Murat Çelikİlk rapor

HABERİ PAYLAŞ

İlk rapor

“Depremler doğa olaylarıdır. Afete dönüşmesinin nedeni ise insan eliyle yapılmış yapılardır. Yapı üretim sürecinin tüm gerekliliklerine uygun olan bir yapılaşma söz konusu olsaydı, deprem yönetmeliğinin tasarım felsefesine uygun olarak binalar yine hasar alacak, hatta belki büyük kısmı ağır hasar alacak, ancak insanların içerisinden çıkmasını sağlayacak davranışı gösterecek, deprem afete dönüşmeyecekti. Hasar büyük olsa da can kaybı asgari sınırlarda kalabilecekti.” Bu cümleler, İnşaat Mühendisleri Odası’nın (İMO) deprem bölgesinde yaptığı çalışma sonrası yayınladığı ön değerlendirme raporunun giriş kısmından. İnşaat mühendislerinin yerinde yaptığı incelemeler sonucu yazılan 16 sayfalık rapor İMO’nun web sitesinde (www.imo.org.tr) yer alıyor.

Haberin Devamı

KRİTİK NOKTALAR

İnşaat mühendislerinin hazırladığı raporda, büyük yıkıma yol açan sebepler dört ana başlıkta toplanıyor: Zayıf zemin koşulları, malzeme zafiyetleri, konstrüktif (yapısal) zafiyetler ve yapı düzensizliklerinin yarattığı hasarlar. Ön değerlendirme raporunun şu kısmı çok önemli: “Hiçbir binanın detaylı teknik incelemesi yapılmadan yıkım sebebini söylemek mümkün olmamakla birlikte 2000 yılı öncesinde inşa edilmiş yapıların hasar nedenleriyle ilgili tahminde bulunmak daha kolaydır.

Çünkü geçmiş depremlerde, benzer zaman dilimine ait olup göçmüş veya hasar almış yapılarda izlenen hasarların çok benzerleri bu depremin sonuçlarında da izlenebilmektedir. Malzeme zafiyeti de bunlardan birisidir. Ancak yakın zamanda inşa edilmiş yapıların neden göçtüğünü veya ağır hasar aldığını tahmin etmek o kadar kolay değildir.

Eğer bu yapılarda malzeme zafiyeti göçme nedenlerinden birisi olarak tespit edilirse yapı denetim sistemi çalışmamış demektir.” Ve genele dair önemli bir tespit: “Sorun, bilinç düzeyi, deneyim, etik ve ahlaki kurallar kapsamında toplumsal bir sorundur. Bu açıdan ülkemiz koşulları dikkate alınarak şehir planlama faaliyetleri gözden geçirilmelidir.”

YETKİNLİK VURGUSU

İMO’nun 6 Şubat Depremleri Ön Değerlendirme Raporu’nun sonuç kısmı da şöyle: “Son 30 yılda yaşanan depremlerin yarattığı maddi ve manevi hasarlar birbirinin neredeyse aynısıdır. 1992 Erzincan depreminden itibaren, 1995 Dinar, 1998 Ceyhan, 1999 Gölcük, 1999 Düzce, 2002 Afyon, 2003 Bingöl, 2010 Elazığ, 2011 Van, 2020 Elazığ, 2020 İzmir depreminde göçen ve ağır hasar alan yapılar incelendiğinde benzer hasarlar olduğu görülmektedir.

Haberin Devamı

Pazarcık ve Elbistan depremlerinde de çok büyük benzerlikler görülmekle birlikte, diğerlerinden farklı olan, çok yakın zamanda yapılmış yapılarda da göçen veya ağır hasar alanların var olmasıdır. Bölgenin büyük bir kısmı zayıf zemin yapısına sahiptir ve bu sebeple özel (özenli) mühendislik hizmetleri görmüş olması gerekmektedir.

Bu deprem ile, konunun tüm paydaşları tarafından, unutulan, görmezden gelinen, ihmal edilen, bilime rağmen kabul edilmeyen tüm konular hatırlanmalı, ele alınmalı, hukuki eksikler giderilmeli, yapı üretim sürecinin tüm aşamalarının uygun şekilde işlemesini sağlayacak kanunlar, yönetmelikler bir an evvel çıkarılmalı, var olanların eksikleri tespit edilmeli ve yenilenmelidir. Çözümün tüm tarafları bir araya gelmelidir. Liyakat, yetkinlik bir an evvel yapı üretim sürecinin bir parçası haline getirilmelidir. Yetkin Mühendislik için 3458 sayılı kanun bir an önce değiştirilmelidir. Yetkinlik şarttır.”

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder