Yakın dönemde insanlığa en büyük kötülüğü, cep telefonlarının ön yüzüne kamera koymayı akıl eden kişi yaptı bence. Eminim amacı bu değildi ama selfie (özçekim ya da görçek) kamerasının mucidi, her insanın yürüyen bir ‘ego anıtı’na dönüşmesine sebep oldu. İnsan, yapısal olarak zaten benmerkezci (egosantrik) bir varlık. O kamera, zaten bencil olan o varlığın, bir de kendine âşık olmasına yol açtı. Çevrenize şöyle bir bakın…
Telefonun ön tarafına bakarak yüzünü şekilden şekle sokanları bir izleyin. Benmerkezciliğin (egosantrizm) tanımı şöyle: (Bu tanım ne demeye çalıştığımı daha iyi ifade edecek.) “Her şeyi kendine dayandırmak, kendine bağlamak, kendine indirgemek, her şeyde kendi görüş açısından hükümde bulunmak, her şeyde kendini esas almak ve kendi fikrini, mantığını ve duygusunu hareket noktası, örnek, ölçü ve merkez almak eğilimi.” Bilmem anlatabildim mi?
Bu girişi neden yaptım biliyor musunuz? Sürekli kendine bakan, teknolojinin armağanı filtrelerle kendini olduğundan farklı (ve tabii daha güzel) gören kişilerden oluşan bir toplumun içinde yaşıyoruz. Üstelik bir de herkes ‘meşhur’ artık. Sosyal medya üzerinden canlı yayın yapan yapana…
3 kişi de izlese kendini ünlü hissediyor canlı yayın ‘açan’. (Düşünün, ‘canlı yayın açmak’ diye bir tabir var.) Aslında sosyal de bir varlık olan insan kendini bu kadar çok önemseyince ‘toplum’ da başkalaşıyor. Toplumun bu kadar çok ‘ben’den oluşmasının sonuçlarından biri ‘çifte standart’ın standarda dönüşmesi oluyor. Neredeyse sadece kendiyle meşgul olan bireyler, başkalarını önemsemiyor. Çevrenizde de gözlemleyebilirsiniz; başkalarının dertleriyle dertlenen, başkaları için bir şeyler yapan insan sayısı günden güne azalıyor.
Çifte standart bencilliğin mütemmim cüzü. Egosantrik insan hemen her konuda çifte standartlı davranıyor. Kendine her şeyi hak görüyor. Kendine hak gördüklerinin başkalarının da hakkı olabileceğini ise hiç düşünmüyor. Sadece kendine… Trafikte kimseye yol vermeyen o insan işte. Fırıncının verdiği ramazan pidesini kabul etmeyip daha pişkin, daha bol susam ve çörek otlusunu alan o insan işte. Hastalığınızdan söz ettiğinizde size bir “Geçmiş olsun” bile demeden “Ben de…” ya da “Benim de…” diye başlayan cümleler kuran o insan işte. Tuttuğu takım lehine olan hakem hatalarında susup rakip lehine çalınan yanlış düdüklerde bas bas bağıran o insan işte. Kendi ya da desteklediklerinin ‘U dönüş’lerini dönüşüm, gelişim olarak nitelerken başkaları veya rakiplerinin geçmişten farklı davranışlarına ‘döneklik’ yaftasını yapıştıran o insan işte.
Bugün bu ülkede; siyaset dünyasında, futbol âleminde, iş hayatında yaşanan tartışmaların kaosa dönüşmesinin nedeni işte bu insan tipi. Yüzüne karşı bu gerçekleri söylediğinizde; hiçbir eleştiriyi kabul etmeyen, kendi dışında herkesi kusurlu bulan, yaptıklarının aksini söyleyip söylediklerinin tam tersini yapan insan tipi. Bu tip insanlara ayna tutmak, yaşam biçimine dönüştürdükleri çifte standart alışkanlıklarını yüzlerine vurmak gerekiyor. Belki bir gün farkına varır, en azından kendi başlarınayken biraz düşünürler umuduyla…