Giriş
Geçen Perşembe (7 Ekim 2021) Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi’nde önemli bir görüşme yapıldı. Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) bir heyet CHP’yi ziyaret etti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı ziyareti, toplantıdan bir fotoğrafla birlikte, Twitter hesabından şu sözlerle duyurdu: “HDP heyeti, genel merkezimizi ziyaret ederek, Demokrasi Tutum Belgesi’ni sundu. Ziyarette Demokrasi Tutum Belgesi üzerine görüş alışverişinde bulunduk.”
SALICI ANLATIYOR
CHP Genel Başkan Yardımcısı Salıcı’yı dün aradım ve şunu sordum: Bir yandan Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası süreci, diğer taraftan Cumhur İttifakı’nın HDP’ye yönelik çok sert tutumu ve HDP üzerinde tartışmalar devam ederken bu görüşmeyi nasıl değerlendirmek, bu teması nasıl okumak gerekiyor?
İşte Oğuz Kaan Salıcı’nın yanıtları:
- HDP, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerini ziyaret edip Tutum Belgesi’ni anlatıyor. Bizden de bu çerçevede randevu talep ettiler. Bizden sonra Deva Partisi’ni ziyaret ettiler örneğin.
- Dolayısıyla biz heyeti karşıladık. Tutum Belgesi üzerine karşılıklı görüşlerimizi ilettik. İki taraf da görüşmeyi kamuoyuna duyurdu. Bu gizli bir görüşme değil. Özel bir durum söz konusu değil. Her şey bütün kamuoyunun gözü önünde cereyan etti zaten.
- Bizim HDP’ye bakışımızda hiçbir değişiklik yok. Daha önce nasıl bakıyorsak, bugün de o şekilde bakıyoruz. Daha önce de HDP heyetleri CHP’ye geldi. Mithat Sancar örneğin… Dolayısıyla CHP var olan çizgisini değiştirmiş değil.
- HDP, Parlamento’da temsil edilen, grubu olan, 6 milyon vatandaşın oy verdiği bir parti. Dolayısıyla, Parlamento’daki diğer siyasi partilerle ilişkimiz neyse, biz HDP ile ilişkiyi de aynı düzeyde, aynı düzlemde görürüz. Artı ya da eksi, diğerlerinden ayıran bir noktada olmayız.
KAPATMA DAVASI
- Ortada bir kapatma davasının var olması, CHP’yi doğrudan ilgilendiren bir durum değil. HDP savunmasını yapıyor, nasıl bir sonucun ortaya çıkacağını da hep beraber göreceğiz.
- Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, HDP’yi kapatma çabası içine gireceğine biz çok ihtimal vermiyoruz. Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kuran ya da halihazırda yönetenler, büyük bir kısmı Milli Görüş hareketinden kopmuş arkadaşlar. Milli Nizam, Milli Selamet, Refah ve Fazilet… Bu siyasi geleneğin dört partisi kapatıldı. Kendisi de bir kapatma davasıyla muhatap oldu. Ceza aldı ama kapatılmadı. Böyle bir siyasi partinin, başka bir partinin kapatılmasına destek vermesi kendi hikayesini reddetmek, kendisini inkar etmek olur.
- Parti kapatmanın hiçbir şeyin çözümü olmadığını Türkiye siyasi tarihinde birçok örnekle görmek mümkün. Zaten Venedik Kriterleri de bu siyasi iktidar döneminde, parti kapatmaları zorlaştırmak için gündeme alındı. Buna göre, suç işleyen bir yönetici varsa o kişi cezalandırılıyor. Konu parti kapatma noktasına götürülmüyor. Buradaki mevzuat da açık.
