Çoğumuz yeni fiyatlara, yeni etiketlere alıştık sanırım. Bir simidin 10 TL olmasına mesela. Ya da bir porsiyon döneri 200 TL’ye yemeye. Bir konserde en ucuz biletin 500 TL olmasına. Kaliteli bir ayakkabının üzerinde 4-5 bin TL’lik etiket görmeye. Bir kilo domatese 25 TL ödemeye. Bir kafeye oturduğumuzda tek bir Türk kahvesi ya da espressoyu 35-40 TL’ye içmeye alıştık galiba. Özel okul fiyatları… Elektrik, su, doğalgaz, internet, cep telefonu vb sabit (ve mecburi) giderler… Otomobil ve gayrimenkul fiyatları, konut ve dükkan kiraları… Devletin aldığı vergiler, harçlar… Akaryakıtın durumu… Hepsi malum. Listeyi uzatmak mümkün. Hepimiz biliyoruz fiyatları. Yaşayarak biliyoruz… Şimdi diyeceksiniz ki maaşlar da arttı. Doğru. Asgari ücret, işçi-memur ve emeklilerinin maaşları… Hepsi arttı. Herkesin geliri arttı ama kimle konuşsam “Yetmiyor” diyor. Temel sorun Türk Lirası’nın alım gücünün düşüklüğü. Maaşlara gelen zam, daha hesaba yatmadan eriyip gidiyor. Üretim maliyetlerinin artışını herkes kabul ediyor ancak durumdan vazife çıkarıp ürettiğini fahiş fiyatla satanların olduğu da bir gerçek. Bu noktada ihtiyaç duyulan sürekli ve kararlı, sert, müeyyidesi olan bir denetim mekanizması. Özetle, mutlu bir azınlık dışında herkes şikayetçi maddi durumundan.
Durum böyle olunca… Geliri, giderlerini karşılamaya yetmeyen çoğunluğa bakıyorum; hemen herkes kendi bütçesi çerçevesinde parasına para kazandırmanın peşinde. Döviz veya altın alanlar yine olsa da şu son dönemde Borsa’dan hisse senedi alanların sayısı dikkat çekici ölçüde arttı. Hâlâ kripto para piyasasına umut bağlayanların sayısı da azımsanmayacak boyutta. Tam bu noktada altını çizmek gerek; gençler arasında internet üzerinden sanal bahis ya da yasa dışı kumar sitelerine tehlikeli bir yönelim var. Cep telefonundan birkaç tuşla elinde, avcundakini kaybeden çok genç var. Bütün bunların nedeni kolay para kazanma arzusu. İnsanlar çalışarak, emek vererek değil mucizevi şekilde para kazanmak istiyor. Herkes borsa, kripto para ya da bahis konuşuyor. Bu yolla gelirini artıranlar var elbette ama bahsettiğimiz yöntemlerin hepsinin risk oranı yüksek. Kısa vadede parasını katlamak için kulaktan dolma bilgilerle yatırım yapanların çoğu, o iki-üç katına çıkarmayı hayal ettiği parasını da kaybedebiliyor. Piyasayı takip eden, saygın uzmanlarla konuşuyorum. İstisnasız hepsi aynı noktaya dikkat çekiyor: İnternet ya da sosyal medya üzerinden “YTD” yani “Yatırım Tavsiyesi Değildir” notuyla yatırım tavsiyesi verenlere itibar etmeyin lütfen. Başta Borsa olmak üzere paranızı yatırmayı düşündüğünüz yatırım araçlarına karar verirken titiz ve dikkatli karar verin. Güvenilir bankalar, aracı kurumlar ya da uzmanlara danışın. Kaynağı belli olmayan piyasa dedikodularına inanıp paranızı riske etmeyin. Ve sabırlı olun. Öyle birkaç gün ya da haftada birikiminizi ikiye-üçe katlama hayallerine kapılıp Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmayın.