesajlarının yanında bir de onları yazanlar adına benim utandığım paylaşımlarla doluydu sayfalar. İnsanız… Hepimiz hastalanıyoruz. Çocuklarımız, anne-babamız da öyle. Hastalık insanı yıpratır. Yaşı belli bir seviyede olanları daha çok yıpratır. Hasta olan bir siyasetçiyse, o süreç elbette haberdir. Herkesin de yorum yapma hakkı vardır.
Buraya kadar tamam. Lâkin.. İdeolojisine karşı olabilirsiniz. Politikalarını benimsemeyebilirsiniz. Ya da herhangi bir sebeple beğenmiyorsunuzdur... Hatta, nefret ediyor bile olabilirsiniz. Eğer öyleyse susar, yorum yapmaz, “Geçmiş olsun” demezsiniz. Ama sırf ‘sizden değil’ (!) diye, hastalanmış bir insan hakkında acımasız, pervasız yorumlar yapmak nedir? İyileştiğine adeta üzülmek ‘insani’ bir tavır mıdır? Yazık... Kim olsa aynı şeyleri söyler, yazarım... Unutmayın, hayat bu... Bugün ona, yarın bir başkasına, ertesi gün sizin sevdiğiniz, beğendiğiniz birine...
MHP'NİN TEPKİSİ
Bir de, Devlet Bahçeli hakkında yapılan o nahoş yorumlara MHP cenahından gelen tepkiler var. Onlar da bir o kadar sert, acımasız. Liderini savunma refleksini anlayabiliyorum ama böyle bir durumda gerek var mı? “Konu bir insanın sağlığı” deyip o ayıba imza atanları kamuoyunun vicdanına havale etmek daha doğru, daha vakur bir tavır olmaz mı?